Wan Barosu Cezaevi Komisyonu'ndan Kaya: Süreci sabote etmek isteyen hapishane ve yönetimleri var 2025-12-26 09:14:55   WAN - Wan Barosu Cezaevi Komisyonu Üyesi Avukat Halil Kaya, cezaevlerinde ağır hak ihlallerinin yaşandığını, hasta ve infaz süresi dolan tutsakların tahliyelerinin ertelendiğini belirterek, "Maalesef süreci sabote etmek isteyen hapishane yönetimleri var" dedi.    Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında Kürt sorununun çözümü için yasal ve anayasal adımlar tartışılırken cezaevinden gelen ihlal haberleri, cezaevlerinde süreç karşıtı özel bir politikanın devrede olduğu yorumları sık sık dillendiriliyor. Wan Barosu Cezaevi Komisyonu Üyesi Avukat Halil Kaya da süreci sabote etmek isteyen cezaevleri yönetimlerinin olduğunu söyledi.    Cezaevlerinde inceleme yapmak üzere Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER) ile 6 aylık periyotlarla raporlar hazırladıklarını kaydeden Kaya, "Elimize ulaşan veriler tam sağlıklı bir şekilde ulaşmıyor. Bütün hasta tutsakların hastalıklarının ne olduğu ve sayısına ilişkin net bir verimiz yok. Sebebi ise, bakanlığın hasta tutsaklara ilişkin verileri kamuoyuyla paylaşmıyor olmasıdır. Hasta tutsaklara ilişkin gönderdiğimiz tüm dilekçeler ise yanıtsız kalıyor. Kendileri de bunların hak ihlalleri olduğunun farkında. Özellikle Giresun Espiye Cezaevi'nde Hamdi Çiçek ve Şehmus Koç'un hastalıkları ağır. Biz kendileri iye görüşmeler gerçekleştirdik. Her ikisine de hem hapishane doktoru hem devlet hastanesi 'Cezaevinde kalamaz' raporu vermesine rağmen Adli Tıp Kurumu (ATK) 'Hapishanede kalabilir' diyerek raporları reddetti. Bu ağır bir hak ihlalidir. Hamdi Çiçek'in kalp, şeker, tansiyon ve ciddi kronikleşmiş hastalıkları var. 65 yaş üstü ve şu an kesinlikle hapishanede kalamaz. Özellikle Şehmuz Koç da aynı şekilde cezaevinde kalacak durumu yok" diye konuştu.    SAĞLIK HAKKINA ERİŞİLEMİYOR   Sağlıklı bir bireyin bile mevcut hapishanelere koyulmasının kişiyi ağır hasta yapabilecek koşullarda olduğunu söyleyen Kaya, "Bu ortamlar hasta tutsakların, hastalıklarının çok daha ileri düzeylere erişmesine sebep oluyor. Bu nedenle özellikle Türkiye'deki hapishanelerdeki şartlar ciddi hak ihlalidir. İnsanların orada bulunmaları hak ihlalidir. Buna ek olarak hasta tutsaklar revire ulaşım sorunu yaşıyor. Revire ulaşmadan sonra revirdeki doktorların devlet hastanelerine veya tam teşekküllü hastanelerde sevki noktasında sorunlar yaşanıyor. Bu sorunları aşan, kendini bir şekilde sevk ettirebilen hasta daha sonra ring araçlarıyla hastaneye sevk ediliyor. Bazen ağız içi dayatmalara maruz bırakılıyor ve bu insanlık onuruna aykırı bir davranıştır. O yüzden özellikle siyasi mahpuslar bu tarz uygulamaları kabul etmediğinden tedaviyi reddediyorlar. Elimize ulaşan verilere göre, 2 yıldır sırf bu uygulamalardan dolayı sağlık hakkına erişemeyen hasta tutsaklar mevcut" ifadelerini kullandı.    KELEPÇELİ MUAYENE DAYATMASI    KOAH, astım, kalp yetmezliği, ani durumlarda fenalaşabilen hasta tutsakların olduğuna, bunların ring araçlarında, havasız bir şekilde hastaneye sevk işlemlerinin gerçekleştiğini ve ciddi bir hak ihlali olduğuna dikkat çeken Kaya, "Bunun yanı sıra doktorlara vardıkları esnada, doktorun yanında kelepçeli muayene dayatması yapılıyor. Ya da jandarma, infaz koruma memurları hastalarla beraber doktorun yanına gidip bu şekilde tedavi yapılmak isteniyor. Bazı durumlarda da doktora baskı yapıyor. Çoğu tutsaklar hastanelerdeki uygulamalardan dolayı tedavi olmadan hastaneden geri getiriliyor. Bu noktada da hak ihlalleri yaşanıyor. Yine doktorların yazdığı ilaçlar ya verilmiyor ya da çok geç veriliyor. Göz tedavisi olan bir hastaya doktor gözlük kullanması gerektiğini söyleyip reçetesini dahi yazmasına rağmen hapishane yönetimi tarafından yaklaşık iki aydır gözlük verilmiyor. Yine Patnos L Tipi hapishanesinde bir hasta tutsağın iğne kullanması gerekiyor, ama yaklaşık iki yıla yakın süredir iğnesini kullanamıyor. Bu tarz ihlaller söz konusu" şeklinde konuştu.      Barış ve Demokratik Toplum Süreci'ni başlatan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan başta olmak üzere tutsakların fiziki özgürlüklerinin sağlanması gerektiğini ifade eden Kaya, "Hem Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere hem de kendi mevzuatının gereği hasta tutsaklar serbest bırakılmalıdır. Ancak biz bunun ciddi bir hak ihlali olduğunu bilmekle beraber süreçle birlikte adım atılır beklentisi içindeydik. Ama süreci sabote etmek isteyen hapishaneler ve yönetimler var. Bazı hapishanelere bakıyorsunuz özellikle hasta tutsaklara ya da tahliyesi gelen mahpusların bırakılmadığı gözlemliyoruz" diye belirtti.    SÜRECİN SABOTE EDİLMESİNE YÖNELİK UYGULAMALAR   Süreci sabote etmek isteyen yönetimlerin bunu birçok uygulama üzerinden gösterdiğini ifade eden Kaya, şöyle devam etti: "Bu aslında kendini fesheden bir partiye üye olan, kendilerini bu şekilde tanımlıyorlar siyasi mahpuslara ilişkin hak ihlalidir ve süreci sabote etmeye dönüktür. Sayın Öcalan'ın çağrısı üzerine PKK'nin feshedildiği şu an hapishanede bulunan siyasi tutsakların tamamı PKK üyeliği ve PKK adına suç işlediği iddiasıyla tutulmaktadır. Dolayısıyla PKK kendini feshettikten sonra bunlara ilişkin hem yasal düzenlemeyle tahliyelerin gerçekleşmesi gerekiyordu. Bunun yanı sıra, yasal düzenlemeye bile gerek olmadan hasta tutsakların zaten tahliye edilmesi gerekiyordu. Bu da çok net bir şekilde gösteriyor ki halen kurumlarda, devlet içinde, hapishanelerde, yargı mekanizmaları içinde ve ATK'lerde bu sürecin ileri gitmesini istemeyen, sürecin bir şekilde bozulmasını isteyen, buna dönük adımlar atan gruplar ve kişilerin olduğunu gösteriyor. Bu kesinlikle kabul edilemez bir durumdur."    'DEVLETİN DE BİR ADIM ATTIĞINI GÖSTERMESİ GEREKİYOR'   Kürt tarafından sürecin sahiplenmesine yönelik birçok somut adım atıldığını, devlet tarafından da artık somut adımlar atılması gerektiğini vurgulayan Kaya, şunları söyledi: "Oysaki hasta tutsakların tahliyesi ve bırakılması bir süreçle alakalı değil. Ya da herhangi bir kanun düzenlenmesi ve yasa çıkarılması da gerekmiyor. Zaten mevcut yasalar uygulansa hasta tutsakların kendilerini idare edemeyecek ya da başakların bakımına muhtaç olan tutsakların çoğunun bırakılması ve bu sürecin devamında geri kalan tutsakların bırakılması için yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Baktığımızda ne hasta tutsaklara ne siyasi tutsaklara ilişkin herhangi bir adım atılmadığını görüyoruz. Bu da bizim aslında iktidarın sürece ne kadar ciddiyetsiz yaklaştığını gösteriyor. Sayın Öcalan'ın İstanbul Konferansı'na göndermiş olduğu mektupta da özgür yurttaş, barış ve demokratik toplum yasaları ve özgürlük yasalarının çıkarılmasına dair bir açıklaması vardı. Bunların biran önce çıkarılması ve hem halk hem siyasi tutsaklar hem de Sayın Öcalan nezdinde bu sürece devletin de bir adım attığını göstermesi gerekiyor."    MA / Özlem Yacan