AMED - DBP, Mayıs ayı itibariyle Abdullah Öcalan’ın çağrısını anlatmak ve örgütlülüğü büyütmek için aile ziyaretleri ve halk buluşmaları gerçekleştirme kararı aldı.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Amed’de 13 Nisan’da yaptıkları Parti Meclisi (PM) toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısının anlatılması ve örgütlenme seferberliği kapsamında aile ziyaretleri, halk buluşmaları ve halk toplantıları alma kararları yer aldı.
KÜRT HALKININ KONUMU
Bildirgede PM olarak yaptıkları toplantıda; siyasal süreci, örgütsel durumu ve işleyişi ve eğitim çalışmaları ile eylem hattının nasıl olması gerektiğine ilişkin derinlikli tartışmalar yürütüldüğü belirtildi.
Sonuç bildirgesinde devamla şunlara yer verildi: “Ortadoğu, tarih boyunca olduğu gibi bugün de büyük güç mücadelelerinin, bölgesel çatışmaların ve uluslararası çıkar oyunlarının sahnesi olmaya devam ediyor. İsrail-Gazze savaşı, ABD'nin bölge politikaları, Suriye'deki çok katmanlı denge arayışları ve Türkiye, Rusya, İran gibi aktörlerin hamleleri, Ortadoğu'nun geleceğini şekillendirme çabalarının başlıca örneklerini oluşturuyor. Bu karmaşık denklem içerisinde Kürt halkının konumu ve yürüttüğü mücadele, sadece bölgesel değil, aynı zamanda küresel düzeyde belirleyici bir rol oynamaya adaydır.
ROJAVA’NIN STATÜSÜ
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve buna paralel yürüttüğü bölgesel diplomasi, ABD'nin yeniden şekillendirdiği Ortadoğu politikaları ile birlikte okunduğunda, bölgedeki istikrarsızlığın kalıcı hale gelme tehlikesi beliriyor. Suriye’deki SDG (Demokratik Suriye Güçleri) ve HTŞ (Heyet Tahrir el Şam) eksenli gelişmeler, sahada ittifakların yeniden biçimlendiğini gösteriyor. Türkiye’nin özellikle Rojava’nın statüsünü engellemeye yönelik attığı adımlar da Kürt karşıtlığı ekseninde değerlendirilmeli.
KÜRT HALK ÖNDERİ’NİN ÇAĞRISI
Bu bağlamda, örgütlenme, Kürt Demokratik Siyasetinin ve halkının en kritik dayanağı haline gelmiştir. 27 Şubat’ta Sayın Abdullah Öcalan tarafından yapılan Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı, sadece bir mesaj değil; aynı zamanda yeni bir dönemin stratejik başlangıcıdır. Bu çağrı, Kürt sorununun çözümünde artık kendi öz gücüyle, halkın doğrudan katılımını esas alan bir politik hat izlenmesi gerektiğinin altını çizmektedir. Sayın Öcalan’ın vurguladığı çözüm ve demokratik toplum başlığı, Kürt hareketinin tarihsel deneyimiyle uyumlu olduğu kadar, yeni bölgesel gerçekliklere de yanıt niteliği taşımaktadır. Bu noktada Kürtler açısından temel mesele, aktif ve stratejik aktör olma konumunu daha ileri bir düzeye taşımaktır. Bunun da en temel koşulu, halk temelli, güçlü, yaygın ve süreklilik arz eden bir mücadele ve örgütlenme ağıdır.
‘TOPLUMSAL ÖRGÜTLENME’
Kürt halkı açısından yeni dönemin en acil ve stratejik görevi, toplumsal örgütlenmenin tüm alanlarda derinleştirilmesidir. Şehirlerden köylere, sokaklardan evlere kadar her alanda halkla doğrudan temas kurarak bilinç yükseltmek, demokratik değerleri yaymak ve sürece halkın katılımını sağlamak hayati önemdedir.
Kürt halkı ve diğer tüm Ortadoğu halkları için demokratik toplum, sadece bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda onurlu yaşamın, kimliklerin tanınmasının, özgürlüklerin güvence altına alınmasının ve barış içinde bir arada yaşamanın zemini olarak hayati bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç, mevcut baskıcı ve tekçi yapılarla değil; halkların katılımıyla, kendi kendini yönetme hakkıyla ve demokrasi anlayışıyla karşılanabilir.
KÜRT SORUNUNUN DEMOKRATİK ÇÖZÜMÜ
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) başta olmak üzere tüm demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplum yapılarının ve yerel aktörlerin görevi; halkla iç içe, katılımcı ve sürekli bir örgütlenme pratiği geliştirmek olmalıdır. Bu sadece bir siyasi strateji değil, aynı zamanda barışa ve özgürlüğe giden yolun temel taşıdır.
Bu anlamıyla; DBP başta olmak üzere bir bütün olarak demokratik siyaset alanı, aldığı tarihi sorumluluğun ve omuzladığı yükün farkında olarak yeni dönemin çalışmalarına dört elle sarılmalıdır.
Kürt sorununun demokratik çözümü, Türkiye Cumhuriyeti'nin yüz yılı aşan cumhuriyet tarihinde karşı karşıya kaldığı en temel meselesidir. 27 Şubat’tan sonra girilen bu yeni evre, Türkiye için tarihi bir sorumluluktur. Devletin, güvenlikçi politikalar yerine demokratik ve siyasi çözüm arayışına yönelmesi, yalnızca iç barışı değil, aynı zamanda bölgesel istikrarı da doğrudan etkileyecektir.
ÖRGÜTLÜ HALK GERÇEĞİ
Ortadoğu’nun geleceği yeniden yazılırken Kürt halkı da kendi kaderini tayin edecek güce sahiptir. Bu gücün en önemli kaynağı örgütlü halk gerçekliğidir. Bugün kapı kapı dolaşarak, mahalle mahalle örülerek inşa edilecek örgütlü toplum yapısı; yarının özgür, demokratik ve barışçıl Ortadoğu’sunun temellerini atacaktır.
Bu çerçevede; bu dönemin ruhuna uygun olan; daha çok emek, daha çok katılım ve daha güçlü bir örgütlenme hattıdır. Bu çizgi başarıyla örüldüğünde, sadece Kürt halkı için değil, tüm halklar için daha adil ve demokratik bir gelecek mümkün olacaktır.
*Mücadelemizin asıl hedefinin toplumun bütününe Jin Jiyan Azadî felsefesiyle eş başkanlık ve eş temsiliyeti kavratmak ve pratikleştirmek olduğu gerçeğinden yola çıkarak, Sayın Öcalan’ın demokratik toplum çağrısı ve eş başkanlık sistemi arasındaki ilişkiyi doğru bir çerçevede ele almaktır.”
Bildirgede alınan kararla şöyle sıralandı: “1- Mayıs ayı itibarı ile Türkiye ve Kürdistan'nın örgütlü olduğumuz tüm kentlerinde Sayın Abdullah Öcalan'nın ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısını toplumsallaştırmak için halk buluşmaları gerçekleştirilmesi
2- Örgütlü olduğumuz tüm kentlerde “Sokaktan Mahalleye, Mahalleden Kente Özgürlüğü Örgütlüyoruz” şiarıyla aile ziyaretleri gerçekleştirilmesi ve bu ziyaretlerle birlikte tüm köy ve mahallelerde halk toplantılarının alınması.
3- 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı kutlaması için;
* Mardin'de dil şöleni gerçekleştirilmesi
* Birçok kent ve onlara bağlı köylerde Kurmanci ve Kirmanckî dil etkinliklerinin yapılması
4- Kürdistan'da DBP'nin örgütlü olmadığı her il ve ilçede kurumsal ve toplumsal örgütlenmenin yaygın bir şekilde gerçekleştirilmesine karar verilmiştir.”