Ekoloji örgütleri: Yaşam hakkı torbaya sığmaz

img

HABER MERKEZİ - Ekoloji örgütleri, bir çok kentte yaptıkları açıklamalarla enerji şirketlerine bir takım ayrıcalıklar öngören Torba Yasa’ya karşı çıktı. Yapılan açıklamalarda “Doğada ahenkli bir şekilde varlıklarını sürdüren canlıların yaşam hakkı torba yasaya sığmaz” denildi.

 
Enerji şirketlerine bir takım ayrıcalıklar öngören Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi isimli yeni torba yasanın Meclis’te görüşülmesi öncesinde ekoloji örgütleri 4 kentte yaptıkları açıklamalara yasaya karşı çıktı.
 
ANKARA 
 
Çankaya ilçesi Bayındır Sokak’ta bulunan Yeşil Sol Parti Genel Merkezi önünde yapılan açıklamaya ekoloji örgütleri temsilcilerinin yanı sıra siyasi parti temsilcileri katıldı.
 
Üstünde “Yaşam hakkı torbaya sığmaz! Torba talanı saklamaz #TorbaYasayıGeriÇek” yazılı pankartının açıldığı açıklamada konuşan Polen Ekoloji üyesi Onur Yılmaz, “5 Ekim tarihinde doğa talanının önünü vahşilik derecesinde açacak bir torba yasa teklifi AKP’li milletvekilleri tarafından meclis gündemine sunuldu. Meclis ilgili Komisyonu’nda onaylanan ve önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu'nda görüşmeye açılacak torba yasa ile ekonomik büyüme adı altında ekolojik yıkım ve talan dayatılıyor” dedi.
 
‘ENERJİ ŞİRKETLERİ VERGİDEN MUAF TUTULACAK’
 
Torba yasa ile enerji şirketlerine yeni teşvikler sağlanacağının altını çizen Yılmaz, torba yasanın Meclis Genel Kurulunda onaylanması durumunda olacakları şu şekilde sıraladı:
 
 
“* Asgari ücretlilerden zorunlu gelir vergisi alınırken, yaşam hakkını ihlal eden bir avuç maden ve enerji şirketi çeşitli vergilerden muaf tutulacak.
 
* Maden ve enerji şirketleri, faaliyet gösterdikleri ruhsat alanları dışına taşıp ekosisteme geri dönülmez zararlar verebilecek.
 
* Köylülerin arazileri yok pahasına şirketlere devredilecek.
 
* Maden ve enerji şirketlerinin yatırım bölgelerinde yer alan araziler, tarım alanları ‘kamu yararı kararı’ olmaksızın istimlak edilerek bu şirketlere peşkeş çekilecek.
 
* Gaz dağıtım şirketlerinin maliyetlerini düşürmek için, şebeke kurarken alt yapıda yarattıkları tahribatın düzeltilmesi yerel yönetimlere yüklenecek.
 
* Havaya salınacak zehirli kimyasal atıklar geri dönülmez şekilde halk sağlığı sorunlarına neden olacak.
 
* Kanunda tüketicilere düşük maliyetli enerji sağlama sözü verilse de enerjinin verimli kullanılmasına ilişkin hiçbir düzenleme yapılmamakla birlikte kayıp-kaçak bedellerinin hukuksuz bir şekilde tüketicilere yüklenmesine devam edilecek.”
 
‘CANLILARIN YAŞAM HAKKI TORBA YASAYA SIĞMAZ’
 
Meclis’te bulunan siyasi partilere seslenen Yılmaz, “Doğa katliamının, ekolojik felaketlerin, biyoçeşitlilik kaybının, iklim krizinin ve sömürünün önüne geçmek için torba yasayı geri çek. Çünkü doğada ahenkli bir şekilde varlıklarını sürdüren canlıların yaşam hakkı torba yasaya sığmaz” diye konuştu. Yılmaz, devamında şunları söyledi: “Biz ise enerji demokrasisini, sosyal adaleti ve doğanın haklarını gözeten ve uygulamaya geçiren politikaların bir an önce kanunlaştırılmasını talep ediyoruz. Doğayla uyumlu ve sağlıklı bir toplumsal yaşamın, ekolojik prensiplerle inşa edilebileceğini biliyoruz. Bunun için tek eksiğimiz toplumsal irademizin siyasetin gündemine yansıması. Gündelik hayatımızın her anında yüzleşmek zorunda kaldığımız Covid-19 krizinin doğanın tahrip edilmesinden kaynaklandığını biliyoruz. Bu nedenle hep birlikte sesleniyoruz, duyun bizi, duyun ve bizlerle birlikte haykırın. Yaşam hakkı torbaya sığmaz.”
 
Açıklama “Havama suyuma toprağıma dokunma”, “Hayat torbaya sığmaz” sloganları son buldu.
 
İSTANBUL 
 
Yasanın geri çekilmesini isteyen ekoloji örgütleri, İstanbul Kadıköy’deki Karaköy İskelesi önünde basın açıklaması yaptı. HDP milletvekilleri Musa Piroğlu ve Ali Kenanoğlu’nun da katıldığı açıklamada “Yaşam hakkı torbaya sığmaz” pankartı açılıp, “Ormana, suya, toprağa dokunma” ve “ Şirketleri değil yaşamı savun” sloganları atıldı. 
 
HDP’li Ali Kenanoğlu, yaptığı konuşmada teklif için komisyonda yaşanan tartışmaları anımsatarak, mücadelelerinin devam edeceği mesajını verdi. 
 
Ardından basın metnini çevre örgütleri adına Figen Küçüksezer okudu. Tüm dünyada ekolojik yıkımın ve ulusal-uluslararası şirketlerce gerçekleştirilen talanın giderek arttığı bir dönemin yaşandığını belirten Küçüksezer, son bir yılda Türkiye’nin dört bir yanında doğa katliamlarına devam edildiğini gözlemlediklerini ifade etti.
 
'YENİ İMTİYAZLAR SAĞLIYOR'
 
Milletvekillerinin görevlerinin halkın sağlığını korumak olması gerektiğini belirten Küçüksezer, 5 Ekim tarihinde doğa talanının önünü açacak torba yasa teklifinin AKP’li milletvekilleri tarafından meclise getirildiği anımsatıldı. Teklifle birlikte ekonomik büyüme adı altında ekolojik yıkım ve talan yaratıldığını söyleyen Küçüksezer, teklifin doğayı ve yaşam alanlarını sömüren maden ve enerji şirketlerine yeni imtiyazlar sağladığını belirtti.
Küçüksezer, torba yasanın onaylanması halinde yaşanacakları sıraladı.
 
'YASAYI GERİ ÇEKİN'
 
Yürütülen kampanyalar sonucunda teklifin 2 maddesinde kötünün iyisi denilecek değişikliklerin yapıldığını fakat olumsuz bir düzenlemenin ise teklife eklendiğini söyleyen Küçüksezer, yaşadıkları bu sürecin kendilerine birlikte ses çıkarılması gerektiğini gösterdiğini belirtti. 
Küçüksezer, "O yüzden bugün Türkiye’nin birçok şehrinde bu eş zamanlı basın açıklamasını yaparak meclise bir mesaj vermek istiyoruz: Doğa katliamının, ekolojik felaketlerin, biyoçeşitlilik kaybının, iklim krizinin ve sömürünün önüne geçmek için Torba Yasayı geri çek! Çünkü doğada ahenkli bir şekilde varlıklarını sürdüren canlıların yaşam hakkı torba yasaya sığmaz" diye belirtti.
 
TALEBİMİZ DOĞAYLA UYUMLU TOPLUMSAL YAŞAM
 
Yasa teklifinin sadece özel sektör kurumlarının faaliyetlerini daha hızlı, kolay ve denetimlere takılmadan yapabilmelerini sağlamak amacını taşıdığına değinen Kücüksezer, "Biz ise enerji demokrasisini, sosyal adaleti ve doğanın haklarını gözeten ve uygulamaya geçiren politikaların bir an önce kanunlaştırılmasını talep ediyoruz. Enerji gereksinimi ve tüketimi sorgulanmadan, gerekliymiş gibi sunularak faaliyete sokulan HES’lerden geriye tükenmiş ormanlar, vadiler, köyler kaldı. Doğayla uyumlu ve sağlıklı bir toplumsal yaşamın, ekolojik prensiplerle inşa edilebileceğini biliyoruz. Bunun için tek eksiğimiz toplumsal irademizin siyasetin gündemine yansıması" şeklinde konuştu.
Açıklama sloganlar eşliğinde son buldu.
 
GİRESUN 
 
Giresun Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri de yaptıkları açıklama ile torba yasanın iptalini istedi.Açıklamayı okuyan KESK Sözcüsü Gökhan Topal, Yeni Torba Yasa teklifi ile 21 dağıtım şirketine, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması’ndan (YEKDEM) faydalanan 881 enerji üretim tesisi sahibine, 1722 enerji üretim tesisine ve çok sayıda maden şirketine avantaj  sağlandığını belirterek bu yasanın onaylandığında oluşacak olumsuzlukları dile getirdi.
 
YEKDEM’in bugüne kadar birçok şirkete destek sağladığını söyleyen Topal, “Bu yasa doğal sistemi talan edecek, Karadeniz derelerinde ekolojik yıkımlara ve sel felaketlerine neden olan HES’lerin sayısının daha da artmasına neden olacaktır. Asgari ücretliden vergi alınırken, yaşam hakkını ihlal eden bir avuç maden ve enerji şirketi çeşitli vergilerden muaf tutulacaktır. Maden ve enerji şirketleri, faaliyet gösterdikleri ruhsat alanları dışına taşıp ekosisteme geri dönülmez zararlar verecektir. Araziler şirketlere devredilecektir. Ülkemizin her yerinde köylüleri ve halkı canından bezdiren, ekolojik yıkımlara yol açan, havayı, su kaynaklarını ve tarım alanlarını kirleten ve HES’ler, JES’ler ve RES’lere YEKDEM destekleri devam ettirilecektir” dedi.
 
‘HAVAMA, SUYUMA, TOPRAĞIMA DOKUNMA’
 
Ülkedeki doğa katliamlarının, ekolojik yıkım ve talanın giderek arttığına dikkat çeken Topal, “Ağustos  ayı içerisinde Giresun'da yaşanan sel felaketi unutulmuşçasına bölgemiz Karadeniz’de çevre ve ekoloji tahribatı alabildiğine yoğun bir şekilde devam etmektedir. Karadeniz’in geçim kaynağı olan fındık bahçelerinde maden ocakları, derelerimizde HES’ler, ormanlarda ağaç kesimi, yaylarımızda yeşil yol ve yine derelerde taş kırma ve beton ocakları ile tahribatlar en üst seviyeye taşınmıştır” ifadelerini kullandı.
 
Tüm doğa talanlarına karşı coğrafyayı savunan halkların olacağını dile getiren Topal, “Doğa katliamının, ekolojik felaketlerin, biyoçeşitlilik kaybının, iklim krizinin ve sömürünün önüne geçmek için bizler mücadele etmeye devam edeceğiz. Havamıza, suyumuza, toprağımıza dokunmayın” şeklinde konuştu.
 
 
DERSİM 
 
Munzur Özgür Aksın Meclisi, maden ve enerji şirketlerine sınırsız imtiyaz getirecek torba yasasına ilişkin Sanat Sokağı’nda basın açıklaması yaptı. HDP Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş’in de katıldığı açıklamada “Yaşam hakkı torbaya sığmaz” pankartı açıldı. 
 
Munzur Özgür Aksın Meclisi adına konuşan Hıdır Demir, Elektrik Piyasası Kanunu, Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu olmak üzere 7 kanunda değişikliğin öngörüldüğünü söyledi.  
 
Ekoloji Birliği ve diğer çevrebilim örgütlerinin katılımı ise pandemi gerekçesi ile engellendiğini belirten Demir, “Bu yasa teklifi de göstermektedir ki, sorun yalnızca çevreyle ilgili yıkım değil, kapitalizmin bir saldırısıdır. Bu nedenle yasa teklifinin geri çektirilmesi için emek, demokrasi mücadele güçleri ile ekoloji mücadelesi veren güçler birlikte hareket etmesi zorunluluktur” dedi.
 
HDP Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş ise, bu torba yasalarının AKP’nin klasiği olduğunu söyledi. Her kanunun özgün olarak ele alınması gerektiğini dile getiren Özgüneş, birçok konun torba yasası haline getirilerek toplumun kafasının karıştırıldığını ifade etti. Düzenleme açısından problemler üretildiğini belirten Özgüneş, “İktidar sadece AKP ile sınırlı değildir,  MHP, ergenekon dolaylı olarak iktidara ortak olmuştur. Bu üçlü 12 Eylül fikriyatının ürünleri ve sahipleridirler. AKP hükümeti gelinen aşama itibariyle ortaklarıyla birlikte tek adam rejimini uygulamaktadır. Faşizmin hakim olduğu yerde demokratik kitle örgütlerinin, kadınların, çevrecilerin, halkın düşüncesini almak yoktur. Dolayısıyla doğa, halk, kurumlar, emekçiler onlar için sömürü araçlarıdırlar” dedi.
 
‘TÜRKİYE İÇERDE VE DIŞARDA TIKANMIŞ’
 
Ormanların tahrip edildiğini, madenlerle doğayı tahrip ettiklerini vurgulayan Özgüneş, “Sularımızı, havamızı kirletiyorlar. Elektriğin maliyetini devlet 25 kuruşa üretirken,  bize 75 kuruşa veriyorlar. Bu çark kimin TEDAŞ’ın sahiplerinin cebine gidiyor. Mazot ve benzini 2 liraya mal ederken, bize 7 ye dayanarak mal ediyorlar. Bu sömürü çarkında toplum, emekçiler, doğa yok. Onların bildikleri tek şey iktidarları, cepleri, keyif ve sefalarıdır. Bu açıdan Türkiye içerde ve dışarda tıkanmıştır. Mecliste Barolar birliği yasası geldiğinde Adalet Bakanlığına sorduğumuzda haberlerinin olmadığını söylediler. Tek adam rejimi dediğimiz buydu Demokratik özgürlükçü, emeğe, kadının özgürlüğüne, ekolojik bir çevreye dayalı bir Türkiye’yi oluşturmak, hukuku yeniden tahsis etmek, meclisi daha demokratik hale getirmek için mücadeleden başka bir yolumuz yok” şeklinde konuştu.