İSTANBUL - HDP Gençlik Meclisi 2020 yılı hak ihlalleri raporunu açıkladı. Raporu paylaşan Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ, Türkiye'de gençlerin “özel savaş” politikalarının hedefinde olduklarını belirterek, “Hükümet izlediği politikalar ile ülkenin geleceğini zifiri bir karanlığa mahkum etmektedir” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Gençlik Meclisi, 2020 yılında gençlere yönelik gözaltı, tutuklama, kaçırılma, ajanlık dayatmalarını içeren hak ihlalleri raporunu partinin İstanbul İl Örgütü binasında düzenlenen basın toplantısı ile açıkladı. Açıklamaya HDP Diyarbakır Milletvekili Dersim Dağ’ın yanı sıra Gençlik Meclisi üyeleri katıldı.
Türkiye’deki gençliğin “özne” olarak görülmediği ifade edildiği raporda, böylesi bir ortamda gençlerin özgür olmadığı kaydedildi.
GENÇ İŞSİZLİK YÜZDE 40
Raporu açıklayan Milletvekili Dersim Dağ, genç işsizlik başlığı altında Türkiye’de 2020 yılında 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranının yüzde 24,3’e ulaştığını, bunun Türkiye’de yaklaşık her dört gençten birinin işsiz olduğu anlamına geldiğini ifade etti.
15-34 yaş aralığındaki genç işsizliğin ise yüzde 40 oranlarına ulaştığını paylaşan Dağ, “15-34 yaş grubundaki üniversite mezunlarının yüzde 20’si, yani toplam 961 bin kişisi işsiz durumdadır. İşgücünün dışında kalan 1 milyon 277 bin gencin neredeyse tamamı iş bulduğunda çalışacak kişilerden oluşmaktadır. Buna göre 2 milyona yakın üniversiteli genç işsiz bulunmaktadır” diye belirtti.
EĞİTİM DURUMUNA GÖRE İŞSİZLİK
Genç işsizlerin büyük çoğunluğunu üniversiteli gençlerin oluşturduğunun altını çizen Dağ’ın paylaştığı verilere göre 2020 yılında eğitim durumuna göre genç işsizlik oranı şöyle: “İlköğretim mezunu genç işsizlik oranı yüzde 15,6. Ortaöğretim mezunu genç işsizlik oranı yüzde 18,9. Yükseköğretim mezunu işsiz oranı yüzde 20,5.”
HDP’li vekil, Türkiye'de kredi alan öğrenci sayısının ise 1.2 milyona ulaştığına dikkat çekti. Dağ, 2020 yılında kredi alıp ödeyemeyen gençlerin sayısının 5 milyona ulaştığı, bu gençlerin yaklaşık 300 bini hakkında da yasal işlem başlatıldığını kaydetti.
Son 10 yılda öğrenim kredisi borcu olan 5 milyon öğrenciden borçlarını ödeyemeyen 279 bin 797 kişinin Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bildirildiğini belirten Dağ, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Öğrenim kredisi borcu olan 342 bin 282 öğrencinin 2 milyar 95 milyon 228 bin lira borcu bulunmaktadır. Borçlarını ödeyemeyen öğrencilere e-haciz uygulanmaktadır. Hükümet üniversiteden mezun olduğu gibi işsizlik ile boğuşmaya başlayan gençlere iş imkanı sunmak yerine onları borç ve haciz kıskacına almaktadır. AKP iktidara geldiği günden bu yana kamu kaynaklarını kendi sermayedarlarına peşkeş çekmiş ve izlediği politikalardan kaynaklı bir genç işsiz ordusu yaratmıştır. Hükümet yandaşları lüks ve şatafat içinde yaşarken başta gençler olmak üzere yurttaşlar derin ve çaresiz bir yoksulluğa mahkum edilmiş durumdadır.”
3 BİN 952 İNTİHAR
2015-2019 yılları arasında 15-24 yaş aralığında 3 bin 952 gencin intihar ettiğine dikkati çeken Dağ, verilerin AKP hükümetinin gençleri ölüme mahkum ettiğinin kanıtı olduğunu söyledi. Son 7 yıldaki genç işsizlik oranın artarak rekor kırdığını vurgulayan Dağ, “Hükümetin izlediği politikalardan kaynaklı işsizlik ve geleceksizlik kıskacında sıkışan gençler intihar etmek zorunda bırakılmaktadırlar. Gençlerin bu denli çaresiz bırakıldığı, baskılanmaya çalışıldığı bir ülkede intihar oranlarının yüksek olması kaçınılmazdır. Hükümet izlediği politikalar ile ülkenin geleceğini zifiri bir karanlığa mahkum etmektedir” diye belirti.
UZAKTAN EĞİTİM
Pandemi sürecinde uzaktan eğitim sistemine geçilmesi ile eşitsizliklerin ayyuka çıktığı hatırlatan Dağ, yoksul aile çocuklarının uzaktan eğitim sistemine ya hiç katılamadığı ya da çok kısmi bir katılım sağlayabildiğini de belirtti. EBA sisteminin tekniki altyapı yetersizliklerinden kaynaklı verimli olmadığı gibi milyonlarca öğrencinin de bu sisteme dahil olabilmesi için gerekli tablet ve internet imkanı sağlanmaması ile eğitim hakkının gasp edildiğini vurgulayan Dağ, “Türkiye'de en az 6 milyon öğrenci uzaktan eğitim sistemine dahil olamamıştır. Özellikle kırsal kesimlerde yaşayan ki bu öğrencilerin çoğunluğunu Kürdistan’da yaşayan öğrenciler oluşturmaktadır, hiçbir şekilde eğitime ulaşamamışlardır. Eğitime ulaşabilen öğrencilerin ise yüzde 60’ı anne veya babalarının telefonları üzerinden kısıtlı imkanlar ile EBA’ya dahil olmaya çalışmışlardır. TÜİK verilerine göre, Türkiye’de 2 buçuk milyondan fazla hanede, hane halkı sayısı 6’nın üzerindedir” şeklinde konuştu.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Dağ, bu eşitsizliklere karşı yapılması gerekenleri ise şu şekilde sıraladı:
“*Ülkede ki bütün öğrencilere tablet ve internete erişim imkanı sağlanmalıdır.
*Okullarda gerekli tedbirler alınarak, seyreltilmiş sınıflarda yüz yüze eğitime geçilmeli ve bu süreçte müfredat daha da sadeleştirilmelidir.
*EBA sisteminde var olan tekniki altyapı eksiklikleri biran önce giderilmelidir.
*Bundan sonraki süreçlerde eğitim ile ilgili alınacak tüm kararlara bu konunun doğal muhatabı olana STK ve diğer tüm paydaşlar dahil edilmelidir.
*Eğitim emekçilerinin çalışma koşulları düzeltilmeli, aşı konusunda öncelik verilmelidir.”
TEK YETKİ
Raporun “AKP İktidarı Döneminde Üniversitelerin Durumu” başlığına ilişkin ise Dağ, AKP iktidarının eğitimde büyük bir bir tahribat yarattığına işaret etti. Dağ, “2016-2018 yılları arasında 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13’üncü maddesinde 3 Ekim 2016 tarih ve 767 sayılı Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnamesiyle yapılan değişiklikle rektör seçiminin birinci aşamasına, yani öğretim üyelerinin altı aday seçmesine son verilmiştir. Bu sisteme göre YÖK üç aday önerecek, Cumhurbaşkanı da bunlardan birini seçip atayacaktı. 2018’den sonra ise, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunnun 13’üncü maddesinde 2 Temmuz 2018 tarih ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle değişiklik yapıldı ve rektör atamada YÖK’ün aday önerme yetkisine son verildi; rektörlerin doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı tarafından atanması usûlü geçildi. Bu değişiklik ile rektör atama yetkisi tek bir kişiye verilmiş oldu” diye ifade etti.
Türkiye'de 2020 yılı itibariyle toplam 203 üniversite bulunduğuna dikkat çeken Dağ, bu üniversitelerin 130’unun devlet, 73’ünün özel üniversite olduğunu söyledi.
20 AKP’Lİ ATANMIŞ REKTÖR OLDU
KHK ile 7 bine yakın öğretim elemanın üniversiteler ile ilişkisinin kesildiğini paylaşan Dağ, bin 128 Barış Akademisyeni’nin imzaladıkları bildiriden kaynaklı Cumhurbaşkanın talimatları sonucu birçoğunun yargılandığı ve bazılarının tutuklandığını söyledi. Dağ ayrıca, son 5 yılda 9’u eski AKP vekil ve diğerleri AKP yöneticisi, seçilmişi veya aday adayı olmak üzere toplamda 20 kişinin üniversitelere rektör olarak atandığını paylaştı.
KAYYIM REJİMİ
Kayyım politikalarına da değinen Dağ, “Kürdistan coğrafyasında kayyım atamaları ile başlayan hukuksuz süreç tüm Türkiye’ye sirayet emiştir. AKP’nin kayyım rejimi, emeğin değersizleşmesinden sermayeye peşkeşlere, doğanın talan edilmesinden beton kentlere, kadın cinayetlerinden erkekliğin yüceltilmesine, yargının siyasallaşmasından hukuksuzluğun büyütülmesine, gençlere dönük izlenen kirli politikalara kadar hayatın her noktasında mağduriyetler oluşturan bir sistem yaratmıştır” ifadelerine yer verdi.
Kayyımların gençlere dönük sergiledikleri pratiklerden birkaçını ise Dağ şu şekilde paylaştı:
“*Kayyım atanan kentlerde bulunan ve gençlerin tiyatro, müzik, sinema, fotoğraf, resim, edebiyat gibi alanlarda profesyonel eğitim aldıkları Gençlik Kültür Sanat Merkezlerinin çoğu kapatılmış veya AKP’ye yakın vakıf ve cemaatlere peşkeş çekilmiştir.
*Özellikle bölgede gençlerin en büyük sorunu olan madde bağımlılığına karşı mücadele eden kurumlar kayyım eliyle işlevsiz hale getirilmiştir.
*Gençlik danışma ve sosyal etkinlik merkezleri, eğitim destekevleri kapatılmıştır.
*Belediyeler bünyesinde gençlere dönük açılan kurslar, engelli ve gençlere yönelik yapılan sosyal projeler iptal edilmiş.
*Üniversiteye hazırlık kursları, gençlere ve çocuklara yönelik düzenli bir şekilde gerçekleştirilen yaz kampları iptal edilmiştir.
*Daha çok gençlerin ilgiyle takip ettiği tiyatro, sinema ve farklı alanlarda ki kültür sanat festivalleri iptal edilmiştir.”
ÖZEL SAVAŞ POLİTİKASI: MADDE BAĞIMLILIĞI
‘Madde Bağımlılığı’ başlığında da, Türkiye’de hayatında en az bir kez veya ara sıra uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanan kişi sayısının 6-7 milyon civarında olduğuna işaret eden Dağ, bunun savaş politikalarının bir parçası olduğunu söyledi.
Türkiye’deki uyuşturucu bağımlısı sayısının 1 milyon 700 bin olduğunu belirten Dağ, “Türkiye’deki bağımlıların yüzde 82’si 20-35 yaş aralığında yani genç nüfus arasındadır. Uyuşturucudan hayatını kaybedenlerin yüzde 90’ı 35 yaş altındaki kişilerden oluşmaktadır” diye belirtti.
AKP’NİN KADIN POLİTİKALARI
2020 yılı içerisinde kadınlara dönük saldırı politikalarına ilişkin veriler de sunan Dağ, “284 kadın erkeklere tarafından katledildi. 265 çocuk istismara uğradı. 26 çocuk katledildi. 255 kadın şüpheli bir şekilde katledildi. 96 kadın tecavüze uğradı. 147 kadın tacize uğradı. 792 kadın şiddete maruz kaldı” dedi.
AKP iktidarı boyunca kadın katliamlarının düzenli bir şekilde arttığına dikkati çeken Dağ, faillerin kolluk mensupları ve iktidar yandaşları tarafından korunduğunu belirti. Dağ, kadınlara dönük izlenen politikaların kadınları yaşamdan izole etmek üzerine şekillendiğini söyledi.
ÖĞRENCİLERE 506 YIL 1 AY CEZA
Muhalif gençlere dönük baskı politikalarına ilişkin ise Dağ, şunları ifade etti: “Yapılan barışçıl eylem ve etkinliklere polis müdahalesi sonucu en az 2 bin 190 kişi işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldı. 2015-2019 yılları arasında 3 bin 102 öğrencinin ifade özgürlüklerini kullanırken hak ihlaline maruz kaldı. 2 bin 77 öğrencinin katıldığı etkinlikler gerekçesiyle gözaltına alındı, öğrencilerden 203’ünün tutuklandı, 152 öğrenciye ise toplam 506 yıl 1 ay hapis cezası verildi.”