Deprem ve heyelan bölgesinde maden araması 2025-08-11 09:04:25 AMED - Licê’nin Mizak Mahallesi’nde çalışmaları sürdürülen bakır madeninin bilirkişi raporunda, alanın yüzde 44 eğime sahip olduğu belirtilerek, “erozyon” ayrıntısı dikkat çekti. Avukat Ahmet İnan, proje alanının birinci derece deprem ve heyelan bölgesi olduğunun bilirkişi raporuyla belgelendiğini söylendi.  Amed’in Licê ilçesine bağlı kırsal Mizak Mahallesi’nde geniş bir bölgede çalışmaları yapılan bakır madeni tehdit oluşturuyor. Proje için 2020 yılında "ÇED gerekli değildir" raporu verilirken, bölgede binlerce ağaç kesildi. Mahallede 10 Aralık 2024 tarihinde yapılan ilk keşif sonucunda hazırlanan bilirkişi raporuna yapılan itiraz sonrası Diyarbakır 4’üncü İdare Mahkemesi, yeniden bilirkişi görevlendirmesi yaptı. Bilirkişi heyeti, bölgede 25 Haziran’da ise tekrar incelemelerde bulundu.   SU REZEVLERİNİ OLUMSUZ ETKİLİYOR   Bilirkişi raporunda, dava konusu alanın yüzde 44 eğime sahip olduğu bilgisine yer verilerek, “Dik tepeler ve yamaçlar arasında derin vadiler ve yağışlı mevsimlerde yüzeysel akışa geçen suların oluşturduğu kuru dere yataklarının olduğu görülmüştür. Ayrıca yerleşim yerlerinin sulama amaçlı su ihtiyacı, akışı olan derelerden ve sondaj kuyularından karşılanmaktadır. Sahada yüzeyleyen jeolojik formasyonlar; kırıntılılar, sedimanter kayalar ve volkanitler kırıklı çatlaklı ve bol tabakalı geçirimli bir yapı sunmaktadır. Açık işletme yöntemiyle yapılması planlanan maden sahasında yapılacak patlatma işlemleri geçirimli birimlerde su rezervlerini olumsuz etkileyecektir” denildi.   Proje tanıtım dosyasında söz konusu dere yatakları ile ilgili ÇED sahası, faaliyet alanında yer alan ve DSİ'yi ilgilendiren tüm maddi unsurların (baraj, gölet, kaptaj, kaynak, içme suyu hattı, sondaj kutusu vb.) söz konusu faaliyetten olumsuz etkilenmesi durumunda her türlü zarar ve ziyanın karşılanacağı işletme yetkililerince taahhüt edildiğine değinildi.   EROZYON TAAHHÜTÜ   Raporda, ayrıca şu bilgiler yer aldı: “Mevcut dere yataklarına pasa malzeme, katı veya sıvı atık dökülmeyeceği, kesitlerin daraltılmayacağı, dere yataklarının mevcut ve kadasrofal genişliğinin korunacağı, derelerin her iki sahilinde şev üstlerinden itibaren asgari 20'şer metrelik şeritvari sahada hiçbir şekilde kazı ve dolgu yapılmayacağı, dere yataklarına ve kenarlarına üretim faaliyetlerinde kaynaklı atık, üretim firesi vb. malzeme konulmayacağına, ocak faaliyetleri esnasında söz konusu alanda açığa çıkacak ocak artığı malzeme ve erozyonla oluşacak rüsubatın dere yataklarına intikalinin saha içerisinde alınacak önlemlerle engelleneceği işletme yetkililerince taahhüt edilmiştir.”   RİSK OLUŞTURUYOR   Proje tanıtım dosyasında yeraltı su rezervleri, kaynaklar ve dere yatakları ile ilgili araştırma ve değerlendirmelerin yetersiz olduğu, eğimin yüksek oluşundan dolayı ocak atık malzemesinin dere yatakları açısından risk oluşturacağı, bu nedenle ÇED aşamasında bu konulara özellikle dikkat edilmesi gerektiği vurgulandı.       Amed Barosu Çevre ve Kent Komisyonu Başkanı Ahmet İnan, şirketin faaliyetlerinin bölgede felakete yol açacağı uyarısında bulundu. İkinci Îlîç uyarısı yapan İnan, “hileli” bir şekilde başlayan sürece karşı köylülerle birlikte dava açtıklarını hatırlattı. İnan, “’ÇED gerekli değildir’ raporu hileli bir şeklide çıkarıldı. Buna karşın itiraz da bulunduk. 700 hektarlık ormanlık alanı talana açan projenin şuan yüzde 24’lük bölümünde çalışmalar yürütülüyor. Temel yaşam hakkını hiçe sayan ve köylüleri yurdundan etmeye çalışan bu rant ve kimliksizleştirme projesine karşı bölge halkı, baro ve ekoloji derneği ile birlikte açmış olduğumuz iptal davasında proje alanının birinci derece deprem ve heyelan bölgesi olduğu, su varlıklarının ağır tehdit altında olduğu bilirkişi raporuyla da belgelenmiştir. Bilirkişi raporundan bir hafta sonra köylülerin suyu kesildi. Şuan suları yok. Köylülerin geçim kaynağı olan hayvancılık şirketin gelmesiyle birlikte yok oluyor. Onun dışında burada oluşacak bir heyelan felaket yol açar. Siyanürlü toprak da büyük zarar veriyor. Tüm kamuoyu bu konuda duyarlı olmalı. Doğa talanına izin vermemeliyiz.”    MA / Fethi Balaman