URFA - Henüz 22 yaşındayken tanıştığı Öcalan’ın Suriye’ye gelişini halklar için “yeniden doğuş” olarak tanımlayan Ayşe Efendi, kadınların O’nun perspektifleriyle korku duvarlarını aşarak, Ortadoğu’nun merkezinde bir devrim yarattığını söyledi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998 tarihinde uluslararası güçler tarafından Suriye’nin başkenti Şam’dan çıkarılmasının üzerinden 24 yıl geçti. Birçok ülkenin yer aldığı komplo süreciyle 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye teslim edilen Öcalan, İmralı Adası’nda inşa edilen F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutsak edildi. Üzerinden geçen 23 yılda tecrit koşullarında tutulan Öcalan, direnişiyle komployu boşa çıkardığı gibi Ortadoğu coğrafyasında gelişen sürecin de mimarlarından oldu. Yeni bir yaşamın tohumlarının atıldığı Suriye’de yaşanan gelişmeler, tüm Ortadoğu ve dünyayı etkisi altına aldı. Öcalan’ın fikirlerinden ilham alan bölge halkı, 2011 yılında başlayan iç çatışmada ayakta kalmayı başararak, inşa ettiği demokratik özerk sistemle insanlığa umut oldu. 21. yüzyılın tarihine düşen bu sistemin etkilediği kesimlerin başında ise kadınlar geldi.
Öcalan'ın fikir ve perspektifleriyle örülen bu yeni yaşam kadınlar için “yeniden doğuşun” adı oldu. Çatışmaların başladığı ilk günden toprağını savunarak direnen kadınlardan biri olan Ayşe Efendi, Öcalan’la topraklarında başlayan değişim ve dönüşümün de tanığı. DAİŞ’in işgal saldırılarına direnerek, zaferin adı olan Kobanê’nin Yadêsi (Annesi) olarak bilinen Efendi, şimdi Fırat Bölgesi Şehit Aileleri Meclisi Eşbaşkanı.
ÖCALAN İLE TANIŞMA
Kürt Özgürlük Hareketi ile 1980 yılında Halep’te üniversite okuduğu sırada tanışan Efendi, o günden bu yana yaşamını mücadeleye adayan bir devrimci. Bu tanışmayı “yeniden doğuş” olarak tanımlayan Efendi, Öcalan’ı ilk kez Halep’te 22 yaşındayken katıldığı bir halk toplantısında gördü. Öcalan’ın saatlerce sanat ve kültür üzerine çözümlemeler yaptığı bu toplantıda, halk arasında “sanatçıların şahı” olarak tanımlanan Seîd Yûsif’in seslendirdiği kilamların dinlendiği ve yemeklerin yenildiğini belirten Efendi, toplantının kendisinde yarattığı duyguyu şöyle anlattı: “Orada Önderliğin felsefesini tanıdım, PKK’nin ayak seslerini duydum.”
Bu toplantıdan sonra ilk Suudi Arabistan’da bir toplantıya katılan Efendi, “Suruçlu Ali adında bir arkadaş vardı orada. Onunla birlikte çalıştık, partinin gönderdiği bildirileri dağıtıyorduk” dedi. Öncesinden Kürt kimliğinden kaynaklı siyasi bazı arayışları olduğunu ancak mevcut parti ve siyasi aktörlerin bu arayışlarına cevap olmadığını belirten Efendi, kendisine “Nasıl Apocu oldun?” diye soranlara yanıtı “Doğuştan ben Apocuydum, onlarla 1980’de tanıştım” oldu.
YENİ BİR DOĞUŞ
Öcalan’ın 29 Temmuz 1979 tarihinde Kobanê'nin 5 kilometre batısındaki Elpelur köyüne geçmesinin Kürt halkı için bir milat olduğunu söyleyen Efendi, o dönem bölgede yaşayan halkların Öcalan’ı tanımadığını kaydetti. Öcalan’ın daha sonra Elpelur’dan Kobanê’ye geçtiğini ve aylarca gizli bir şekilde halk toplantıları düzenlediğini belirten Efendi, “İlk olarak kendini tanıtmadı. Suriye rejimi Kürt halkına baskı uyguluyordu, insanlar Kürtçe konuştuğu için gözaltına alınıyor ve tutuklanıyordu. Bu nedenle Kürtlük bilinci fazla gelişmemişti. Her ne kadar görüşmelerini gizli yürütse de halk arasında ‘Önder Apo adında biri gelmiş’ diye konuşulmaya başlandı. Ondan sonra Şam ve Halep’e geçti ve artık halkla toplantılar gerçekleştirdi” diye belirtti.
Öcalan ile tanışmadan önce Halep’te 1977 yılında bir grup arkadaşıyla siyasi faaliyetler içinde yer aldığını ifade eden Efendi, o dönem Newrozları evlerinde gizlice kutladıklarını söyledi. Tanışmadan sonra aklını kurcalayan sorulara cevap bulduğunu belirten Efendi, “Kendimizi ifade edemiyorduk ancak bilinç olarak bir devrime hazırdık. Apocular ortaya çıktığında onlarla tanışmaya hazırdım. Bilinç olarak Kürtlük adına bir sevdam vardı. Bütün birikimime rağmen Apocular ile tanıştıktan sonra hayatım her şekilde değişti. Artık bir Önder vardı, sistemi daha iyi tanıyorduk. Değerler ortaya çıkıyordu. Komutan Agit bir sesti, cezaevleri bir direnişle ayrı bir ses oldu, Koma Berxwedan yaptığı şarkılar başka bir ses oldu. Bunlar bir araya gelince insanlar üzerinde farklı bir etki yaptı. İlk sıkılan kurşun ile yeniden bir doğuş yaşandı” diye belirtti.
KORKU SINIRLARI AŞILDI
Öcalan’ın kadınlara dair sunduğu fikir ve perspektifleri milat olarak nitelendiren Efendi, öncesinde toplumda yok sayılan kadınların evlere hapsedilmiş durumda olduklarını söyledi. Efendi, Öcalan’la yaşadıkları değişimi ise şu şekilde anlattı: “Kadınlar, kadın olduklarının farkında bile değildi. Toplumda yok sayılıyordu. Bir ölü bedendi sadece, çocuk bakmak ve dayak için vardılar. Hiçbir konuda fikirleri yoktu. Adı kadındı ancak kendisi yoktu. Önder Apo ile birlikte kadınlar ilk olarak korkunun sınırlarını aştı. Korku sınırları yerle bir edildi. Namus ve şeref adı altında kadınlara dayatılanları, Önder Apo’nun fikir ve perspektifleri yıktı.”
ORTADOĞU’NUN MERKEZİNDE DEVRİM
Kuzey ve Doğu Suriye’de halkların bir arada ilmek ilmek ördüğü Rojava Devrimi’ne kadınların öncülük ettiğine dikkati çeken Efendi, “Evden çıkması yasak olan kadınlar devrimle birlikte ordulaştı. Kadınlar haklarını öğrendi. Birbirini örgütledi ve elinden 5 bin yıl önce alınan haklarını bir bir geri aldı. Kadınlar uzun yıllardır mücadele ediyordu, ancak ilk defa üstelik Ortadoğu’nun merkezi sayılabilecek bir yerde devrim yaptı. Yaşamın her alanında rol aldı. Askeri ve diplomasi alanında öncü oldu. Geldiğimiz aşamada ‘kadınlar olmadan devrim olmaz, kadınlar olmadan kominler var olmaz’ noktasına geldik. Kadınlar her alanda kendilerini kanıtladı. Kadınsız bir sistemin başarıya ulaşması imkansız hale geldi. Kadın Savunma Birlikleri (YPJ), bütün dünyaya umut oldu. Dünyanın neresinde ezilen bir kadın varsa yönünü Rojava’ya döndü. Buraya gelen yabancı heyetler, kadınların yaptıkları karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar” dedi.
DEVLETLERİN İKİYÜZLÜLÜĞÜ: TECRİT
Kürt halkının “irademdir” dediği Öcalan’a yönelik tecridin 23 yıldır ağırlaştırılarak devam ettiğini hatırlatan Efendi, şöyle devam etti: “Tecrit içinde tecrit uygulanıyor. Bu tecrit sadece Önder Apo’ya değil bütün Kürt halkına karşı bir tecrittir. Gerçekler önderlik şahsında bütünleşti. Kürt halkının makus kaderinin kilidi önderliğin elinde. Kuzey ve Doğu Suriye’de hayat bulan Demokratik Modernite projesi Önder Apo’nun projesidir. Belki Önder Apo fiziki olarak halkın arasında değil ama fikir ve perspektifleriyle halkların yoluna ışık tutuyor. Yüzyıl geçse de kadınlar komplonun başarıya ulaşmasına izin vermeyecek. Yüzyıllarda geçse Önder Apo’nun bize sunduğu felsefe bir arada yaşamamız için yeter bize. İmralı’da kanun adına bir şey yok. Tecrit uluslararası güçlerin onayı ile sürdürülüyor. Kürtlerin dört parça Kürdistan’da tecride karşı birlik olması gerekir. Artık dünya Önder Apo’ya karşı yaptığı ikiyüzlülüğe son vermeli. Kürt halkına karşı ikiyüzlülük yapmayı bıraksınlar. Artık Önder Apo fiziki olarak halkın arasında yer almalı. Artık Önder Apo’nun özgür olması gerekir.”
MA / Emrullah Acar