HEWLER - Türkiye ile PKK karşıtlığı temelinde bir araya gelip, askeri-ekonomik anlaşmalar imzalayan, ortak operasyonlar yürüten KDP, bugün de 12 bin dolayında askeri ile Federe Bölge’de bulunan Türkiye’nin “Ben Kürtlere değil, PKK’ye karşı savaşıyorum” tezini meşru kılma çabasında.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Federe Kürdistan Bölgesi’nde yer alan Metina, Avaşin ve Zap’a yönelik 23 Nisan’da başlatılan sınır ötesi operasyon 50’inci gününde ulaşmıştı. Savaş uçakları ve helikopterle daha çok havadan bombardımanda bulunularak yürütülen operasyon kapsamında özellikle Zendura ve Koordine Tepesi olarak adlandırılan alanlara havadan indirme yapıldığı ve askerler ile HPG’liler arasında şiddetli çatışmalar yaşandığı yönünde bilgiler yansıyor.
Operasyon bölgesine KDP tarafından geçtiğimiz günlerde Türkiye tarafından özel olarak eğitilen Zêrewanî ve Gulan güçleri sevk edildi. Yapılan bu sevkiyat akabinde sözkonusu bu askeri güçlerin operasyona dahil olduğu yönünde ortaya çıkan görüntülerle birlikte Türk medyasında bu yönde yayınlar yapılması sonucu KDP, Kürt kamuoyunda eleştirilerin hedefinde. Bu durum KDP ile Türkiye’nin yıllardır süren ilişkilerini de yeniden gündeme getirdi.
SAİTLER OLAYI
KDP ile Türkiye’nin son yıllarda daha da sıkılaşan ilişkisi 1960’lı yıllara kadar uzanıyor. Tarihte “Saitler Olayı” olarak bilinen olayda, Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (TKDP) Genel Sekreteri Sait Elçi, iki arkadaşıyla birlikte Qumrî’de kaybolur. Elçi ve iki arkadaşının cinayeti ile suçlanan Dr. Sait Kırmızıtoprak (Dr. Şivan) ise, Hikmet Buluttekin (Çeko) ve Hasan Yıkmış (Brusk) ile birlikte KDP ve MİT tarafından Bamerni’de infaz edildi. Bu olay KDPm ve Türkiye’nin ilk yakınlaşması olur.
Sait Elçi’nin dava arkadaşı olan Ziya Avcı, işlenen bu cinayetlerden sonra T-KDP başına gelen Derweşê Sado’nun Dr. Şıvan’ın katledilmesinde görevlendirildiğini yıllar sonra “…bildiğimiz gibi Derweşê Sado’nun pek çok yerde kendisi bizzat böyle bir olaydan bahsederek, ‘ben İdris Barzani’nin direktiflerine göre hareket etim ve Türk istihbaratıyla çalıştım” sözleriyle anlatmıştı.
ANTİ PROPAGANDA VE İHBAR
KDP’nin Türkiye ile olan ilişkileri, PKK’nin 15 Ağustos 1984’te Siirt’in Şemdinli ve Eruh ilçelerinde gerçekleştirdiği saldırılar sonrasında daha açık görülmeye başladı. Bu tarihten itibaren PKK’ye karşı anti-propaganda yapmaya başlayan KDP, Van ve Hakkari’de kendine yakın olan aşiretlerden korucu olmaları ve PKK’ye karşı Türkiye ile birlikte savaşmalarını istedi. KDP’li Salman Sindi’nin Nisan 1985’de Şırnak’ın Şikefta Kera mıntıkasında 8 PKK’liyi ihbar emesi sonucunda 1 PKK'li yaşamını yitirdi, 7’si sağ yakalandı.
1985-1991 YILLARI: GİZLİ GÖRÜŞMELER
Türkiye ile kurduğu ilişki akabinde KDP’nin PKK'ye karşı giriştiği kimi faaliyetler şunlar oldu:
“* KDP, 17 Ağustos 1985 tarihinde PKK’li Hamit Avcı’yı Zagros’un Edibe köyünde öldürdü ve cenazeyi Türkiye’ye teslim etti.
* Mesut Barzani’nin danışmanı Muhsin Dizayi, Suriye Havayolları'na ait bir uçakla ilk kez resmi olarak 8 Mart 1991 günü İstanbul’a giderek MİT Müsteşarı Teoman Koman ve Dışişleri Müsteşarı Büyükelçi Tugay Özçeri ile görüştü. Ankara Palas Oteli’nde yapılan gizli görüşme ile PKK’ye karşı işbirliği yapmaya dönük kararlar alındı.
* Türk istihbaratı KDP ile kurduğu ilişki sonucunda Zaxo’dan başlayarak Federe Kürdistan’ın her yerinde örgütlenmeye başladı. Ortak askeri ve istihbarat komisyonları kuruldu. Komisyonlar, sınır güvenliği ve PKK’nin bölgeden çıkarılması üzerine günümüzde de çalışıyor.
* KDP yetkilileri, Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın’ın 5 Temmuz 1991'de JİTEM tarafından katledilen öldürüldüğü gün Ankara’da büro açtı. Aynı dönemde Türkiye Mesut Barzani’ye diplomatik pasaport verdi.
1991-1998 YILLARI: ORTAK HAREKATLAR
* Bir NATO projesi olan ‘Çekiç Güç’ operasyonu ile birlikte KDP-Türkiye ilişkileri daha da derinleşti. Türkiye, KDP’nin verdiği istihbarata dayanarak 1991 yılında Federe Kürdistan’da hava bombardımanını arttırdı. Ardından KDP desteğiyle 6 Mayıs 1992’de Behdinan alanına büyük bir kara harekatı başlattı.
* Kara harekâtının ardından 8 Haziran 1992’de, KDP’li Xoşyar Zebari Ankara’yı ziyaret etti. Xoşyar Zebari’nin ziyareti akabinde Çekiç Güç’ün bölgede kalması için Bölge Parlamentosunun 28 Haziran’daki oturumunda uzatma kararı çıkarıldı.
* 1992 yılında Federe Bölge’de yaşayan PKK’ye yakın Sadiq Omer, Ali Şaban ve Hüseyin Axa isimli kişiler farklı tarihlerde KDP tarafından öldürüldü. Her üçü de PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı ziyaret etmişlerdi.
* KDP, 17 Ağustos 1992’de esir aldığı PKK’li Salman Alagöz’ü Hakkari’nin Çukurca ilçesinde Türkiye'ye teslim etti.
* KDP ve Türkiye, 2 Ekim 1992’de PKK’ye karşı "Kazıma Harekâtı" adı verilen ortak operasyon başlattı.
* Türkiye’nin 19 Mart 1995’de başlattığı "Çelik Harekatı"na KDP de destek verdi.
* PKK’nin tasfiyesi amacıyla Ekim 1996’da, ABD, İngiltere, Türkiye, KDP ve Türkmen temsilcilerinin katılımıyla Ankara’da bir toplantı yapıldı ve ‘Dublin Antlaşması’ imzalandı. Bu antlaşma sonrasında 14 Mayıs 1997’de, Türkiye 200 bin askerin katılımıyla Federe Kürdistan’da PKK’ye yönelik "Çekiç Harekâtı" ismiyle Türkiye tarihinin en büyük operasyonunu başlattı. KDP bu operasyona da aktif olarak katıldı. 16 Mayıs 1997’de Hewlêr’de yaralı PKK’lilerin hedef alınması tarihe "Hewlêr Katliamı" olarak geçti.
* Türkiye, KDP ile birlikte 25 Eylül–15 Ekim 1997 tarihleri arasında bu kez "Şafak Harekâtı" ismiyle yeni bir operasyona girişti.
* KDP ile 1997 yılında varılan antlaşma sonucunda Türkiye, askeri ile kalıcı olarak Federe Kürdistan’a yerleşti. Bugün itibarıyla 12 bine yakın TSK mensubunun Federe Kürdistan Bölgesi'nde konumlandığı tahmin ediliyor.
* Türkiye, Mayıs 1998’de Federe Kürdistan’da KDP peşmergelerinin de katılımı ile PKK’ye yönelik "Murat Operasyonu" başlattı.
2008-2012 YILLARI: PKK TASFİYE EDİLECEK
* KDP-Türkiye ilişkilerin daha stratejik hale gelmesi için 17 Eylül 1998’de ABD’nin öncülüğünde KDP ile YNK arasında Washington Anlaşması yapıldı. Bu antlaşma sonucunda Öcalan’a karşı uluslararası komplonun startı verildi.
* Türkiye, Mayıs 1999’da PKK’ye karşı Federe Kürdistan’da KDP peşmergelerinin katılımı ile "Sandviç Harekâtı" ismiyle operasyona girişti.
* Türkiye 17 Aralık 2007 tarihinde ABD’nin havadan, KDP’nin ise karadan verdiği istihbarat bilgileri dâhilinde 54 adet F-16 savaş uçağıyla Kandil’e yönelik hava saldırısı gerçekleştirdi. Akabinde 21-29 Şubat 2008 tarihinde "Güneş Harekâtı" adı altında Zap’a yönelik yeni bir kara operasyonu başlatıldı. Bu operasyonda TSK çok kayıp verdi.
* Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Bush arasında 5 Kasım 2007 tarihinde Washington’da görüşme yapıldı. Bu görüşme sonrası ‘Güneş Hareketi’ operasyonunun devamı niteliğinde Kasım 2008 yılında KDP ile Türkiye arasında bir antlaşma imzalandı. PKK’nin 6 ayda tasfiye edilmesi planlanan bu anlaşma ile bölgenin stratejik yerlerine Türk Özel Kuvvetleri ile Peşmergeler konuşlandırıldı.
* 21 Aralık 2009’da AKP’nin o dönemdeki İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Hewlêr’de Bölge Başkanı Mesut Barzani’yi ziyaret etti. bu ziyaret sonrası bölgedeki petrol ve gazın Türkiye’ye taşınması gibi bir dizi ticari antlaşmaya imza atıldı.
2012-2015 YILLARI: ROJAVA DEVRİMİ YAKINLAŞTIRDI
* 2012’de PKK’nin başlattığı "Devrimci Halk Savaşı" ve "Rojava Devrimi" KDP ve Türkiye’yi daha fazla bir birine yakınlaştırdı.
* Rojava’da Kürt Yüksek Konseyi’nin kurulması ardından 1 Ağustos 2012 tarihinde dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu apar topar Hewler’i ziyaret ederek, Mesut Barzani ile görüştü. Görüşmeden 7 gün sonra KDP’ye yakın yayın yapan Rudaw televizyonu, Türkiye ile birlikte PKK’ye karşı hareket etme kararı alındığını duyurdu.
* 2 Eylül 2012’de Hewlêr’de, Türkiye ile KDP arasında gizli bir toplantı yapıldı. Türkiye, Suriye Kürtlerinin Suriye Ulusal Konseyi (ENKS) içinde yer almasını, YPG’ye karşı olacak şekilde Rojava’ya peşmerge güçlerinin gönderilmesini desteklediğini belirtti.
* 2 Ocak 2013’te KDP, denetimindeki Sêmelka Sınır Kapısı’nı kapattı. PYD yetkilileri kapıların açılması için büyük uğraşlar verirken, KDP temsilcisi Eli Ewni 10 Ağustos 2013 tarihinde "PYD kendisi için başka bir kapı açsın" açıklamasında bulundu.
* Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile KDP Başkanı Mesud Barzani, 16 Kasım 2013’te Diyarbakır’da buluştu. Yapılan toplantıda 4 maddelik bir mutabakata varıldığı basına yansıdı. Mutabakata varılan başlıklar şöyleydi: "Barzani, çözüm sürecine destek vermeye devam edecek. Suriye’nin kuzeyinde (Rojava) PYD’nin kurmak istediği defacto yönetime KDP müsaade etmeyecek. Federe Kürdistan petrolü, Türkiye üzerinden dünyaya pazarlanacak ve Habur Sınır Kapısı'na paralel iki sınır kapısı daha açılacak.”
2015-2021 YILLARI: PKK AYRI, KÜRT AYRI
KDP, 2015 yıllından bu yana ise “PKK ayrı, Kürt ayrı” söylemi etrafında örmeye çalıştığı politika ile kendisini bölgedeki tek Kürt gücü olarak gösterme uğraşında. Bununla birlikte Türkiye’nin “Ben Kürtlere değil, PKK’ye karşı savaşıyorum” tezini meşru kılma misyonu üstlenen KDP, bu saldırıları normalleştirip, uluslararası alanda bu yönlü diplomasi ve propaganda çalışması yürütür halde.
MA / Erdoğan Altan