İstihdamın görünmeyenleri!

img

ADANA - Çalışma koşullarının zorluğu ile birlikte günlük işleri de omuzlayan tarım işçisi kadınlar, kayıt dışı çalışmanın getirdiği birçok hak gaspıyla karşı karşıya. Hem evde hem de tarlada şiddete maruz kalan kadınlar, haklarını aradıklarında ise işsizlikle tehdit ediliyor.

Cinsiyet eşitsizliğindeki uçurum, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de derinleşiyor. Kadınlar, cinsiyet eşitliği için son yıllarda büyük bir mücadele veriyor ancak birçok kampanyaya rağmen çalışma yaşamında hala büyük oranda erkeklerin gerisinde kalıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2020 yılı "İstatistiklerle Kadın" verilerine göre, ülke nüfusunun yüzde 49,8’ini oluşturan kadınların istihdam oranı erkeklerin yarısından az. Kadınların istihdamdaki yeri bir yılda 3 puan azalarak yüzde 28,9’dan yüzde 25,5’e geriledi. Böylece çalışma çağındaki her dört kadından sadece biri istihdama katılmış oldu. Bu oran erkeklerde ise bir yılda yüzde 65,6’dan yüzde 69,2’ye yükseldi. Avrupa Birliği üyesi ve aday ülkeler arasında kadınların işgücüne katılım oranının en az olduğu ülke Türkiye.
 
YÜZDE 21 DÜŞÜŞ
 
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) koronavirüsü (Covid-19) salgını döneminde yayınladığı kadın işgücünün görünümü raporuna göre, işbaşında olan kadınların sayısı son bir yılda yüzde 21 oranında azaldı: Covid-19 döneminde kısa çalışma ve ücretsiz izin uygulamalarının yoğunlaşmasıyla birlikte işbaşında olanların sayısında ciddi düşüşler meydana geldi. Mart 2019’da 8 milyon 663 bin olan işbaşındaki kadınların sayısı Mart 2020’de 1 milyon 818 bin azalarak 6 milyon 845 bin oldu. 
 
YÜZDE 90’I KAYIT DIŞI
 
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, tarım istihdamının yarıya yakını kadın. Ancak kadın tarım işçilerinin yüzde 90'ından fazlası kayıt dışı. Çoğunluğu, mevsimlik işçi olarak ya da aile işçisi olarak çalışıyor.
 
Haziran ayı rakamlarına göre, tarımda çalışan 5 milyon 624 bin kişinin yüzde 45,8’i olan 2 milyon 576 bini kadın. 5 milyon 624 bin kişinin yüzde 47,4’ü olan 2 milyon 633 bini ücretsiz aile işçisi. Bu rakamın yüzde 76,6’sı olan 2 milyon 17 bini kadınlardan oluşuyor. Tarımdaki kadınların yüzde 78,3’ü ücretsiz aile işçisi konumunda. Tarımda, kadın işveren sayısı 3 bin, ücretli veya yevmiyeli kadın sayısı 261 bin iken, kendi hesabına çalışan kadın sayısı 295 bin. Kadınların yüzde 90,8’i primlerin yüksekliğinden dolayı kayıt dışı kalarak, sosyal güvenlik kapsamına girmiyor. Kayıtlı çalışan kadın sayısı tarımda 237 binde kalırken, kayıt dışı çalışan kadın sayısı ise 2 milyon 339 bin. Kayıt dışılık oranı işveren kadınlarda yüzde 33,3, ücretli veya yevmiyeli çalışan kadınlarda yüzde 85,4, kendi hesabına çalışan kadınlarda yüzde 95,3, ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadınlarda yüzde 90,9. 
 
7 YILDA 419 KADIN ÖLDÜ
 
Kadın işçilerin en çok iş cinayeti sebebiyle yaşamını yitirdiği işkolu ise tarım-orman. Kadınlar, tarlaya çalışmaya gitmek üzere istiflendikleri kasalarda ya da tıka basa dolduruldukları minibüslerde geçirdikleri trafik kazasında yaşamını yitiriyor. Verilere göre, yaşamını yitiren kadınların yüzde 98’i sendikasız, yüzde 75’i kayıt dışı çalışan. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG Meclisi) Mart ayında açıkladığı verilere göre, son 7 yılda en az 817 kadın işçi hayatını kaybetti. Cinayetlerin yarısından çoğu tarım-orman iş kolunda gerçekleşti. 817 kadının 419’unun (271 işçi ve 148 çiftçi) yaşamını yitirdiği işkolu tarım ve orman oldu. 
 
“Evdekal” çağrılarının gezici tarım işçileri için mümkün olmadığı korona sürecinde, çalışma ve yaşam koşullarının yanı sıra çocukların eğitim ve sağlık hizmetleri gibi pek çok sorunla baş başa bırakıldılar. 
 
SÖMÜRÜ ÇEMBERİ
 
2,5 milyon tarım işçisi kadın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü güvencesiz, emek sömürüsüyle karşılıyor. Günde 16-17 saat çalışan kadınlar, iş sağlığı ve iş güvenliği alanının “görünmeyenleri” adeta. Emeklerinin karşılığını alamadıkları gibi kayıt dışı çalışmanın getirdiği birçok hak gaspıyla da karşı karşıyalar. Mesaileri tarlayla sınırlı olmayan tarım işçisi kadınlar, ailelerinin yaşamından da sorumlular. Çalışma koşullarının zorluğu ile birlikte yemek, çamaşır ve bulaşık gibi günlük işler de omuzlarına yüklenen kadınların sabah saat 05.00’da başlayan mesaileri evde gece yarılarına dek sürüyor. 25 Kasım dolayısıyla konuşan kadınlar, cinsel sömürünün son bulmasını istiyor.  
 
‘BU DA BİR ŞİDDETTİR’
 
Tarlada başladığı mesaisi evde de devam eden kadınlardan biri de Fatma Buz. Ev işlerinin yanı sıra beş çocuğuna bakan Buz, sabahın ilk ışıklarıyla yollara düştüklerini ve akşam karanlığına dek çalıştıklarını vurguladı. Tarlada iş olmadığı günlerde evlere temizliğe gittiğini anlatan Buz, çocukluğundan bu yana çalıştığını söyledi. Yıllardır emeğinin karşılığını alamamaktan yakınan Buz, 105 TL olan günlük yevmiyelerinin 10 TL’sini çavuşa verdiklerini kaydetti. Hayat pahalılığından dolayı yevmiyenin yetmediğini belirten Buz, kıt kanat geçinebildiklerini dile getirdi. 
 
Yaşamın her alanında olduğu gibi tarlada da şiddetin bitmediğini ifade eden Buz, özellikle hakaret ve sözlü şiddete maruz kaldıklarının altını çizdi. Buz, "Çavuşlar sürekli bize bağırıyor. İşte yavaşladığımızda bağırıp, hakaret ediyorlar. Paramızı geç veriyorlar. Bir gün çalışıyorsak, 3 gün çalışmıyoruz. Bu da bir şiddettir. Eve ekmek götürmek için bu şiddete katlanıyoruz. Gündüz tarlada akşamda evde çalışıyoruz" diye belirtti. 
 
TARLADA DA EVDE DE HAKARET 
 
Her alanda olduğu gibi tarımda da ezildiklerini ifade eden Gülistan Dündar da, tarlada da evde de hakaretlere maruz kaldıklarını belirtti. 20 kişilik servislerin tıka basa 30 kişiyle doldurulduğunu anlatan Dündar, paraların geç verilmesinden dolayı borçla evi geçindirdiklerini söyledi. Her şeyin pahalı olması nedeniyle alım güçlerinin olmadığını ifade eden Dündar, emeklerinin karşılığını talep ederek, "Her şeye zam yapılıyor ama işçilerin ücretlerine zam yapılmıyor. İşçilerin yevmiyesiyle bir şey alınmıyor" dedi. 
 
İŞSİZLİKLE TEHDİT 
 
Medine Aşkan ise, tarlada çalışmanın zorluklarına değinerek, yaşam şartlarından dolayı buna katlandıklarını dile getirdi. Yazın güneşin altında kışın da çamurun içinde çalıştıklarını vurgulayan Aşkan, maruz kaldıkları uygulamaları ise şöyle anlattı: "Tarlada bize bağırıp, çağırıyorlar, hakaret ediyorlar. Karşı çıktığımızda; 'Senin dilin uzun. Sen çalışmıyorsun, yarın gelme' diyorlar. Anlayacağınız hakkınızı aradığınızda işsiz kalıyorsunuz. İşsiz kalmamak için de mecburen susuyoruz. Hakkımızı savunamıyoruz." 
 
YARIN: “Meydan muharebesi”nde aktif mücadele!
 
MA / Hamdullah Kesen