Minbic yine işgal altında: DAİŞ zihniyetiyle farkları yok 2025-08-12 09:44:33   RIHA - DAİŞ’ten 9 yıl önce özgürleştirilen Minbic, geçen yıl bu kez Türkiye’nin destek verdiği paramiliter gruplar tarafından işgal edildi. Gazeteci Dicle Ahmed, “Bugün yapılanlarla DAİŞ’in yaptıkları arasında hiç fark olmamasına rağmen tüm dünya sessiz" diye belirtti.    Suriye iç savaşı öncesi 100 bin olarak kaydedilen nüfusuyla Arap, Kürt, Çerkes ve Türkmen halklarının bir arada yaşam kurduğu Minbic, 9 yıl önce Minbic Askeri Meclisi tarafında DAİŞ’ten kurtarıldı. Meclis, 2 Haziran 2016 tarihinde DAİŞ işgali altında bulunan kentin özgürleştirilmesi için operasyon başlattı. Minbic, stratejik konumu gerekçesiyle DAİŞ'in "Avrupa kapısı" olarak adlandırılıyordu. Meclis, "Şehit Komutan Faysal Ebu Leyla" ismiyle Minbic'te DAİŞ’e karşı “temizlik” operasyonu başlattı. Operasyonun 62'inci günü olan 12 Ağustos 2016 tarihinde ise Minbic özgürleştirildi.    Minbic Askeri Meclisi, 15 Ağustos’ta yaptığı açıklamada kentin tamamen DAİŞ’ten temizlendiğini ve kentte yaptıkları son operasyonda 3 bini aşkın sivilin kurtarıldığını açıkladı. Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bünyesindeki kentte, sivil idarenin yürütülmesi ve temel hizmetlerin sağlanması ise Minbic Sivil Konseyi’ne devredildi. Minbic, sınıra 30 kilometre uzaklıkta bulunduğu için özgürleştirilmeden önce paramiliter grupların dünyaya açılmasının en önemli kapılarından biriydi. Dolayısıyla kamuoyunda Kobanê’den sonra Minbic’in özgürleştirilmesi DAİŞ’in “soluk borusu kesildi” şeklinde yorumlandı.     MİNBİC'E DÖNÜK TEHDİTLER    27 Mart 2017'de “Fırat Kalkanı” ismini verdikleri operasyonun bitmesinin ardından konuşan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bir sonraki hedeflerinin Minbic olduğunu söyledi. Erdoğan yine Ocak 2018 yılında yaptığı açıklamada, Türkiye ve kendisine bağlı paramiliter grupların “işgal” ettiği Efrîn'in ardından Minbic'e saldırı başlatacaklarının sinyalini verdi. Erdoğan ABD'ye seslenerek, "Madem Minbic'te bize verilen sözler şu ana kadar yerine getirilmedi, bunun gereğini yapmamıza kimsenin söyleyecek sözü olamaz" açıklamasında bulundu.    8 yıl boyunca Özerk Yönetim bünyesinde yer alan ve kendi savunma güçleriyle yönetilen kent, 28 Kasım 2024’te HTŞ’nin Şam’a ilerlediği süreçte bir kez daha hedef alındı. 8 Aralık tarihine kadar kente bağlı pek çok köye hava saldırısı düzenlendi. Saldırılarda özellikle kadınlar ve orada kurulan demokratik ulus sistemi hedef alındı.    MİNBİC NEDEN HEDEFTİ?   Kentin stratejik konumu, Fırat Nehri’nin 15 kilometre batısında yer alması ve Türkiye ile ona bağlı paramiliter grupların denetiminde bulunan Cerablus, Bab ve Ezaz kentleri ile sınır komşusu olmasının yanında DAİŞ’e karşı verdiği mücadelede dünyaya adını duyuran Kobanê’ye sadece 55 kilometre uzakta yer almasıydı. Kentin bir diğer önemi ise bölgenin su kaynakları olan Sirîn ve Tişrîn Barajlarının denetimine açılan kapı olmasıydı.   Minbic 10 Aralık’ta Türkiye ve ona bağlı paramiliter gruplar tarafından “işgal” edildi. İşgalin ardından yağma, talan ve baskılar nedeniyle yüzlerce insan kentten göç etmek zorunda kaldı.    ‘MİNBİC’İN ÖZGÜRLEŞTİRİLMESİ TÜRKİYE’NİN İŞLERİNİ BOZDU’   Uzun yıllar Minbic’te yaşayan gazeteci Dicle Ahmed, DAİŞ saldırılarına ve ardından Minbic’in özgürleştirilmesine şahitlik ettiğini söyledi. 2010-2012 yılları arasında Minbic halklarıyla bir arada çalışmalar yürütmeye başladıklarını söyleyen Dicle Ahmed, “Halk evleri kurduk, birçok çalışma gerçekleştirildi. Özellikle kadınlar ve gençlerle çalışmalar yürüttük. Ancak kentte tüm hayat Arapça’ydı. Kürtçe için çalışmalar yürütüldü. Ancak daha sonra DAİŞ buraya geldi” dedi.    MİNBİC’İN DAİŞ’TEN KURTARILIŞINA ŞAHİTLİK ETTİ   Dicle Ahmed, Minbic’in bir zamanlar DAİŞ’in ikinci başkenti olarak anıldığını belirterek, “Özellikle Avrupa kapısı olması nedeniyle DAİŞ için çok önemli bir nokta yer alıyordu. Minbic’in özgürleştirilmesi Türkiye’nin işlerini bozdu. DAİŞ’ten kurtarıldığında kentte kadınlar kendilerine zorla giydirilen kara çarşafları yakmıştı. Çünkü esaret altındaydılar ve özgürleştiler. En çok da onlar devrimi sahiplendi. Onlarla Minbic ilk özgürleştirildiğinde konuşmuştuk. Yaşadıkları acıları anlatırken ağlamaktan konuşamıyorlardı. Tutuldukları kafesleri anlattılar. Özgürlük savaşçılarını gördüklerinde, ‘hep sizin gelmenizi bekledik’ dediler. Özellikle YPJ’ye dönük müthiş bir sevgileri vardı” dedi.    DAİŞ ESARETİ YENİ İŞGALLE YAŞATILIYOR     Minbic’in özgürleştirilmesi ardından özellikle kadınların hem askeri hem de siyasi çalışmalarda aktif rol aldığını kaydeden Dicle Ahmed, “Minbic’in mozaik yapısıyla demokratik ulus temelinde bir araya gelişi ve kendini bu şekilde yönetebiliyor oluşu ulus-devletleri rahatsız etti. Türkiye’nin saldırılarının önünün alınmaması ve en sonunda buranın işgali de bunu gösteriyor. Şu an Minbic’teki yaşam ve işgalin ardından sürdürülen sistem bize DAİŞ esareti altındaki Minbic’in halini hatırlattı. Bu yüzden insanlar birçok kez yürüyüş ve protestolar gerçekleştirdi. Hırsızlığın, talanın, kadına dönük tacizin, tecavüzün, şiddetin, kaçırmalar artmış durumda. Özellikle Kürt mahallelerine dönük baskılar daha da artmış. DAİŞ’in yaşattıklarının aynısıdır” diye konuştu.    DÜNYA SESSİZ…   Yapılanların tüm dünyanın gözleri önünde yaşandığını ifade eden Dicle Ahmed, “Türkiye ve ona bağlı grupların yaptıklarıyla DAİŞ’in yaptıkları arasında hiç fark olmamasına rağmen tüm dünya buna sessiz. Suriye’nin başına geçen yeni Şam hükümetinin de zaten buradakilerin zihniyetinden farkı yok. Bu saldırılara karşı sessiz. Bu saldırıları yapanlar da çoğunluğu Suriyeli olmayan paramiliter grup üyelerinden oluşuyor.  Alevilerin, Dürzilerin başına getirilenleri görüyoruz. Aynı zihniyet ve siyasetin ürünüler. QSD ve özellikle YPJ her açıklamasında Suriye halkları için ellerinden gelenleri yapacaklarını söylüyor. Şimdi de Suriye’nin diğer parçalarında zulüm görenler tıpkı bir zamanlar Minbic’te olduğu gibi QSD’nin yolunu gözlüyor” diye belirtti.    MA / Ceylan Şahinli