Suriye'de egemenler pay, halklar özgürlük arayışında

img
QAMIŞLO - ABD Başkanı Trump'ın "asker çekme" kararıyla attığı taşın dalgalara yol açtığı Suriye'de halkları yok sayan egemen güçler "çıkar" hesaplarına girerken, Kuzey ve Doğu Suriye halkları ise ısrar ettikleri “özgür yaşam” için seferber oldu. 
 
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik operasyon açıklamasının ardından ABD Başkanı Donald Trump’ın bölgedeki askerlerini geri çekme kararı almasının yankıları sürüyor. Trump, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada geri çekilme kararını DAİŞ'in bitirilmesi ile görevlerinin sona ermesi gerekçesine dayandırdı. 
 
Ancak DAİŞ'i bitirdiklerini ileri süren Trump’ın aksine uluslararası koalisyon içerisinde yer alan Fransa, Almanya ve İngiltere’den farklı açıklamalar geldi. DAİŞ'in hala varlığını koruduğunu belirten bu güçler, bölgede kalmaya devam edecekleri mesajı verdi.
 
Bölgenin ana aktörlerinden Rusya, ABD’nin bu kararına temkinli yaklaşırken, Türkiye ise karar sonrası operasyonu ertelediğini açıkladı. 
 
ABD Savunma Bakanı James Mattis ile IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk, Trump’ın bu kararına görevlerinden istifa ederek tepkilerini gösterdi. Bu istifalarla birlikte yine ABD’li birçok kongre üyesi de çekilmenin ağır sonuçları olacağı konusunda Trump’a uyarılarda bulundu.
 
Henüz gerçekleşmeyen geri çekilme kararının hangi esaslar doğrultusunda ve ne şekilde olacağı konusu yankı bulmaya devam ediyor.
 
ABD’nin Türkiye’ye operasyon için zemin sunan kararının “kirli bir pazarlık” olarak ele alındığı Kürt cephesinde Demokratik Birlik Partisi (PYD) Dış İlişkiler Eşbaşkanı Salih Müslim, geri çekilme kararı alan ABD için “Biz çağırmadık, git de demiyoruz. Kendileri geldi, çıkarlarımız ortaklaştı, birlikte iş yaptık. Gitmek istiyorlarsa gidebilirler" demişti.
 
Bölge halklarından oluşup, onların talebi doğrultusunda hareket ettiklerini vurgulayan Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ise, öz güçlerine dayanarak ne olursa olsun bölgeyi savunmaya devam edeceklerini duyurdu. Demokratik Özerk Yönetim’in Türkiye’nin olası saldırısına karşı "seferberlik" ilan ettiği bölgede yaşayan halklar da Qamışlo, Serêkanîyê ve Kobanê bölgelerinde sınırın sıfır noktasında canlı kalkan eylemlerine başladı. Yine bölge halkları, birçok merkezde yaptıkları protesto eylemleri ile ABD’nin kararına dönük tepkilerini gösterdi.
 
DAİŞ SONRASI YENİ DENGELER
 
Dünyanın en büyük terör örgütü olarak tanımlanan DAİŞ, Suriye iç savaşında gelinen noktada Demokratik Suriye Güçleri (QSD) tarafından bitirilme noktasına getirildi. DAİŞ'in hakimiyetinde bulunan son merkez olan Hecin beldesinin alınmasıyla birlikte örgütün fiziki varlığı son bulacak. 
 
Suriye savaşında DAİŞ'in geride bırakıldığı bir döneme girilirken, sahada bulunan hem uluslararası hem de bölgesel güçler yeni dengeler kurma arayışında.
 
LOZAN VE YENİ HARİTA
 
Yaklaşık yüz yıl önce Lozan'da çizilen haritanın güncellenmesi hesapları da herkesi yaşanan krize ortak ediyor. Lozan haritasının ilk delindiği nokta ise, Ankara Antlaşması ile belirlenen ve Lozan Anlaşması'yla resmileşen Suriye-Türkiye arasındaki Kürt topraklarının durumu. Anlaşmanın bitimine 4 yıl kalırken, yüzyıl önce sahada olan güçler yine pay kapma arayışında.
 
ABD’NİN KUYUYA ATTIĞI TAŞ!
 
İdlib krizinin güncelliğini koruduğu bir ortamda ABD, aldığı kararla kuyuya adeta taş atmış oldu. Suriye savaşının ekonomik yükünü hafifletmek isteyen ABD, ellerini taşın altına sokmalarını istediği koalisyona bağlı diğer güçlerle birlikte Türkiye ile Kuzey ve Doğu Suriye yönetimine de mesaj verdi. 
 
Bu taşın oluşturduğu dalgayla bölgede kazanım elde etmek isteyen Almanya, Fransa, İngiltere, Rusya ve İran harekete geçti. Öyle ki söz konusu bu güçler Kuzey ve Doğu Suriye için de alarmda. 
 
Yeni dengeler kurmak üzere yeşil ışık yakmaya başlayan güçler arasındaki siyasi ve diplomatik trafik arttı. 
 
ABD, yönetimsel olarak bağımlı kılamadığı Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi'ne Roj Peşmergeleri'ni yerleştirme girişimiyle siyasi ve askeri iradeyi bağımlı kılmak istiyordu. Bunun için hemen her yolu deneyen ABD’nin bölgeye sokmak istediği, başını ENKS'nin çektiği Roj Peşmergeleri ve bazı Arap kesimleri de bu amaca ulaşmada önemli aktörler olarak öne çıkıyor. ABD'nin bu çıkışı sahada karşılık bulmadı. 
 
KÜRTLERİN HEDEFE KONULMASI
 
Türkiye ise, Kürtlerin kazanım elde etmemesi için diplomatik, siyasi ve askeri yolları zorluyor. Suriye savaşının başından beri "Osmanlıcılık" fikriyle hareket eden Türkiye, Misak-ı Milli sınırları çerçevesinde Halep'ten Musul'a kadar yeniden toprak kazanmanın arayışında. Ancak Suriye savaşında müttefik olarak belirlediği selefi ve radikal gruplar, bu amaç önünde engel. 
 
SINIRA ASKERİ SEVKİYAT
 
Diğer taraftan Türkiye’nin operasyon yapacağını açıkladığı "Fırat'ın doğusu" sınırları yerine Hatay ve Kilis üzerinden İdlib, Ezaz ve Efrin'e sevkiyat yapması dikkat çeken bir diğer ayrıntı. Bu durum, olası gelişmelerin sadece Fırat'ın doğusu ile sınırlı olmayacağı, batısında da sürpriz gelişmelerin olabileceğini gösteriyor. 
 
'İŞGALE' KARŞI 'DİRENİŞ'
 
Devrimsel bir çıkış yapan Kuzey ve Doğu Suriye halkları ise, bölgeye dönük çok yönlü saldırı politikalarına karşı seferberlik halinde. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin, bölge halkına hizmet etmek isteyen güçleri QSD çatısı altına bir araya getirme çabası sürüyor. Kendi başına hareket edecek hiçbir gücün bölgeye sokulmayacağı konusunda her kesime net bir mesaj veren QSD yöneticileri, olası tüm yönelimleri "işgal" olarak göreceklerini ve direnişle karşılık verileceklerini sıklıkla vurguluyor. 
 
MA / Nazım Daştan