İZMİR - Yurttaşlar, doğaya yönelik suçlara karşı ekokırım yasası hazırlayarak, suçluların cezalandırılması, yurttaşın ise yasama faaliyetine katılmasını amaçlıyor.
Ekolojik talanı durdurmak ve sorumlularının cezalandırılması için yola çıkan Ekoloji Birliği ve İklim Adaleti Koalisyonu, 21-22 Ocak tarihlerinde İstanbul'da yapılan konferansın sonucunda "Yurttaş ekokırım yasası yapıyor" adıyla bir kampanya başlattı. Kampanya ile birlikte doğaya karşı işlenen suçların da insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında alınması isteniyor.
DOĞAYA KARŞI ŞUÇ MADDELERİ
İmzaya açılan kanun taslağına göre Türk Ceza Kanunu’nun 77’inci maddesine bir bent eklenerek “Soykırım ve insanlığa karşı suçlar” başlığı “Soykırım, insanlığa ve gezegene karşı suçlar” olarak değiştirilmesi isteniyor. Kampanya kapsamında şu maddelerin eklenmesi talep ediliyor:
"* Doğal ve kültürel çevrede insan ve diğer canlıların hayatını tehlikeye atmak, doğal veya kültürel varlıklar üzerinde ağır tahribata yol açabilecek davranışlarda bulunmak yahut hukuka aykırı diğer bir fiil işlemek suretiyle bütün bir ekosistemde kıs vadede telafisi mümkün olmayacak zarara yol açma tehlikesi doğuran kişiye müebbet hapis cezası verilir, ayrıca suçun işlenmesinden elde edilen maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazancın on katı kadar adli para cezası hükmedilir.
* Birinci fıkradaki suçun taksirle işlenmesi halindeyse 15 yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur, ayrıca suçun işlenmesinden elde edilen maddi menfaatler ile bunların değerlendirilmesi veya dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazancın beş katı kadar adli para cezasına hükmedilir."
30 NİSAN'A KADAR SÜRECEK
Kampanya, 30 Nisan 2023 tarihine kadar sürecek. İmzalar Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı'na sunularak, yasalaşması istenecek. Ekolojistler, bu kampanya ile bir yandan ekokırım suçunu toplumun ve siyasetin gündemine getirmek, diğer yandan da ilk kez yurttaşın yasama faaliyetine katılması örneğini oluşturmak istiyor. Kampanya kapsamında ilk olarak İstanbul'da stantlar kurularak, imzalar toplanmaya başlandı. Önümüzdeki günlerde birçok ilde stant çalışmaları yaygınlaştırılacak.
DOĞA İÇİN EKOKIRIM YASASI
Ekolojist avukat Arif Ali Cangı, kampanya hakkında bilgi verdi. Eko-kırım diye tanımlanan suçlar sonucunda oluşan iklim krizi ve salgın hastalıkların yaşamı tehdit eder durumda olduğunu belirten Cangı, dünya çapında bu suçların Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin alanına girmesi için çalışmalar yapıldığını söyledi. Türkiye'de de son 1 yıldır buna yönelik çalışmalar yapıldığını kaydeden Cangı, "Ekolojik talana karşı yapılan kervan yolculuklarında eko-kırım suç mahallerinin suç tespiti yapıldı. Sonunda 3-4 Kasım 2022'de uluslararası bir ekokırım konferansı toplandı. Bu toplantıda 'Türkiye'de ne yapabiliriz?’ diye konuştuk. Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yetkisini tanımadığı için sorun bizim açımızdan daha katmerli. Çünkü sadece mahkemenin yetki alanına bu suçun girmesi değil bir taraftan da mahkemenin yargı yetkisinin tanınması için çalışma yapmamız gerekiyor" dedi.
YURTTAŞ YASA HAZIRLIYOR
"Eko-kırım eylemlerinin suç olarak tanınması son derece önemli" diyen Cangı, bu yasanın geçmişteki gibi vekiller aracılığıyla değil yurttaştan gitmesi gerektiğine karar verdiklerini dile getirdi. Böylece eko-kırım suçunun toplumda tartışılacağına dikkati çeken Cangı, "Nitekim imzaların toplanmaya başlamasıyla birlikte ilgi oldukça büyük. Siyasilerden de yurttaşların her kesiminden de ilgi oluştu. 30 Nisan'a kadar milyonu aşalım hedefimiz var. Seçim çalışmaları sırasında da milletvekili adaylarına, siyasi partilere 'yurttaş teklifini veriyor, sizin görevinizde meclise girince bunu yasa haline getirmektir' diyeceğiz. Eğer başarılı geçerse bir taraftan eko-kırım suçunun mevzuata girmesini sağlayacağız bir taraftan da yurttaşın doğrudan yasama faaliyetine katılmasının örneğini yaşamış olacağız" diye belirtti.
EKOLOJİK YAŞAM
Türkiye Anayasası'nın da 56, 16, 169 ve pek çok düzenlemesinde çevreyi koruyan düzenlemeler olduğunu fakat bunların yetersiz olmadığını kaydeden Cangı, bunun bir anlayış ve politika uygulamasından kaynaklandığını ifade etti. İnsanın doğanın sahibi gibi davranarak doğaya müdahale ettiğini vurgulayan Cangı, şöyle devam etti: "Dünyanın geldiği aşamada doğadaki müşterek varlıklar sermayenin birikim aracı haline gelmiş durumda. Doğaya müdahalenin sonuçlarını halen devam eden pandemi sürecinde gördük. Bu süreç böyle devam ederse ciddi kırımlara yol açacak bir döneme girme riskimiz var. Bunu önlemek, yetersiz kalan hukuk metinleri ve bu metinlerin uygulanmasını değiştirmek gibi bir sorumluluğumuz var. Ekolojik yaşamı kurmak gibi bir dönüşüme ihtiyaç duyuluyor. Bu yaşamın içinde her şeyin ekolojiyi önceleyen bir yerden devam etmesi gerekiyor."
'YIKIMA DUR DEMELİYİZ'
Teklifin yurttaşlar tarafından tartışılmaya başlandığını belirten Cangı, "Tartışılıyor olması kampanyanın ilk amacının gerçekleştiğini gösteriyor. Örneğin tehlike suçu şeklinde düzenlemiş olduğumuz yasa ile müebbet hapis cezasını öngörüyor. Bu ceza ağır bir ceza. Ama ekosistemde meydana gelen bir yıkımın geri dönüşü mümkün olmayabilir. Dünyada yaşanan iklim krizi bunun en çarpıcı örneği. İklim krizini durdurma şansı yok ancak etkisini azaltma çabası var. Buna yol açan eylemlerin cezasının en yüksekten olması kadar doğal bir durum yok. Yine tüzel kişilere güvenlik tedbiri uygulanmasını önerdik. Eko-kırım suçlarında zaman aşımının işlemeyeceğini özellikle belirttik. Tüm ekosistemi ilgilendiren canlı ve cansız varlıkların haklarının koruyacak bir suç tipi oluşturmaya çalıştık. Yaşamın sürmesi buna bağlı. Eğer insan kendi dışındaki varlıkları yok sayarsa kendisinin de yeryüzünde yaşama şansı yok. Eğer bu kuşak ve gelecek kuşakların sağlıklı bir yaşam sürmesini istiyorsak bunu destek olmak zorundayız. Geç kalındı ama daha fazla geç kalma şansımız yok. Bu yıkıma bir an önce dur demek zorundayız" diye konuştu.
MA / Tolga Güney