ANKARA - Altılı Masa’nın söz verdiği temel hak ve özgürlüklerle ilgili vaatlerini yerine getirmesi gerektiğini belirten gazeteci-yazar Mehmet Altan, “Bugünün Türkiye’sinde en önemli mesele, cehennem kapılarının kapanmasıdır” dedi.
CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nin bir araya gelerek 12 Şubat 2022 tarihinde kurduğu Altılı Masa, son toplantısını 27 Ocak’ta gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne karşı Güçlendirmiş Parlamenter Sistem vaadinde bulunan Altılı Masa, ne gerçekleştirdiği 11 toplantının ardından yaptığı açıklamalarda, ne de Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi’nde Kürtlere yer vermedi.
Altılı Masa, ilk mutabakat metninde Türkiye’nin istişare ve uzlaşı ile çözülemeyecek hiçbir sorununun olmadığını belirterek, “Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği normları çerçevesinde temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, herkesin kendini eşit ve özgür vatandaş olarak gördüğü, düşüncelerini özgürce ifade edebildiği, inandığı gibi yaşayabildiği demokratik bir Türkiye’yi inşa etmektir” amacını açıkladı. Ancak Kürt sorununa çekinceli yaklaşıldı, kanayan bir yara haline gelmesine rağmen çözümüne dair tek bir söz üretilmedi.
Seçimler yaklaşırken yarın (30 Ocak) bir araya gelecek olan Altılı Masa’nın, “Ortak Politikalar Metni” açıklaması bekleniyor. Altılı Masa’nın bu metninde, 9 ana başlık ve 73 alt başlıktan oluşan hedef ve projelerin yer aldığı belirtildi. Altılı Masa’nın “Ortak Politikalar Metni”nde Kürt sorunu ve çözümü, gittikçe büyüyen bir sorun haline gelen Terör Mücadele Kanunu’nda (TMK) değişiklik ve anadilde eğitim hakkına dair maddelerin olması yönünde beklentiler söz konusu.
Gazeteci yazar Mehmet Altan ile Altılı Masa’nın temel hak ve özgürlüklerin Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği normlarına göre güvence altına alınması vaadini konuştuk.
Gazeteci-yazar Mehmet Altan
TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK BEDBAHTLIĞI
Türkiye’nin en büyük bedbahtlığının temel hak ve özgürlükler üzerine siyaset yapılması olduğunu belirten Altan, “İnsanları Kürt, Türk, Alevi, Sünni; Müslüman, gayri Müslüm diye bölmek… Demokrasilerde böyle bir skandal olmaz. Ama Türkiye’de siyaset bunun üzerine yapılıyor. Şimdi gerçekten bu söyledikleri, söz verdikleri vaat üstünde durulursa, zaten Türkiye’de bir devrim olur. O zaman sadece Kürtlerin değil, Alevlerin, bütün bu konuda siyaset malzemesi yapılan hiçbir kişi, grubun, topluluğun mağduriyeti söz konusu olmaz” dedi.
Temel hak ve özgürlüklerin siyasetin konusu olmaması gerektiğini dile getiren Altan, “Çünkü bunlar insan olmaktan ötürü, evrensel hukuk tarafından doğumdan ölüme kadar güvence altındadır. Bununla uğraşan birisi, buna karşı tavır alan birisi yahut bunu yadsıyan birisi, doğrudan suç işler. Onun için meseleye siyaseten ne diyecekleri değil, bu vaat altına aldıkları çok önemli konunun hayata nasıl intikal ettirileceğidir. Bunun üzerinde durmak lazım” diye belirtti.
İKTİDAR DÜŞÜNCE SUÇU OLUŞTURUYOR
Altılı Masa’nın, birinci mutabakat metninde Türkiye’ye söz verdiğini hatırlatan Altan, “AB normlarında, ‘terör’ tanımı fikir özgürlüğünü bir şekilde yok eden anlayışla düzenlenmiyor. Türkiye’de siyasal iktidar kendine muhalif olanlara ya ‘FETÖ’ ya ‘PKK’ diyor. Böylece fikir suçu oluşturuyor. Bir de sevmediği muhalif fikirleri de ‘terör’ suçlusu ilan ediyor. Bu karanlık bir dönemin en önemli özelliği. Bunu hepimize bir şekilde yaptı. Bir örneği de benim. Çünkü fikir hürriyeti, basın hürriyeti konusunu benimle ilgili nasıl ihlal ettiği hem Anayasa Mahkemesi hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hem de Yargıtay tarafından karar altına alındı. Sen demek ki fikir özgürlüğünü yok ediyorsun. Aynı zamanda hoşlanmadığın fikri söyleyenlere ‘terör’ suçlusu muamelesi yapabiliyorsun. Çok somut bir örnek, bir sürü başkası da var. AB normları, Avrupa Konseyi normları, temel hak ve özgürlükler üzerinden siyaset üretilemeyeceği, bunların bütün metinlere, zihniyete uygulamaya, her şeye yansıması lazım. Takipçisi olunması gereken şey, bu vaatlerin pratik hayata geçirilmesindeki süreç ve kapsam” ifadelerini kullandı.
'CEHENNEMİN KAPILARI KAPATILMALI'
"Bir anda cennetin kapıları açılmaz” diyen Altan, şöyle devam etti: “Zaten Türkiye’de açılır mı? O noktada da kuşkuluyum. Hiçbir zaman cennetin kapıları açılmadı. Yeter ki şuan adım adım gidilirken, ilk yapılması gereken, cehennemin kapılarının kapatılması. Altılı Masa’nın bir araya gelmesi değerlidir, önemlidir. Bu mutabakat metinlerindeki vaatler çok önemlidir, samimi olarak içselleştirilmesi, uygulanması halinde. Zaten kamuoyu ve destekçiler bunun peşinde olmalılar. Bir nefes alırız, bir rahatlarız; cehennemin kapıları kapandı diye. Sonra da cennetin kapılarını açmak için her zaman yaptığımız gibi uğraşmaya devam edeceğiz. Türkiye zor bir yer, işler kolay hal olmuyor. Yavaş yavaş menzile doğru yol alıyoruz. Gidebilir miyiz, gidemez miyiz? Yola çıkmış olarak bir yerlerde çırpınıp duruyoruz. Ama bugünün Türkiye’sinde en önemli mesele, cehennem kapılarının kapanmasıdır. Umarım kapatılır, yoksa elden gider Türkiye.”
MA / Özgür Paksoy