Av. Özgökçe: Uyuşturucuya karşı komün temelli mücadele yürütülmeli 2025-11-10 09:02:19   WAN - Wan’da “güvenlik” önlemlerine rağmen uyuşturucu ticaretinin yaygınlaştığını ve kullanım yaşının 10-12’lere kadar düştüğünü belirten avukat Rojhat Özgökçe, çözümün komün temelli örgütlenmelerden geçtiğini vurguladı.   Wan’da son yıllarda özellikle gençler arasında uyuşturucu madde kullanımı artıyor. Uyuşturucuya erişimin kolaylaşması, rehabilitasyon ve önleme hizmetlerinin yetersizliği, bağımlılığı her geçen gün daha da artırıyor. Wan’da son dönemde yapılan araştırmalarda uyuşturucu madde kullanım yaşının 10-12’lere kadar düştüğünü gösteriyor. Kentte her geçen gün yayılan bağımlılığa ilişkin hukuki alanda çalışma yürüten Wan Barosu avukatlarından Rojhat Özgökçe, değerlendirmelerde bulundu.    Kentte uyuşturucu kullanım yaşının giderek düştüğünü ifade eden avukat Özgökçe, "Wan’da uyuşturucu madde ticareti de kullanımı da artık ciddi bir sorundur. Üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir durum. Bütün sivil toplum ve kesimlerin üzerinde durması gereken bir problemdir. Fakat bu problemi konuşurken öncelikle tarihsel arka planını değerlendirmek gerekiyor. 1980’lerde Altın Hilal denilen bir bölge var. Afganistan-Pakistan-İran uyuşturucu ham maddesinin üretildiği yerler. 2000’li yıllara gelindiğinde sentetik maddeler yaygınlaşmaya başladı. Metamfetamin ve bonzai tarzı uyuşturucu maddeler. Yine İran’dan transit yollar arttı” dedi.    'KULLANIM YAŞI 10-12'LERE DÜŞTÜ'   Kentte çok vahim bir tablo ile karşı karşıya olduklarının altını çizen Özgökçe, “2015’li yıllarda Wan’da uyuşturucu madde kullanım yaşı 10-12’ye düştü. Türkiye genelinde de bu durum böyle tabi ama Wan’da bu 10 yaşa kadar düştü. Pandemi süreci ve sonrasında ekonomik krizlerle birlikte madde bağımlılığında yüzde 20-30 oranında artış oldu. Bunlar resmi verilere göre yaptığımız değerlendirmeler. Bence resmi verilerin dışında çok daha vahim bir durumla karşı karşıyayız. BM’nin verilerine göre Türkiye’deki uyuşturucu madde ticaret hacminin yüzde 15-20’si Wan ili üzerinden gerçekleşiyor. Yine bunu hukuki boyutunun da değerlendirilmesi gerekiyor” diye belirtti.     ‘ETKİN PİŞMANLIK’ MEKANİZMASI   Özgökçe, mevcut teknik izleme sistemlerine (PTS, HTS) ve uygulama noktalarına rağmen Wan’da uyuşturucu ticaretinin yaygın biçimde sürdüğünü belirterek, devletin uyuşturucuyla mücadelesinin hem yetersiz hem de çelişkilerle dolu olduğunu ifade etti.    Özgökçe, geçmiş dönemlerde devlet görevlilerinin de uyuşturucu ticaretiyle bağlantılı olduğuna, bu kişiler hakkında yargılamalar ve cezaların verildiğine anımsatarak, "Günümüz teknik döneminde, PTS, HTS ve uygulama noktalarının bulunduğu yerlerde bile uyuşturucu madde ticareti yaygındır. Önceki dönemlerde ise devlet içerisindeki bazı memurların bu işin bir parçası olduğu, yargılanan ve ceza alan memurlar olduğu bilinmektedir. Adli emanete alınan uyuşturucu maddelerin ticareti ve satışı da söz konusu olmuş, buna ilişkin yargılamalar yapılmış ve cezalar uygulanmıştır. Hukuki boyut açısından, kamu ya da devlet mekanizmasının uyuşturucu madde ticareti ve bağımlılığıyla etkin bir şekilde mücadele ettiğini söylemek doğru olmaz; bu alan eksik kalmaktadır. Çünkü mesele birçok boyutu olan bir sorundur ve yalnızca cezai yaptırımlarla çözülemez. TCK’nın 192. maddesi kapsamında etkin pişmanlık mekanizması mevcuttur. Ancak bu mekanizma il düzeyinde öyle bir noktaya gelmiştir ki örneğin Van ilinde ele geçirilen uyuşturucular, “sahipsiz uyuşturucu” adı altında belirli noktalara bırakılıp ihbar edilerek devlete teslim edilmektedir. İhbar eden kişi de yüzde 40 oranında bir ihbar ücreti almaktadır. Bunun trajik sonucu ise devletin aslında çok pahalıya ucuz uyuşturucu madde satın almış olmasıdır. Bu, etkin pişmanlık mekanizmasının olumsuz bir sonucudur. Madde bağımlılığını azaltma veya uyuşturucu ticaretini engelleme yerine, devletin üzerine ekstra bir külfet yüklenmiş olmaktadır. Bu nedenle, mevcut haliyle etkin pişmanlık mekanizmasının Türkiye’de uyuşturucu madde ticaretini engelleyemeyeceği ve bağımlılıkla mücadele açısından toplumsal bir iyileşme sağlamayacağı artık hem kamu otoriteleri hem de sivil toplum tarafından bilindiği aşikardır" diye konuştu.     'GERÇEK ÇÖZÜM SAHİPLENMEKLE BAŞLAR'   Madde bağımlılığının özellikle genç nüfus arasında endişe verici boyutlara ulaştığını kaydeden Özgökçe, “Bağımlıların yaklaşık yüzde 40’ı çocuk ya da genç yaş grubunda. Bu, eğitim sisteminin ve toplumsal yapının gençleri nasıl dışarıda bıraktığının açık göstergesidir. Mevcut eğitim sistemi gençlere kendilerini ifade edebilecek bir alan sunmadığından, eğitim giderek paralı hale geldiğinden nitelik ve fırsat eşitsizliğini de derinleştirdi. Eğitim kurumları gençler için bir gelişim alanı olmaktan çıktı. Hapishane sistemiyle benzer bir yapıya dönüştü. Bu durum da gençleri boşluğa sürükledi ve uyuşturucuya yöneltti. Gençliğin bu hassas durumu yalnızca devletin sorumluluğuna bırakılamaz. Devlet yekpare bir yapı değil; içinde rant ve çıkar grupları var. Sivil toplum alanı, devlet vicdanına terk edilemeyecek kadar hassas bir alandır” dedi.   Özgökçe, madde bağımlılığıyla etkin bir mücadele için sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, üniversiteler ve mahalle örgütlenmelerinin ortak bir seferberlik içinde hareket etmesi gerektiğini belirterek, mahallelerde toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi, gençlerin kendini var edebileceği sosyal, sanatsal ve kültürel alanların oluşturulması halinde mücadelenin daha etkili olacağını belirtti. Özgökçe,  “Bir mahalleli, kendi mahallesini uyuşturucu tacirlerinden koruyabildiğinde, gençliğini sahiplenebildiğinde, gerçek çözüm de orada başlayacaktır. Bu kentte aslında seferberlik şeklinde bir çalışma yürütülürse, mahalledeki bir insan mahallesini uyuşturucu tacirlerinden koruyup sahiplenirse gençlerine sahip çıkarsa ve gençliğin kendini ispat ve var edebileceği ortamlar, mekanlar sosyal-sanatsal-edebi çalışmalara dönük bir takım şeyler gelişirse bununla daha etkin bir mücadele edilebilecektir" diye konuştu.    'UYUŞTURUCUYU ÖNLEMEK DEVLETİN SORUMLULUĞU'   Uyuşturucu ticaretinin önlenmesi konusunda asıl sorumluluğun devlete ait olduğunu söyleyen Özgökçe, “Devlet, kolluk ve adli makamlarıyla bu ticaretin üzerine güçlü ve etkin biçimde gitmelidir. Ancak madde bağımlılığının önlenmesi ve gençlerin korunması sorumluluğu toplumun tamamına aittir” dedi. Katı devlet mekanizmasının bu sorunu tek başına çözmesinin de mümkün olmadığını vurgulayan Özgökçe, yerel yönetimler, belediyeler ve sivil toplum örgütlerinin ortak bir çatı altında mücadele yürütmesi gerektiğini söyledi.   ÖZEL SAVAŞ POLİTİKASI   Bağımlılığın yalnızca bir sağlık ya da suç meselesi olmadığını, aynı zamanda uzun yıllardır bölgede özel savaş yöntemi olarak kullanıldığını ifade eden Özgökçe, “Bazı güçler, gençliğin politikleşmemesi, kimlik bilincine ulaşmaması ve toplumsal bir varlık inşa etmemesi için madde bağımlılığını bir mekanizma haline getirdi. Bu, gençliğin ajanlaştırılması, muhbirleştirilmesi ve karanlık yapılara hizmet ettirilmesi biçiminde de karşımıza çıkıyor. Geç kalınmadan, gençliğimiz uyuşturucuyla tamamen yok edilmeden toplumsal bir seferberlik ruhuyla hareket edilmelidir”  ifadelerini kullandı.    BAĞIMLILIKLA MÜCADELE DE KOMÜNLERİN ROLÜ   Uyuşturucuya karşı etkin mücadelede bürokratik yapıların yetersiz kaldığını söyleyen Özgökçe, çözümün komün temelli örgütlenmelerden geçtiğini vurguladı. Özgökçe,  “Nasıl ki toplumsal kurtuluşun yolu komünlerden geçiyorsa, madde bağımlılığıyla mücadelede de aynı anlayış esas alınmalı. Her ilde, bölgede ve mahallede komünler kurularak tabandan bir mücadele yürütülmelidir. Gerçek çözüm, halkın örgütlü dayanışmasında yatıyor" diye kaydetti.     MA / Zeynep Durgut