HATAY - Depremin ilk günü sahaya inen TJA'lı kadınlardan Figen Ovat, Hatay'da kurdukları ağa ilişkin, "Dayanışma hem ekolojik hem de kadın özgürlükçü bir yaşam örneğini bize gösteriyor" dedi.
Depremzedelerin yaralarını sarmak için ilk andan itibaren sahaya ulaşan kadınlar, yeni yaşamın temellerini atmaya başladı. Depremin etkisini en yıkıcı biçimde hissettirdiği Hatay’da, engellemelere rağmen Sevgi Parkı ve Sabri Emlak’ın bulunduğu alanlarda dayanışma ağı örülüyor. Bu ağlarda Özgür Kadın Hareketi (TJA) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, bulundukları alanlarda kadın ve çocuklar için canla başla çalışıyor.
KİMİ ELBİSE DAĞITIYOR, KİMİ PSİKOLOJİK DESTEK VERİYOR
Güneşin doğuşu ile işe koyulan kadınlar, kendi oluşturdukları komün alanlarda, kahvaltı yaptıktan ve mıntıka temizliğinden sonra depremzede kadınlar için işe koyuluyor. Kimi elbise dağıtırken, kimi yemek yapıyor, kimi çocuklarla oynuyor kimi de psikolojik olarak destek sunuyor. Gece nöbeti de tutan kadınlar, yaktıkları ateş etrafında yeni yaşamın hangi temeller üstüne nasıl kurulacağı yönde tartışmalar yürütüyor.
Kadınlar, gece geç saatlere kadar hem kırsal mahalleler, hem de kendi komün alanları için hijyen kitleri ve diğer temel ihtiyaçları paketliyor. Doğan güneşle birlikte her gün farklı mahallelere doğru yola çıkan kadınlar, hemcinslerinin ihtiyaçlarını karşılıyor. Kadınlar kimi zaman beraber ağlıyorlar, kimi zamanda buruk da olsa gülümsüyor, gülümsetiyorlar. Depremzede kadınlarının şikayeti aynı noktada kesişiyor, hepsi devlet enkazının yakınlarını öldürdüğünü dile getiriyor ve hepsi de değişimin kadınların öncülüğünde gerçekleşeceğini inanıyor.
'KÖPRÜYÜ KURDUK'
Sabahtan akşama kadar emek veren yüzlerce kadından biri olan TJA aktivisti Figen Ovat, yeni ve yerinde yaşamın inşasına ilişkin konuştu. Alana geldiklerinde özgün alanları olmadığını ve hemen bunun için işe koyulduklarını aktaran Ovat, “Kadınların ciddi çekinceleri vardı. Kolektif olarak bu özgün alanları yarattık. İnanılmaz bir yıkım var burada ve burası artık hayalet şehre dönüşmüş ama biz burayı terk etmeyen kadınlarla dayanışıyoruz. Depremle beraber ciddi bir göç sorunu var, fakat burada kalıp yerlerini terk etmeyen kadınlar da var. İlk gün buraya gelip dayanışma ağlarını örüp, köprü oluşturduk. Özgün bir kadın alanı oluşturduk. İhtiyaçları karşılıyoruz ama sadece bunla kalmıyoruz, onlara dokunuyor, temas ediyoruz. İletişim bağı kuruyoruz. Neredeyse bir haftadır buradayım, yaklaşık 500 kadınla temas ettim. Dayanışma malzemeleri temin etmekten ibaret değil, moral verme, sohbet etme de dayanışmanın bir parçası. Sadece çayımızı içmek ve sohbet etmek için gelen kadınlar da var. Kadınlar özgün alanlarda kendilerini daha iyi ifade ediyorlar. Çok sevgi dolu bir enerji alıyoruz birbirimizden” diye konuştu.
'EKOLOJİK VE KADIN ÖZGÜRLÜKÇÜ YAŞAM'
Her alanda olduğu gibi deprem bölgesinde de kadınlarının öz gücünün ortaya çıktığına işaret eden Ovat, şöyle konuştu: “Bu alanı yaratmanın en büyük öznesi kadınlar. Yereldeki kadınların dayanışmasını da görüyoruz. O kadınlar da bize destek te bulunuyor. Kadınlar evlerindeki yemeklerini getirip bizimle paylaşıyor. Bu hissiyat geçirgenliğini sağlamış durumdayız. Ayrıca burada ortak yaşam da oluşmuş durumda. Dayanışma hem ekolojik, hem de kadın özgürlükçü bir yaşam örneğini bize gösteriyor. Geldiğimizden beri bu ortak yaşam alanında para harcamıyoruz, ihtiyaçlar dayanışma ile karşılanıyor. Bu da yeniden doğaya dönüşün ve yeniden birbirimizle iletişimin gücü oluyor. İletişimde olmayı yeniden öğreniyoruz. Bu sürekliliği olan bir süreç ve dolayısıyla bu sürece uzun soluklu bakmak gerekiyor. Bu şehri yeniden inşa etmek için burada kadınlarla dayanışarak, demografik yapının da değişmesine müsaade etmeden ortak ekolojik bir yaşam alanını inşa etmek istiyoruz.”
MA / Eylem Akdağ