İSTANBUL- Yeni eğitim-öğretim yılına girerken velilerin ekonomik sıkıntıdan kaynaklı çocuklarını okul yerine tarikat ve kuran kurslarına göndermek zorunda kaldığını belirten Veli-Der Genel Başkanı Ömer Yılmaz, sorunlara karşı örgütlü mücadeleye işaret etti.
Okulların açılmasına sayılı günler kala, veliler çarşı-pazar dolaşıp çocukların okul alışverişini tamamlamaya çalışıyor. Derinleşen ekonomik kriz karşısında okul parası, beslenme, servis, kitap ücretleri ve kırtasiye masrafları derken veliler büyük bir yükün altında eziliyor. Merkez Bankası (MB), geçtiğimiz sene Eylül ayının ilk haftasında kırtasiye ve ofis malzemeleri verilerine göre; kredi kartı ile yapılan alışverişte 2023’te 11,6 milyar TL iken, 2024 yılında bu rakam 21,8 milyar TL’ye çıkarak rekor seviyeye ulaştı.
Bir öğrencinin en temel ihtiyacı olan kalem, silgi, çanta ve defter gibi ürünlerin ücreti 2 bin TL'yi buluyor. Her gün artan masraflardan kaynaklı olarak dar gelirli aileler de çocuklarını okula gönderemiyor. Eğitim ve Öğretim yılına ilişkin Veli-Der Genel Başkanı Ömer Yılmaz, veli ve öğrencilerin yaşadıkları sorunlara ilişkin Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirmelerde bulundu.
ÖĞRENCİNİN EĞİTİMLE BAĞI ZAYIFLIYOR
Yılmaz, yeni eğitim ve öğretim yılına girerken velilerin artan enflasyon karşısında çocuklarının eğitim araç gereçlerini alamadığını belirterek, "Bu durum, çocuklar arasında büyük bir eşitsizliğe neden oluyor. Araç gereç eksikliği çocukların akademik becerilerini olumsuz etkiler ve bu eşitsizlik zamanla daha da derinleşir. Defter, kitap ya da diğer araç gereçler zamanında alamayınca, öğrencinin eğitime olan ilgisi ve bağlantısı zayıflıyor. Bu durum, sosyolojik olarak da büyük bir sorun oluşturuyor” dedi.
KAYIT PARASI: 50 BİN TL
Türkiye’de yaklaşık 17-18 milyon öğrenci olduğunu ve velilerin büyük bölümünün ise asgari ücret ve sosyal yardımlarla geçimini sağladığını dile getiren Yılmaz, okulların “bağış” adı altında ücret talep ettiklerini hatırlatarak, “Anaokullarında bu ücretler 7 bin 500 TL’den başlayıp 15 bin TL’ye kadar çıkabiliyor. İlkokullarda ise 20 bin TL, 30 bin TL, hatta 50 bin TL gibi rakamlar talep ediliyor. Özellikle İstanbul'da bölgeye ve semte göre değişiklik gösteriyor” diye ifade etti.
GİDERLER VELİLERE YÜKLENİYOR
Okullarda alınan bağışın anayasaya ve sosyal devlet anlayışına aykırı olduğunun altını çizen Yılmaz şunları belirtti: “Bu durum, anayasanın 42’inci maddesi açıkça belirtir ki, kamusal okullarda eğitim ücretsizdir ve hiçbir veli bu tür ücretleri ödemek zorunda değildir. MEB buraya bütçe ayıramayınca okullarda bu eksiklikleri kapatmak için velilerden kaynak yaratmaya çalışıyorlar. Temizlik seti, kırtasiye malzemeleri gibi ihtiyaçları velilerden karşılamaları isteniyor. Bu malzemeleri ya dışarıdan alıp getiriyorlar ya da topluca alım için okula ücret veriyorlar.”
‘ÖĞRENCİLER TARİKATLARA YOLLANIYOR’
Velilerin bütçe ayırmadıkları zaman çocuklarını okula göndermekten vazgeçtiklerini tarikat, kuran kursu gibi yerlere yöneldiklerini söyleyen Yılmaz, “Geçtiğimiz yıl bir buçuk milyon civarında öğrenci bu tarz Kur'an kursları adı altında eğitim aldı. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Milli Eğitim Bakanlığı'nın görev alanına giren bu okullarda eğitim, kamusal bir hizmet olarak verilmelidir. Bakanlık bu görevini başka kurumlara devredemez. Bu hem yasal olarak hem de etik olarak doğru değildir” ifadelerini kullandı.
‘ÖĞRENCİLER 8 AY ORUÇ TUTUYOR’
Devlet okullarında yemek verilmemesinden kaynaklı çocukların açlık sorunu yaşadığını da hatırlatan Yılmaz, öğrencilerin yarısının okulda aç kaldığını belirterek, “Bu ülkede sekiz ay boyunca çocuklar okulda adeta oruç tutuyor. Okul kantinlerinde ise beslenme maliyetleri yüz elli, iki yüz lirayı buluyor. Bir şişe su bile on, on beş liraya satılıyor. Eğer suyu olmayan bir çocuk varsa, tuvaletlerden su içmek zorunda kalıyor. Bu yüzden okullarda mutlaka temiz ve sağlıklı su sağlanmalı, çeşmelerden bu suya erişim sağlanmalı. Bu, sadece eğitim sürecindeki eşitsizlikleri değil, kamusal eğitimin niteliğini de doğrudan etkileyen bir sorun” diye konuştu.
YEMEK SORUNU İÇİN ÇALIŞTAY HAZIRLIĞI
Öğrencilerin beslenme sorununu çözmek için Veli-Der öncülüğünde “Dünya Okul Yemeği Koalisyonu” kurduklarını belirten Yılmaz, Türkiye’nin 11 ilinde yerel koalisyonların kurulduğunu ve amaçlarının beslenme sorununu yerelden doğru gündemleştirerek çözmek olduğunu ifade etti.
Yılmaz, 21-22 Eylül’de Ankara’da Türkiye Okul Yemeği Koalisyonu olarak okullarda bir öğün yemek ve “şuan hemen şimdi” kampanya başlığı ile çalıştay düzenleyeceklerini belirtti.
ÖRGÜTLÜ MÜCADELE ÇAĞRISI
Sorunların kaynağının Eğitim Bakanlığı olduğunu belirten Yılmaz şunları dile getirdi: “Gerici müfredat, özellikle birinci, beşinci ve dokuzuncu sınıflarda hayata geçirilmesi planlanan projeler bizleri ciddi şekilde kaygılandırıyor. Bu projelerle, yetkinliği olmayan kişiler, tarikat mensupları ya da Diyanetin belirlediği kişiler, okullarda ders vermeye başlıyor. Bu, eğitimde ciddi bir sorun yaratıyor.”
Eğitimde yaşanan sorunlara karşı bireysel bir mücadele yerine örgütlü mücadele verilmesi gerektiğine işaret eden Yılmaz, ancak birlikte mücadele ederek etkili olunabileceğini söyleyerek, “Çocukların eğitim hakkını göz ardı etmemeli, daha iyi ve nitelikli eğitim ortamları yaratmak için hep birlikte mücadele etmeliyiz” dedi.