ÖHD Eş Genel Başkanı: 'Umut hakkı'nın uygulanması elzem 2025-05-23 09:13:47   İSTANBUL - ÖHD Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak, "Süreç içerisindeki pozisyonu ve rolünü düşündüğümüzde 'umut hakkı'nın Sayın Abdullah Öcalan'a uygulanması elzemdir" dedi.    Kürt sorununun çözümüne dair yürütülen süreç Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nın" ardından hızlandı. PKK, 12'nci Kongresi'ni gerçekleştirerek fesih kararını duyurdu. Kararın ardından Abdullah Öcalan kendisini ziyaret eden İmralı Heyeti'ne "kardeşlik hukuku üzerinden yeni bir sözleşme yapma" önerisine iletti. Devlet kanadından "memnuniyet" açıklamalarının dışında sürecin ilerlemesi için ise herhangi bir atılmış değil. "Umut hakkı" ve Abdullah Öcalan'ın son mesajlarını Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendiren Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Serhat Çakmak, Abdullah Öcalan'ın süreçteki rolü nedeniyle umut hakkına ilişkin yasal düzenleme yapılmasının elzem olduğunu söyledi.    PKK'nin fesih kararının beklenen ve olması gereken adım olarak yorumlayan Çakmak, "Devletin atması gereken adımlar açısından önemliydi. Ve Sayın Öcalan'ın çağrısının da hayat, vücut bulduğu görülmüş oldu. O açıdan bu saatten sonra demokratikleşmeyi, Türkiye’de hukuk devleti olma yolunda atılması gereken adımların atılması açısından fiilen bir gerekçenin kalmadığı görülmekte. Çünkü tüm devlet yetkilileri, 'Fesih gerçekleşsin ondan sonra gerekli adımları atacağız' diyorlardı. O yönüyle şu anda çatışmalı sürecin olmadığı ve fiilen devletle örgütün bir çatışma içerisine girmesinin gerek kalmayacağı bir ortamda bulunuyoruz. Bunu da az önce belirtiğim gibi artık demokratikleşmenin önünde bir engel olduğu görülmemeli. Artık masada konuşulması ve sorunların çözülmesi açısından en uygun zemin, en uygun fırsat var" ifadelerini kullandı.    'YENİ SÜRECİN YASASI OLMALI'   Sürecin yürütücüleri için yasal güvencenin önemli olacağını dile getiren Çakmak, "Sürecin bir hukuki koruma mekanizmasının varlığı şart. Çünkü önceki dönemlerden biliyoruz. Belirli girişimlerde bulunulur. Ama girişimler sonuç vermeyince sürecin muhatapları hem yargılama hem de siyaseten ciddi anlamda tartışılacak insanlar haline geliyorlardı. Süreçle ilgisi olmasa bile süreci bekleyen bazı konular vardı. Örneğin, hasta tutsaklar, Hiçbir niyete, siyasete, amaca konu edilmeyecek siyasi tutsaklar meselesi var. Temel hak ve özgürlükler kapsamında bir insan eğer cezaevinde cezasının infaz edemeyecek durumdaysa bu kişinin cezaevinde kalmaması gerekir. Ama Türkiye’de bürokratik engeller var. Engellerin kaldırılması süreçle ilgisi yok dedik. Ama böyle bir demokratikleşme süreci hasta tutsakların da bundan yararlanması gerekir. Yine İdari ve Gözlem Kurulları da koşullu salıverme tarihleri engelleniyor. Adalet Bakanı gereken adımları atacaklarını belirtmişti. Ama şu anda koşullu salıvermesi ertelenen bir dünya mahpus var. Bu da aşılması gereken bir adım" diye konuştu.     'UMUT HAKKI'NIN UYGULANMASI ELZEMDİR'   Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Abdullah Öcalan hakkında verdiği umut hakkı kararının bu süreçte önemli olduğunu ve bu hakkın kullanımı için yasal düzenleme yapılması gerektiğini belirten Çakmak, "Umut hakkı açısından bir yasal değişiklik bekliyoruz. Umut hakkında direnmenin tek nedeninin Sayın Abdullah Öcalan olduğunu bilsek de umut hakkında yararlanacak binlerce mahpus bulunmakta. Ancak siyasal iktidar Sayın Abdullah Öcalan'a uygulanmasın diye umut hakkıyla ilgili herhangi bir düzenleme yapmadı. Süreç içerisindeki pozisyonu, rolü düşündüğümüzde umut hakkının Sayın Abdullah Öcalan'a uygulanması elzemdir. Bunun için İnfaz Yasası'nda bir değişiklik yeterli olacaktır" ifadelerini kullandı.    KARDEŞLİK HUKUKU VURGUSU   Abdullah Öcalan'ın kardeşlik hukuku mesajına işaret eden Çakmak, bu kavramın anayasal düzeyde yurttaşlık, vatandaşlık ve temel hak ve özgürlükler gibi alanlarda eşitlik temelinde bir hukukun inşa edilmesi adına kullanılmış bir kavram olduğunu söyledi. Çakmak, "Toplumsal ritüel ya da geleneksel açıdan bir kardeşliğin tanımlaması değildir. Anayasal ve yasalar düzleminde bir kardeşlik hukuku vurgusu bulunmakta. Bu açıdan bu kavramın ve içeriğinin önemli olduğunu düşünüyoruz" dedi.    'ANAYASAL DÜZENLEME OLMAZSA YALNIZLIK SÜRER'   Abdullah Öcalan'ın 'Yeni sözleşmeye ihtiyaç var' mesajının da yeni bir anayasa demek olduğunu söyleyen Çakmak, "Kardeşlik hukukuna vurgu yapması yüz yıl önceki kardeşlik vurgusunun aslında şekli anlamada koruyan, ama diğer tarafları yok sayan, diğer tarafları resmi anlamda kabul etmeyen bir kardeşlik vurgusuydu. Halen Meclis'te Kürtçe konuşulduğunda mikrofonun kapatılıyor, niye? Gerekçe olarak 'Yasada bir düzenleme yok' deniliyor. O zaman geriye gidelim ve yasalardaki eksiklikleri giderelim. Devletin resmi televizyonunda kabul edilen bir şey devletin resmi Meclis'inde kabul edilmiyor. Bu bile başlı başına bir tezatlıktır. Bu aslında ulus devlet mantığının yüzyıllık süreci içerisinde halen direngenliğini devam ettirme refleksidir. Bizler de demokratik bir cumhuriyetin inşası açısından bunun eşit vatandaşlıkla ancak kardeşlik vurgusunun tam anlamıyla yaşanabileceğini belirtiyoruz. Bin yıllık bir kardeşlik son yüzyıllık süreç içerisinde birinin inkar edildiği, biriyle birlikte diğer ötekilerin de inkar edildiği bir yüzyıl yaşadık. Bu da yüzyıllık yalnızlık kavramını yarattı, devletin vatandaşları açısından. Ötekileştirilen, yok sayılan, ezilen vatandaşların yüz yıldır yaşadığı şey anayasal bir yalnızlık. Çünkü anayasal bir düzlemde bir tanınma olmadığı süreçte bu yalnızlık devam edecektir" şeklinde konuştu.   'PARTİLER MESELENİN ÖZNESİ OLMALI’   MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Meclis'te bir komisyon kurulması teklifinin yerinde olduğunu belirten Çakmak, "Barış dediğimiz şey toplumsal mutabakatla olur. Toplumsal mutabakat uzlaşı zeminiyle olur. Türkiye'de siyasi partilerin tamamının bu meselenin tarafı, öznesi, yürütücüleri olması gerekir. Bu şekilde kendi kitlelerine, seçmenlerine bu meseleyi anlatabilir" dedi.    MA / Ömer İbrahimoğlu