Diyarbakır’da ‘Demokrasiye çağrı doğaya saygı’ çalıştayı

img

DİYARBAKIR – “Demokrasiye çağrı doğaya saygı” çalıştayında konuşan HDP Ekoloji Komisyonu Eş Genel Sözcüsü Naci Sönmez, deklarasyonda yer alan ekoloji maddesiyle birçok çevre platformunun dikkatini çektiklerini ve ezberleri bozduklarını belirtti.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Örgütü, İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Diyarbakır Şubesi’nde “Demokrasiye çağrı doğaya saygı” adlı çalıştay düzenledi. Çalıştaya HDP Ekoloji Komisyonu Eş Genel Sözcüleri Menekşe Kızıldere ve Naci Sönmez ile HDP İl yöneticilerinin yanı sıra kentte bulunan birçok sivil toplum örgütü temsilcileri katıldı.

‘EKOLOJİ ALANLARI 20 YILDIR SALDIRI ALTINDA’

HDP Ekoloji Komisyonu Eş Genel Sözcüsü Menekşe Kızıldere, doğanın son 20 yıldır saldırı altında olmasından kaynaklı bugün doğaseverlerin ekoloji alanlarını bir direniş alanına çevirdiğini dile getirdi. Tüm bu saldırıların sermayedarlar tarafından hayata geçirildiğini belirten Kızıldere, iktidarın da bu saldırılarda büyük payının olduğunu aktardı. Kızıldere, “Bütün ekolojik varlıklar meta olarak görüldüğü için bu varlıklar bir kaynağa dönüştürülmek istenmekte. Yine bu kaynaklar bir ranta açılmak istenmekte. Bundan kaynaklı da bu duruma karşı saldırı kavramını kullanmak yanlış olmayacak. Tüm bunlar yaşanırken biz de ekoloji komisyonu olarak bölgede ekoloji kurumlarıyla bir araya gelip saldırılara nasıl karşı gelineceğini, nasıl bir siyaset üretilmeli ya da HDP olarak bu direnişleri nasıl devam ettirebiliriz şeklinde bir çerçeve hazırlamak istedik. Türkiye’de diğer var olan siyasi partiler ekoloji alanını siyasi bir alan olarak görmüyorlar. Biz HDP’nin ana siyaset ekseni ekolojidir. Biz bu ülkenin ana siyasetine ekolojiyi yerleştirmek için bir çaba gösteriyoruz. Temel amacımız HDP olarak bu direnişi nasıl daha iyi büyütebiliriz. Hedefimiz demokratik cinsiyetçi ve ekolojik bir siyaset kurmak için mücadele ediyoruz” ifadelerini kullandı.

EKOLOJİK YIKIM SAVAŞIN PARÇASI

Bölgedeki ekoloji alanlarının saldırı altında olmasının nedeninin savaştan kaynaklandığını kaydeden Kızıldere, tüm araçların da bu maksatla kullanıldığını dile getirdi. Kızıldere, “Bu durum Dersim’deki av turizmi adı altında sürdürülen katliamlardan, Kürdistan ormanlarındaki ağaç kesimlerine, yangınlarına, halkın yaşam alanlarındaki maden şirketlerinin yapmış olduğu çalışmalara kadar bütünen  yer yüzü ve yer altı zenginlikleri sermaye rantı olarak kullanılmakla sürdürülüyor. Tüm bunlar bir savaş aracı olarak da kullanılmakta. Kürdistan’daki savaş ile birlikte daha ciddi boyutlara ulaştı. Burada yürütülenler maalesef diğer ekolojik yerler gibi ses getirmemekte. Bunun nedeni de buraların savaşın bir parçası olmasından kaynaklı. Kürdistan’daki ekoloji siyaseti kurmak ve siyaseti güçlendirmek çok daha kritik. Burada  yerel halkı ve sivil toplum kurumlarını da dinlemek yine bununla alakalı sağlam bilgilere ulaşıp siyaset yürütmek önemli. Bizler halk direnişlerinin olduğu yerlerdeki halkla birebir temas halindeyiz, oradaki direnişe destek vermeye çalıştık ama artık bu destek vermeyi aşmamız lazım. Direniş hattından daha çok bir ekoloji siyasetinin politikasını yerelleşme hattına dönüşmesi lazım” şeklinde konuştu.    

‘EKOLOJİ HERŞEYİN ALTINDA’

Ekoloji için direniş ruhunu yeniden yaratmak için batıdaki ekolojik hareketleri birlikte çalıştıklarını belirten Kızıldere, “Ekoloji meselesi aslında bir sınıf meselesidir. Kadın, gençlik, yoksulluk gibi yaşanan bütün krizlerin, her şeyin altında” dedi.

Özellikle de ekolojik alanların tahrip edilmesi sonrası kadınların yaşamlarını sürdüğü, kendini var ettiği ve ekonomik olarak kendilerini ayakta tuttuğu sosyal alanlarından koparılmasıyla kadınların ciddi zorluklar yaşadığını dile getiren Kızıldere, “Kadınları evlere hapsetmeye kadar götüren bir meseledir ekoloji” dedi. Kızıldere devamla şunları belirtti: “Ekolojinin bir sınıf meselesi olması, bu kadar çok yoksullukla ilgili olması, ciddi hak ihlalleriyle ilgili olması aslında birinci derece politik bir mesele haline getiriyor. Bizim paradigmamızın nedeni de buradandır. Amacımız canlıların sesi olmaktır. Partimizin Eylül ayında yayınladığı deklarasyon başlıklarından biri de ekolojiydi. Bizler ekoloji için de bir ittifak çağrımız vardı. Orada da belirtmiştik bu kadar doğa saldırılarına karşı da birlik olması gerektiğini söylemiştik. Bir toplum mücadelesi olması gerektiğini söylemiştik. Bu deklarasyondan sonra çok fazla olumlu mesajlar aldık. Bizler bundan kaynaklı çalışmalarımızı yürütmeyi sürdürüyoruz” dedi.

‘EKOLOJİ PLATFORMLARINDA EZBERLER BOZULDU’

HDP Ekoloji Komisyonu Eş Genel Sözcüsü Naci Sönmez ise, partilerinin yapmış olduğu ekoloji çalışmalarını kurumsallaştırmayı hedeflediklerini belirtti. Türkiye’de ekoloji dahil tüm alanlarda başta Kürtler ve sol grupların söz sahibi olmak istedikleri anda ulusalcılar tarafından önlerine bir barikat kurulduğunu kaydeden Sönmez, “Mümkün olduğu kadar bu barikatlarla Kürtler ya da solcular o platformlarda görünmesin, o platformlarda bulunmasın istiyorlar. Tabi bu durum Kürdistan’da değil batı illerinde özellikle de batıda Karadeniz ya da Ege’de bu durum mevcut. En başlarda böyle bir hassasiyetle karşılaşıyorduk. Fakat son bir buçuk yılda yaptığımız bir iki hamle o platformların ezberini bozan bir takım işler yaptık. Bunları da yaparken öyle üstenci olmadan, kibirli davranmadan, politik bir güç gösterisine çevirmeden o hareketlere biraz tüm bunların bir sistemsel mesele olduğunu gösterdik. Tüm bu ekolojik saldırıların kapitalist saldırılar olduğunu, bunların neo liberalizmle alakalı olduğunu anlatmaya çalıştık. O yüzden kapitalizme karşı bir mücadele göstermeden, bir antikapitalist bir duruş ortaya koymadan; sadece mahkemelerde uğraşan, bir iki gösteri yaparak sonuç alınmayacağını bundan dolayı ekolojiyi siyasal bir alan yapmaya çalıştık” şeklinde konuştu.

‘HDP BARİYERLERİ AŞTI’

HDP’nin pandemi sürecinde sanal medya platformlarında özellikle de madenlere ilişkin sunduğu görüş önerilerinin birçok platform tarafından sahiplenildiğini aktaran Sönmez, o dönemden sonra HDP’nin önerilerini ve düşüncelerini dikkate almayan birçok platformun dahi kendilerine dönüş yaptığını aktararak, “HDP bariyerleri yavaş yavaş aştı” dedi. Yayınladıkları deklarasyon sonrası partilerinin birçok çevrecinin gündemine girdiğini de aktaran Sönmez, “Ekoloji hareketlerine ve aktivistlerine yayınladığımız deklarasyonla ekolojiyi ana hatlarımıza oturttuğumuzu söylemeye çalıştık. Onlara ‘HDP’nin eksikleri olabilir. Sizin ne tür önerileriniz ya da görüşleriniz var. Sizden dinlemeye geldik’ deyince, bu samimiyetimizi gördüler. Biz bu tutumuzla iktidarın oluşturmaya çalıştığı algı operasyonlarıyla HDP’yi gayri meşru alana itilmesinin önüne geçtik” diye konuştu.

Yapılan konuşmaların ardından çalıştay basına kapalı gerçekleşti.