Abdullah Öcalan: Kürtler seçeneksiz değil 2025-09-30 11:06:50 AMED -  Amed’te basınla “Barış gazeteciliği” kapsamında bir araya gelen DEM Parti, sürece dair gelinen aşamaya ilişkin bilgilendirme yaparken Abdullah Öcalan’ın görüşmelerde Kürtlerin seçeneksiz olmadığına vurgu yaptığı belirtildi. Toplantıda, sürecin toplumsallaşması için medyada barış dilinin önemine vurgu yapıldı.   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) basın buluşmalarının ikincisini Amed’te gerçekleştirdi. Kürdistan’da uzun yıllardır gazetecilik yapan yaklaşık 30 gazetecinin katılımıyla yapılan buluşmada, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde gelinen aşama, Meclis’te kurulan komisyonun çalışmaları, iktidar başta olmak üzere siyasetin sürece bakış açısına dair bilgi paylaşımı yapıldı. Buluşma, tek taraflı aktarımdan öte gazetecilerin her birinin sürece dair yorumlarını ve merak ettikleri soruları kapsayan 4 saati aşkın bir fikir teatisi gerçekleştirildi.                                 DEM Parti Basın Yayın ve Propaganda Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, HDK Eşsözcüsü ve DEM Parti Meclis Komisyon Üyesi Meral Danış Beştaş ve Amed Milletvekili Cengiz Çandar’ın katıldığı buluşmada, basında barış dilini geliştirmenin önemine vurgu yapıldı.    KOMİSYONUN ROLÜ    Sürecin geldiği aşamaya dair bilgilendirme yapan siyasetçiler, sürecin Devlet Bahçeli’nin teşvikiyle başladığını ve görüşmelerin devlet ile Abdullah Öcalan arasında yürütüldüğüne işaret etti.     Meclis’te Türkiye tarihinde en geniş katılımlı komisyon pratiğinin bu süreçte açığa çıktığı belirtilirken dinlenme listesi noktasında tüm partilerin önerileri doğrultusunda listenin oluştuğunu, listelerin de partilere toplantıdan bir gün önce iletildiği aktarıldı. Komisyonun güçlü bir dinleme zemini oluşturduğu katılan tüm kesimlerin farklı ve birçok kesimi de şaşırtacak aktarımlar yaptığı, Hür Dava Partisi’nin önerisiyle gelen dernek haricinde tüm kesimlerin süreci, çatışma zemininden çıkılma halini desteklediği, açığa çıkan tablonun tüm partiler bakımından şaşırtıcı olduğuna dikkat çekildi.    Komisyonun Kürt sorununun çözümüne doğru ilerlerken bir nevi “yol temizliği” görevi göreceğine işaret edilen görüşmede, Kürt sorunu gibi köklü bir sorunun salt bir komisyonun çalışmalarıyla çözülemeyeceği, bu kapsamda çıkartılacak yasalar için bir yasa taslağının oluşturulacağı, DEM Parti’nin de bu anlamda anadil, yerel yönetim, kayyımların geri çekilmesi, “umut hakkı”nın yasallaşması, TMK’nin kapsamının yeninden ele alınması gibi ilk elden taleplerinin olduğu aktarıldı. Yine DEM Parti başta olmak üzere tüm partilerin bu anlamda yasal değişikliklere dair hazırlıklarının olduğu da kaydedildi.    BAHÇELİ’NİN 1 EKİM ÇIKIŞI    Cengiz Çandar sürecin başladığı günden bu yana çok şaşırtıcı gelişmelerin yaşandığını belirtirken geçtiğimiz yıl bu tarihlerde hiç kimsenin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den böylesi bir çıkışı beklemediğini, DEM Parti sıralarına gidilerek bir tokalaşma gerçekleştirmesinin de insani bir tutumdan ibaret olduğu tartışmasının yürütüldüğünü ancak Bahçeli’nin ilk olarak bölgesel barış ile birlikte ülke içindeki barıştan söz etmesi ile bu çıkışa bir anlam verilmeye başlandığını belirtti. DEM Parti İmralı Heyeti ile Bahçeli’nin görüşmesinden de bir anektot paylaşan Çandar, bu görüşme sırasında Bahçeli’nin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı kast ederek, “Kürtlerin önderi ile Erdoğan’ın bir araya gelerek çözemeyeceğiz bir şey yok” dediğini belirtti.    ÖCALAN’DAN MUAVİYE OYUNLARI VURGUSU    Abdullah Öcalan ile DEM Parti İmralı heyeti arasında yapılan görüşmelerden de anekdotlar da paylaşılan basın buluşmasında, Öcalan’ın son görüşmelerden birinde “Muaviye oyunları devrede” dediği belirtildi. Toplantıda, Öcalan’ın iktidarın algı yaratmaya çalıştığı belirtilerek, kazanmadığı savaşı kazanmış gibi, savaşta PKK’yi yenmiş gibi göstermeye çalıştığını ve “Biz hileli konuşmaları kabul etmiyoruz” dediği aktarıldı.    KÜRTLER BU YÜZYILDA STATÜ SAHİBİ OLMALI    Öcalan’ın yapılan son görüşmede “Kürtler seçeneksiz değil” dediği de vurgulandı. Öcalan’ın Kürtlerin yeni bir yüzyılda artık statüsüz olamayacaklarını, bu durumu yaşadıkları 4 devlet ile eşit koşullarda çözmeye çalıştıklarını ancak bu olmazsa alternatifsiz de olmadıklarını belirttiği kaydedildi.    SOKAĞIN NABZI, MEDYANIN DİLİ    Gazeteciler de sürece dair merak ettikleri detayların yanı sıra Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrı ve daha sonra yaptığı “Demokratik toplum, barış ve demokratik entegrasyon” kavramalarına dair sorular sordu. Sokakta halkın nabzını tuttuklarını belirten gazeteciler sürece dair halkın onayının günden güne arttığını vurguladı. Gazeteciler halkın onayı olsa da devlete dair bir güvensizlik halinin de sürdüğüne dikkat çekti. Gazeteciler, iktidara yakın medya başta olmak üzere ana akım medyada sürecin ruhuna uygun bir dil olmadığına işaret ederek, bu durumun da toplumda kaygıyla izlendiğine işaret etti.    MA / Dicle Müftüoğlu