ÖHD'li Kantarci: Abdullah Öcalan'ın özgür yaşar ve çalışır koşulları sağlanmalı 2025-12-06 09:05:37   ANTALYA - ÖHD üyesi Mazlum Kantarci, Abdullah Öcalan'a yönelik "umut hakkı" kararının uygulanarak muhatabın özgür çalışır ve yaşar koşullarının gerekliliği olduğunu belirterek, "Hukuk devleti olan bir devlet hukuki bir konuda pazarlık yapmaz" dedi.    Kürt sorununun çözümüne dair Meclis'te kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik Ve Demokrasi Komisyonu'nun İmralı ziyaretiyle devam eden Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin geldiği aşamayı Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Antalya Şubesi üyesi Mazlum Kantarci değerlendirdi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la yapılan görüşmenin "sürecin bir gerekliliği" olarak yorumlayan Kantarci, "Hukuki ve siyasi anlamda bir eşik aşılmıştır. Hukuki anlamı şu: Meclis'i temsil eden komisyonun üyelerinin yaptığı bu ziyaret aslında bir yasallık iradesinin tezahürüdür. Siyasi anlamda ise bu defa bir müzakere masası etrafında yapılan bu görüşme siyasi açıdan da bir dönüm noktasını oluşturuluyor. CHP'nin bu komisyonda yer alması çok önemlidir. Fakat burada Kürt sorununun çözümüne dair bir zamanda böylesine önemli bir konuyu sulandırarak, SEGBİS bağlantısı, video kamera bağlantısı teklifinde bulunmak, bu süreci anlamamaktır, sığ bir bakış açısıdır. CHP hep stratejik zamanlarda yanlış kararlar vermiştir. Dokunulmazlıkların kaldırılması da stratejik dönemi ifade ediyordu, CHP buna o dönem 'evet' oyu verdi. Siyaset ne söylediğinize değil ne yaptığınıza bağlıdır, böylesine önemli tarihi bir eşikte CHP'nin İmralı ziyaretine temsilci vermesi doğru olacaktı. Umarım bu yaklaşımlarından vazgeçerler" diye konuştu.   'YASAL ZEMİNE OTURTMAK GEREKİR'   CHP'nin Kürt sorununun çözümüne dair bir planı olmadığını, oy kaygısı hareket ettiğini söyleyen Kantarci, "Bir parti programı açıklandı, ana dilde eğitime saygı duyacağız deniyor, bununla sınırlı bir cümle kurulabiliyor en fazla. Bu ülkeyi yönetme iddiasında olan bir partinin öncelikle somut bir çözüm planı olması gerekir. Bu süreç şüphesiz sadece CHP'ye değil, hepimize büyük sorumluluklar yüklüyor. Anlaşılan o ki komisyon artık yasal adımları atmaya başlayacak, bunu da bir rapor düzenlemek suretiyle yapacak. Sayın Öcalan, 'Ben bu süreci şiddet ve çatışma zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek kudrete sahibim, iradeye sahibim' şeklinde bir açıklama yapmıştı. İşte artık çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine bir geçiş aşaması olduğunu görüyoruz. Artık demokratik entegrasyon ve geçiş süreci hukukuyla bu sürecin yasal bir zemine oturması gerekiyor. Aksi takdirde bu süreci baltalamaya çalışanlar, 'yasal olmayan' sürece karşı daha pervasızca duruş sergileyebilirler" diye konuştu.    'ÖZGÜRLÜK YASALARI ÇIKARTILMALI   Süreç kapsamında yasal düzenleme aşamasına geçilmesini ve bütüncül bir hukuk perspektifiyle yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini söyleyen Kantarci, "Silahların devreden çıkmasından sonra bir entegrasyon yasası, yani silahını bırakan, örgütü feshedilen, örgüt üyelerinin ne şekilde topluma entegre edileceği, bu kişiler bir ceza soruşturmasıyla karşı karşıya kalıp kalmayacağı, yani öncelikle bir şekilde kanunlar nezdinde illegalize edilen kişilerin toplumla bir entegrasyonunu gerçekleştirerek yasaların getirilmesi lazım. Öncelikle demokratik entegrasyon yasaları, devamında da anayasal değişiklikler dahil, bir paradigma değişimi ile bu sorunun ortadan kalkacağı görülmektedir. Bir devlet entegrasyonu var, bir de demokratik entegrasyonu var. Entegrasyon demokratik temelde bir entegrasyondur. Demokratik entegrasyonda asimile edilme yoktur, zorla entegre söz konusu değildir, gönüllük temelinde, tarafların hukuki bir zeminde entegre olmasından bahseder. Ana dilde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması lazım, Kürtçenin yasal bir statüye kavuşması lazım" şeklinde konuştu.    'AİHM VE AYM KARARLARI UYGULAMAK ZORUNDASINIZ'   Devlet Bahçeli'nin "umut hakkı" ile ilgili ifadelerine de değinen Kantarcı, "Bahçeli her konuşmasında 'İmralı gereğini yapmıştır, elini taşın altına koymuştur' diyor. Bir muhatabın özgür çalışma, özgür yaşama koşullarının oluşturulması sürecin gerekliliğidir. Muhatap aldığınız kişinin çalışma koşullarını, özgür yaşam koşullarını temin etmekle yükümlüsünüz. Birtakım iyileştirilmeler olmakla birlikte bu adımlarının yetersiz kaldığını söyleyebilirim. Türkiye'nin AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) nezdinde uygulamadığı ilk kararlardan biridir "umut hakkı" kararı. 2014 yılında verilmiş bir karar. Bu karara uymamakla birlikte Türkiye'de AİHM kararlarına uyulmama geleneği başlamıştır. Bir hukuksuzluk başka bir hukuksuzluğa sebep oluyor. Hukuk devleti olan bir devlet hukuki bir konuda pazarlık yapmaz. Bu nedenle siyasetçilerin bütün AİHM ve AYM (Anayasa Mahkemesi) kararlarının uygulanması konusunda ortaklaşması gerekir" diye belirtti.   'DEVLETİN KÜRTLERE KARŞI PARADİGMASI DEĞİŞMESİ GEREKİR'   Devletin yasaları ve kanunları ile sürdürdüğü bir paradigması olduğunu ifade eden Kantarci, "Bu paradigma Kürt halkı için çok olumsuz neticeler verdi. Asimilasyona sebep verdi. Şiddet ve çatışma ortamını körükledi. Bu paradigmanın artık değişmesi ve Kürt halkının demokratik, hukuki temelde Türkiye Cumhuriyeti devletiyle bir entegrasyon geliştirmesi ve bunu anayasal düzlemden başlayarak tüm kanunlarda bütüncül bir yaklaşımla tanımlanması gerekmektedir" dedi.   MA / Mehmet Güleş