GİRESUN – Doğu Karadeniz’de tarım böcekleriyle kimyasal mücadele nedeniyle farklı böcek türlerinin ürediğini belirten Ziraat Mühendisi Kutsi Yaşar, böceklerle mücadelede doğanın dengesini de gözeten çözümler üretilmesi gerektiğini ifade etti.
Karadeniz’in başlıca geçim kaynağı olan fındık hasadına kısa bir süre kalırken, bölgeyi istila eden böcekler fındığa ciddi zararlar veriyor. Yıllardır yöre halkı tarafından bilinen fındık kurdu ve mayıs böceği dışında son yıllarda bölgede farklı türler de görülmeye başlandı. Bunlardan biri olan ve halk arasında yalancı kelebek olarak adlandırılan bu tür, daha önce Gürcistan’da görülüyordu. Son 3 yıldır Doğu Karadeniz’de görülmeye başlanan bu tür, başta fındık olmak üzere mısır, çay ve kivi gibi çok sayıda tarım ürünlerine ciddi zararlar veriyor. Yöre halkı bu durum karşısında çareyi ise kimyasal ilaçlar da arıyor. Bu ise hem ürünün kalitesini düşürüyor hem de ciddi hastalıklara davetiye çıkarıyor.
Çiftçi Sendikası yönetim kurulu üyesi ve ziraat mühendisi Kutsi Yaşar, fındıkta görülen zararlıları ve bunlarla mücadelede kullanılan kimyasal ilaçların zararlarını anlattı.
YALANCI KELEBEK
Bugüne kadar bilinen fındığa zarar veren 82 böcek türünün olduğunu ifade eden Yaşar, sadece fındık kurdunun günde 100 ile 150 arasında fındık meyvesini tahrip ettiğini söyledi. Bunlara karşı bir şekilde önlemlerin alındığını dile getiren Yaşar, son yıllarda bu böcek türlerin arttığını ve bunlar karşısında ürünleri koruyamadıklarını belirtti. Yaşar, bu böcek türlerinin başında ise yalancı kelebek ve kahverengi kokarcaların geldiğini ifade etti.
BİYOLOJİK MÜCADELE TERCİH EDİLMELİ
İnsanların doğaya müdahale etmeye devam etmesi durumunda bu böcek türlerinin artacağına dikkat çeken Yaşar, bunlara karşı biyolojik mücadeleden çok kimyasal mücadelenin tercih edildiğini belirtti. Bunun ise doğrudan devletin uyguladığı bir politika olduğunun altını çizen Yaşar, “Biyolojik mücadele maliyetleri açısından oldukça pahalıya geliyor. Örneğin çiftçiye dal kıran mücadelesi yaptırıyoruz. Biyolojik mücadelede kullanılan metil alkol fiyatlarında 10 kat artış yaşandı. Bu artış çiftçilerin biyolojik mücadeleyi tercih etmesini engelliyor” dedi.
KİMYASAL İLAÇ KULLANILIYOR
Çiftçilerin bunun yerine daha ucuz ama aslında doğal tahribatı daha fazla olan kimyasal mücadeleyi tercih etmek zorunda kaldığını aktaran Yaşar, görece somut bir mücadele gibi görünen bu yöntemin ekosisteme ve insanlara büyük zararları olduğuna dikkat çekti. Kimyasal ilaçlara ciddi paralar aktarıldığını ifade eden Yaşar, “Bu parayı aktarılan yerlere bakacak olursak çok uluslu şirketleri görürüz. Bir döngü var, biz çiftçiler olarak bu döngünün sarmalı içerisine sokulmuş durumdayız. Kimyasal ilaç aldığımız, ürünümüzü sattığımız, bu ürünü işleyen, işlenmiş ürünü pazarlayan şirketler hep aynı. Bu döngü içerisinde düşündüğümüzde bizleri hem kimyasallara bağımlı kılıyorlar hem de bağımlı kaldığımız kimyasallar ile ürettiğimiz ürünlerin kendi şirketlerine akmasını sağlıyorlar” ifadelerini kullandı.
DOĞANIN DENGESİ GÖZETİLMELİ
Doğanın da kendi dengesi olduğunu hatırlatan Yaşar, “Sizin attığınız tarımsal ilaçlar kuşları yok ederse, o kuşların yediği böcekler çoğalmaya başlar. Siz o böcekleri yok ederseniz. Böceklerin yok ettiği virüs, bakteri gibi yapılar vardır, onlar çoğalmaya başlar. Biz doğanın kendi ahengine müdahale ettiğimiz zaman son yaşadığımız pandemi süreçlerini tekrar yaşayacağız. Sadece tarım politikaları değil, sanayi ve çevre politikaları da bunu etkiliyor” diye belirtti.
Böcekler ile mücadelede doğanın dengesini de gözeten çözümler alınması gerektiğini ifade eden Yaşar, “Fındık kurdu üzerinden gidecek olursak, bu kurt 10 gün zarar verebilen bir zararlı. Bu 10 gün için bütün doğayı kimyasal bombardımana tutmamızın bir anlamı yok. Mutlaka bir çözüm bulmak zorundayız, bu çözümde doğadan yana olmak zorunda. Canlıları da mücadele etmemiz gereken varlıklar olarak değil, doğanın parçası olduklarını unutmamak gerekir” diye konuştu.
MA / Tolga Güney