MALATYA - Maden ocağının hayatı kabusa çevirdiğini belirten Dedeyazı Mahallesi halkı, AKP’ye oy vermedikleri için bu durumun kendilerine reva görüldüğünü söyledi.
Malatya'nın Doğanşehir ilçesine bağlı Dedeyazı Mahallesi'ne 100 metre uzaklıkta kurulan ve 2001 yılından bu yana faaliyet gösteren "Demir Ocağı ve Kırma Eleme Zenginleştirme Tesisi", mahalle sakinlerinin hayatını kabusa çevirdi. Yaklaşık iki yüz hanenin bulunduğu mahallede yaşayanların tümü Alevi yurttaşlardan oluşuyor. Ocaktan etrafa yayılan tozlar nedeniyle mahallelinin nefes alamaz hale geldiği koşullar en çok astım hastalarını etkiliyor. Sağlıklarını ve doğalarını tehdit eden maden ocağına karşı başlattıkları yargı süreci devam eden mahalle sakinleri, bugüne dek sayısız kez protesto eylemi gerçekleştirip, seslerini duyurmaya çalışsa da çabaları sonuçsuz kaldı. Mahalleli, faaliyetlerini fütursuzca sürdürmeye devam eden ocağı işleten şirketin iktidardan güç aldığını söyledi.
KAPILARINI AÇAMIYORLAR
Mahalle sakinlerinden Seyican İnce, astım hastası olduğunu ve maden ocağından etrafa yayılan tozdan dolayı sürekli hastaneye gitmek zorunda kaldığını ifade etti. Hayatının kabusa döndüğünü söyleyen İnce, "Nefes almakta zorluk çekiyorum. Ocak kurulduğundan bu yana bize ciddi sorunlar yaşattı. Bahçeye astığımız çamaşırlarımızı tozlar nedeniyle daha giymeden tekrar yıkamak zorunda kalıyoruz. Tozdan dolayı evlerimizin kapısını bile açamıyoruz. İçme sularımızın hepsi kurudu. Kutsal olarak gördüğümüz mekanı kepçelerle yok ettiler” diye yakındı. Maden ocağını protesto ettiklerinde jandarmanın fiziki müdahalelerine maruz kaldıklarını anlatan İnce, “Siyasallaşmış bir yargı var, kime derdimizi anlatacağız. Sürekli bizim haklılığımızı illegalize etmeye çalışıyorlar. Ocağı protesto sırasında birçok arkadaşımıza fiziki şiddet uyguladılar. Hukuk devletinde böyle bir durum olamaz” ifadelerini kullandı.
Mahalle sakinlerinin geçimlerini çiftçilik yaparak sağladığını kaydeden İnce, fakat toz yüzünden bütün ağaçlarının kuruduğunu, kimse sebze yetiştiremediğini belirterek, maden ocağının mahallelerinden en az 15-20 kilometre uzakta kurulması gerektiğini vurguladı.
AKP ELİYLE KURULDU
İnce, yol açtığı bu olumsuzluklara rağmen kapatılmayan maden ocağını işleten Mir Serhat şirketinin ise gücünü AKP iktidarından aldığını ifade etti. İnce, "Bu ocağı AKP mahallemize getirdi. İktidarın madene bu kadar sessiz kalması, mahallenin Alevi olmasından kaynaklıdır. Ocağı kapatma davası, şu anda Danıştay’da ve adil bir karar vereceklerine inanmıyorum. Çünkü iktidar adil yargılamayı ortadan kaldırdı” diye konuştu.
Mahalle sakinlerinden Rıza Aktan, seçimlerde AKP’ye oy vermedikleri için ocağın AKP eliyle kurulduğunu söyledi. Devletin, kendilerine sahip çıkmadığını ifade eden Aktan, “Dışarıdan bakıldığında terk edilmiş bir köy olarak görünüyor. Hukuki süreçteki delilerimizin hepsini yok ettiler. Nereye başvurduysak bir sonuç alamadık. Bunlar iktidarın yandaşları, sırtlarını AKP’ye dayamışlar gücümüz yetmiyor. Alevi olduğumuzdan, yandaşın ve haksızın yanında olmadığımızdan dolayı bunu bize reva görüyorlar” ifadelerini kullandı.
KÖYLÜLER: TEHDİT EDİLDİK
Aktan, maden ocağını işleten firma tarafından birçok defa tehdit edildiklerini dile getirerek, “İktidar bizi düşünseydi bu maden şirketini getirip başımıza bela etmezdi. Vatandaşın sağlığı mı önemli, yoksa iktidarın birkaç sermayedarı zengin etmek için buraya getirdiği maden şirketi mi? Daha önce birçok defa mahalle halkını tehdit etti. 'Bu köyü başınıza yıkar, gerekirse silahlı adamlar getiririz’ diyorlar. Bu maden şirketi gücünü nereden alıyor?” diye sordu.
DERHAL KAPATILMALI
Maden ocağının kapatılması gerektiğinin altını çizen mahalle sakinlerinden Özgür Çelikkaya ise tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Dedeyazı köylüleri olarak bu görüntüyü, tozu, rezaleti çekmek istemiyoruz. Maden ocağı derhal kapatılmalı. Doğamız, arazilerimiz ve bahçelerimiz her geçen gün biraz daha kuruyor. Bu şekilde giderse köylerimizi terk etmek zorunda kalacağız. Derhal bu işe bir çare bulsunlar.”
MADEN OCAĞI HAKKINDA
Dedeyazı Mahallesi’nde demir madeni çıkarma çalışmaları 2001 yılında bir şahsın eliyle başladı. Daha sonra devreye Martut Madencilik isimli firma girdi ve 2008 yılına kadar gayriresmi olarak faaliyet yürüttü. 2008 yılına ait ÇED raporunda, ocağın mahalleye mesafesi 750 metre olduğu belirtilse de ocak 100 metreden daha yakın bir mesafede bulunuyor. Yine raporda madenin çıktığı alandaki içme ve sulama suyu yok sayıldı. Bu eksiklerin tamamlandığını belirten ikinci ÇED raporu ise 2009 yılında alındı. Devam eden çalışmalar, 2015 yıllında durdurulmuş, ancak bugünkü şirket 2017 yılında ocağı devralıp işletmeye devam etti.
Bunun üzerine mahalleliler, ÇED raporlarına karşı Malatya İdare Mahkemesi'ne açtığı davayı kazanınca, firma dosyayı Danıştay'a taşıdı. Danıştay, alınan iki ÇED raporundan birine olumlu yanıt verdikten sonra ocakta çalışmalar tekrar başladı.
Şirket 2018 yılında 24 hektarlık çalışma alanını 80 kat artıracak yeni projeyle ÇED raporuna başvurdu. Mahalleli 30 Eylül 2020’de yeni ÇED raporuna karşı Malatya İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Davada, “6034 ÇED Olumlu” kararında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varıldı. Ancak bu karara karşı Malatya Valiliği ve Mir Serhat Madencilik davayı yeniden Danıştay'a taşıdı.