MUĞLA - Akbelen Ormanı’nın kesilmemesi için çadır nöbeti başlatan İkizköy gönüllüleri, kış şartlarına hazırlık yaparken, “Kar da yağsa, sel de olsa direnişten vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan İkizköy’de yapılmak istenen linyit ocağına karşı 17 Temmuz’dan itibaren çadır nöbeti tutan gönüllüler, kış hazırlıklarına başladı. Akbelen Ormanı’nı kestirmemek için aylardır bölgede nöbette olan gönüllüler, gelecek olan kışa rağmen nöbetlerini sürdürmekte kararlı. El birliğiyle çadırları, kışa hazır duruma getiren gönüllüler, kamp alanının tüm ihtiyaçlarını yine dayanışmayla karşılıyor. Bölgede kuruyan ağaçlardan kışa yakacak yapan gönüllüler, köylülerin de yardımıyla kışlık yiyecekler hazırlıyor.
Gönüllülerden Mamo Polat (70), Ören ilçesinde yaşadığını fakat artık evinin burası olduğunu söyledi. Bölgeden geçerken termik santralin verdiği tahribatı her gün gördüğünü belirten Polat, “Ormanın olmadığı yerde yaşam olur mu? Orman sadece kendinden ibaret değil ki tüm canlıları içinde barındıran bir ekosistem. Bu dağlar, ormanlar, sular beni de çocuklarımı da ilgilendiriyor. Aslında bu tür doğa talanı dünyada herkesi ilgilendiren olaylardır. İkizköylüler ormanlarını kestirmemek için zeytin ağaçlarını, tarlalarını vermemek için bir direniş sergilendiler. Bizde bu direnişe doğamız, geleceğimiz adına destek veriyoruz” dedi.
‘DEVAM EDECEĞİZ’
Yaklaşık 4 aydır direniş çadırında kaldığını aktaran Polat, “Haftada bir gün buraya destek veren ekolojist arkadaşların ihtiyaçları için çamaşır yıkıyor, banyomuzu yapıp tekrar nöbet alanına geliyoruz. Önümüzde kış ayları var. Kampın kış aylarına göre düzenlenmesine katkıda bulunuyorum. İnşaatçı olduğum için daha faydalı olduğumu düşünüyorum. Lüks bir kış hazırlığımız olmayacak. Sonuç itibariyle burası bir kamp alanı. Ama köylüler ‘biz varız’ dediği sürece biz onların destekçileri olacağız. Burada çok yağmurlu hava gördük. Ama direniş alanımızı kışa hazır hale getirdik. Devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
AZ ÜRETELİM, AZ TÜKETELİM
“Ekosistemi bozan her türlü şeye toplumsal olarak karşı çıkmalıyız” diyen Polat, artık geri dönüşü olmayan bir yola girildiğini dile getirdi. Doğanın kendisini kısa sürede yenileyemeyecek kadar tahrip edildiğini sözlerine ekleyen Polat, “Doğanın dengesine göre üretim ve tüketimimizi ayarlamak zorundayız. Burada kömürden elde edilecek enerji alışveriş merkezlerinin aydınlatması için tüketilmesin. İnsan ihtiyaçlarına göre üretilsin. Tüketimimizi de ona göre yapalım” diye konuştu.
‘MOTİVASYONUM DOĞA’
Behiye Zeynep Akdoğu (65) da, İkizköy’de yapılan eylemlere katıldığını belirterek, “105 ağaç kesilince nöbet eylemine katıldım. Pankart hazırlığı, alanın temizlenmesi, gelenlerin karşılanması, eksiklerin giderilmesi gibi konularda yardımcı olmaya çalışıyorum. Bütün hafta kalıyorum. Bazen gün içinde Güllük’e evime gidip ihtiyacımı karşılayıp dönüyorum. Beni burada tutan çevre bilinci. Küçük yaşta denizin, ağaçların, toprağın değerini öğrendik. Bu alanın kaybolmaması gerekiyor. Bu sabah güneşin doğuşunu izledim. O duyguyu tarif etmek zor. Yarın sabah acaba güneş hangi renklerle doğacak ya da gün batarken ağaçların ışığı nasıl değişecek. Bundan büyük motivasyon düşünemiyorum” diye kaydetti.
‘DİRENMEK YAŞAMIN PARÇASI’
Eylemin uzun soluklu olacağını söyleyen Akdoğu, şöyle devam etti: “Çadırlarımız kışa uygun. Kar yağsa da, çamur, sel her ne olsa da bu direniş devam edecek. Vazgeçmeyeceğiz. Köylüler bize çok iyi bakıyor. Odunlarımız var, çalı çırpı yakarak ısınıyoruz. Soğuk bizi korkutmuyor. Burada çok sel yaşadık, dize kadar çamurlara gömüldük. Onunda tadına vardık. Direnmek yaşamın bir parçası. Soğuğa, yağmura, kışa direnince var olduğunuzu daha iyi anlıyorsunuz.”
Ağacın, toprağın sevilmesi gerektiğini ifade eden Akdoğu, doğayla başa çıkılmayacağının anlanması ve daha fazla tahrip edilmemesi çağrısı yaptı. Doğa farkındalığının tüm dünyaya yayılması gerektiğini dile getiren Akdoğu, “İstanbul’da Gezi’de yaşadık. Birdenbire bir alev oldu. Buralarda da küçük küçük değil komple kent halkının direnmesi lazım. Toplum bilinciyle hareket etmek, bunu eyleme dönüştürmek ve hakkımız olanı istememiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘İNSANLAR DOYMUYOR’
Kıymet Akdoğu (94) ise, tabiatı çok sevdiği için İkizköy’deki mücadeleye katıldığını aktardı. Akdoğu, “Çok mutluyum. İnsanın sağlığı yerinde olunca aklını da kullanırsa dünyada kötü bir şey yok. Bu kadar güzel bir dünyaya gelmişiz. Kıymetini bilmeliyiz. Kıymetini bilmeyenlere karşı da baş kaldırmak yine görevimizdir. Maalesef insanlar doyum bilmiyor. O insanı doyurmak için zararını göstereceksin, ‘bunun sonu ölüm’ diyeceksin. Şimdi insanlara para daha değerli geliyor. Ya paranın kıymetini bilmiyorduk ya da tabiatı çok seviyorduk. Ona zarar gelmesin diye ne mümkünse yapıyorduk” ifadelerini kullandı.
MA / Tolga Güney