Uçar: Abdullah Öcalan eşit düzlemde sürece muhatap olarak katılmalı

AMED - DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Kürt sorununa dair tartışmaların Meclis kürsüsüyle sınırlı kalmaması gerektiğini vurgulayarak, "Abdullah Öcalan'ın özgürlük koşullarının sağlanması ve eşit düzlemde sürece muhatap olarak katılmasının önü açılmalı” dedi. 
 
Kürt sorununun çözümüne dair "yeni süreç" tartışmaları sürerken, belediyelere yeniden kayyım atamaları başladı. 31 Mart yerel seçimlerinde "Kent Uzlaşısı" modeliyle kazanılan İstanbul'un Esenyurt Belediyesi'nin ardından, 4 Kasım'da Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) yönetimindeki Mêrdîn Büyükşehir, Êlih ve Riha/Xelfetî (Halfeti) belediyelerine kayyım atandı.  
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, yeni süreç ve muhataplık tartışmaları ile belediyelere atanan kayyımlara dair sorularımızı yanıtladı. 
 
2016 ve 2019 süreçlerinde Kürdistan'da bulunan belediyelere atanan kayyımlar, batıya uzandı. Bunun DEM Parti ve CHP'nin de içerisinde yer aldığı "Kent Uzlaşısı" modeliyle bir ilgisi var mı? 
 
Kayyım meselesi, iktidarın yeni dönem inşa ettiği rejimin bir aracı. Aynı zamanda bir merkezileşme projesidir. Bu dönem hem bileşeni olduğumuz DEM Parti’nin bir 3’üncü Yol siyaseti vardı. Bize dayatılan tekçiliğe ve milliyetçiliğe karşı ülkenin bütün değerlerinin demokrasi etrafında bir araya gelebileceği ve “Kent Uzlaşısı” olarak tarif ettiğimiz bir model vardı. Esenyurt da bunlardan biri. Tarihsel bir örnek vermek istiyorum; 1912 seçimleri o dönem açısından ilk erken genel seçim ve "Sopalı seçim" olarak tarif edilir. Bêdlis’in Sêrt Sancağı’ndan seçilen Hüseyin Kenan Bedirxan var. Seçildikten sonra seçimler iptal ediliyor ve yerine Nazım Bey seçtiriliyor. Niye böyle yapılıyor? Hüseyin Kenan Bedirxan seçilirken Arapların, Keldanilerin, Ermenilerin oyunu alarak seçilmiş bir mebus. Bir anlamda Esenyurt’taki “Kent uzlaşısı” ile de çok yakından bağlantısı var. O tarihten bu tarihe devlet aklı, hegemonyası halkların bir araya gelişine fırsat vermiyor. O zaman Hüseyin Kenan Bedirxan için “Bozguncu” ve “Ayrımcı” deniliyordu. O tarihten bu tarihe baktığımızda değişen bir şey olmadığını söylemek mümkün. Ama demokratik siyaset yürüten bizlerin devletin kurduğu set karşısında yeni bir yol yöntem deniyor olmamız kıymetli. Esenyurt’ta 3’üncü Yol siyasetinin ortaya koyduğu demokratik ulus projesi, yani bütün halkların ve inançların bir arada olduğu ortak yaşam iradesine bir saldırı var. Akabinde de Êlih, Mêrdin ve Xalfetî’ye kayyım atandı. 
 
CHP'nin yeni süreç tartışmalarına dahil olması ve Kürt sorununun çözümüne dair söz kurmasının Esenyurt Belediyesi'ne kayyım atanması arasında bir bağ var mı? 
 
Kent Uzlaşısı'nı sadece CHP ile açıklamamak gerekiyor. Sivil toplum örgütleri, yerel dernekler, bütün toplumsal kesimleri de kapsayan bir uzlaşıdan bahsetmek lazım. Hem CHP hem de mevcut iktidarın, ulus devlet kodları gündem olduğunda nasıl yan yana geldiklerine yıllardır biliyoruz. Bu dönem açısından CHP de yeterli düzeyde olmasa da daha demokratik değerlere ve Kürt halkının haklı talepleri noktasında kulağını açan bir tutum ve tavır var. Bu iktidar cenahından çok kabul gören bir durum değil. İktidar, “Kürtlerle ilişki kurarsam ben kurarım, onu ben belirlerim, istediğim gibi yaparım” diyor. Kürtlerin ya da Alevilerin varlığı, Türkiye’de rejimde yaşanan sertleşmenin ve şiddetin esas kaynağını oluşturuyor. Bu politikanın inşasında CHP’nin de çok rolü var. Bugün ulus devletin yaşadığı kriz ister istemez CHP’de de bugüne kadar görülmeyen bir sorunun görülmesine neden oldu. Böyle bakmak gerekiyor. 
 
 
 İktidar ve CHP'nin birbirleri ile kurduğu ilişkilerde bizim için önemli olan Kürt halkının kazanımlarının pazarlık haline getirilmesidir. Konumlamalar demokratik siyaset alanının talepleri üzerinden olmalı. 
 
Tabi bu süreçte Kürtlere ve Kürt demokratik siyasetine hangi değerlerle yaklaşıldığına bakmak lazım. Eğer bir fayda yaklaşımı ise, bunun gideceği yer belli, zaten bir saatten sonra tükenmiş olur. Ama kalıcı bir dönüşüm ve değişimi hedefliyorsa, bu ülkenin hukuku, adaleti ve zenginlikleri açısından anlam ifade ediyorsa ebetteki kıymetli. Gündelik ve dönemi kurtarmak açısından ise, bunun bir faydası olmayacağı belli. Dolayısıyla iktidar cenahının ve CHP’nin birbirleri ile kurduğu ilişkilerde bizim açımızdan önemli olan Kürt halkının kazanımlarının pazarlık haline getirilmemesidir. Kürt halkının taleplerinin pazarlık haline getirilmemesidir. Biz mücadelede ve siyasette yol yürürken, demokrasi, eşitlik ve özgürlüğü esas alan herkesle yol yürümeyi, 3’üncü Yol siyasetinin bir gereği olarak görüyoruz. O yüzden konumlanmalar esasından demokratik siyaset alanının talepleri ve mücadele hattı üzerinden olmalı. Diğer açıdan da aslında bu ülkeye de kendi siyasi geleneklerine de bir faydası olmaz. Ama CHP’nin bugün hedef haline gelmiş olmasının da bu adı konulmamış süreç ile bağlantılı olduğunu düşünüyorum.
 
 Esenyurt sonrası 3 belediyeye kayyım atandı. Mêrdîn, Êlih ve Xelfetî özel olarak mi seçildi? 
 
Mêrdin, hem Kürt mücadelesi hem de bu coğrafyada farklı halkların ve inançların birbirleriyle eşit yaşadığı özel bir kent. Mêrdin’de müdahale edilen şey aslında sadece belediye değil. Orada açığa çıkan Kürt halkının demokratik iradesinin kendisidir bir anlamda. Mêrdîn, bu ülkedeki krizlere karşı çözüm adresi olduğu için buraya saldırı var.
 
Êlih; Belediye Eşbaşkanımız Gülistan Sönük'ün aldığı oy oranı ve seçim sonrası yürütmüş olduğu faaliyetlerle bizim kadın özgürlükçü paradigmamızın topluma ne kadar fayda sağlayabileceğinin en temel göstergelerinden bir tanesi oldu. Devlet hem genel seçimlere giderken hem de 2015 yılından beri bir konsept uyguladı. Bu konsepti uygularken de yeni ittifaklar edindi. Bu ittifaklardan birisi de aslıdan Hizbullah’tan arta kalan HÜDA-PAR’ın kendisidir. Êlih’te hem HÜDA-PAR’a alan açmak ve çalışmalarını görünür kılmak, hem de devlet kadrosu olarak etkin hale getirme yöntemlerinden birisiydi. Êlih, Hizbullah’a, HÜDA-PAR’a açılmak isteniyor. Kadın özgürlük mücadelesi boğulmak isteniyor. 
 
Xelfetî ise, Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın ilçesi, memleketi. Xelfetî’de Türkmenler ve Kürtler çok uzun süredir birlikte yaşıyor. Tam da Sayın Abdullah Öcalan’a çağrıların yapıldığı bu dönemde ilçesinde belediye eşbaşkanlarımız görevden uzaklaştırılıyor.
 
 
Kürtlerin mücadelesi, demokrasi adına güçlü bir umut ve dönüşüm görevi görüyor. Ancak imha, inkar ve soykırım politikasıyla karşı karşıyayız. Bunları tamamlanması için bütün belediyelerin AKP'nin elinde olması gerekiyor. 
 
AKP, 31 Mart seçimlerinde sadece belediye ve rantı kaybettiğini zannediyor. Değil aslında, çok şey kaybetti. Güveni kaybetti, iktidar olmayı kaybetti. Biz 31 Mart yerel seçimlerinde sadece belediye kazanmadık. Onurlu mücadelemizin, Kürt halkının özgürlük taleplerinin, haklı taleplerinin Türkiyeleşmesine doğru bir adım attık. Çünkü o talepleri görmezden gelen her siyasi parti ve iktidarın kendisi bugün neredeyse hatırlanamayacak düzeyde. Bugün Cumhur İttifakı’nın karşı karşıya kaldığı şeylerden birisi de bu. 
 
Kürdistan’da yaşatılan şiddeti o kadar ileri düzeye götürdü ki; buna karşı yaşanılan sessizliğin kendisi bu şiddeti Türkiyelileştirdi. Biz demokratik siyasetle Türkiye’yi demokratikleştirmek çabası içerisinde iken, AKP ya da Cumhur İttifakı’nın kendisi şiddeti Türkiyelileştirdi. Herkesi Kürtleştirdi aslında. Hak talep eden bütün halklara ve inançlara Kürtlere uyguladığı politikayı uyguladı. 
 
Kürt halkının mücadelesi bu ülkede demokrasi adına çok güçlü bir umut, güçlü bir değişim, dönüşüm görevini de görüyor. Ancak hem ciddi bir tahammülsüzlük, imha, inkâr ve soykırım politikasıyla karşı karşıyayız. Hem ekolojik düzlemde, hem kadın açısından, hem emek açısından, hem kültürel açıdan, hem dilimiz açısından çok ciddi bir soykırım ile karşı karşıyayız. Bunu tamamlayabilmesi için bütün belediyelerin, neredeyse bütün genel yönetimin de AKP’nin elinde olması gerekiyor. Tam İttihat Terakkici bir anlayış var. AKP, bugün İttihat ve Terakki anlayışının en belirgin olduğu dönemi yaşıyor ve bunu da Kürt halkı ve farklılıkları, demokrasi güçlerini ezmek üzerinden ifade etmeye çalışıyor. Sıkışmışlığını da buradan aşmaya çalışıyor.
 
Kayyımlara yapılan gerekçelere dair neler söylersiniz? 
 
Mahkeme salonlarında tek yargılananların Kürtler olması bence meseleyi açıklıyor. Çünkü hukukunu, yargı sistemini eleştirdiğimiz bir rejimden bahsediyorum. Mesela Kobanê Davası için niye “Kumpas Davası” diyoruz. Çünkü kumpas olduğu için böyle diyoruz. Bir gerçeğe, bir hakikate tekabül etmiyor. Tam tersine kendisi gibi olmayanı ezmek için sopa haline getirilmiş bir yargıdan bahsediyoruz. O açıdan bu iddianameler bizim açımızdan yok hükmündedir. Seçilen belediye eşbaşkanları için “terörist” ifadesi yapılıyor. Dönüp bakalım bütün belediye eşbaşkanlarımız hangi oranla seçilmiş. O zaman toplumun hukuku ile devletin hukuku birbirini tutmuyor. Devlet kendi tekelinde, kendi kodlarına aykırı olan her şeyi “terörize”, “illagalize” hale getirerek, yol almaya çalışıyor. Ama toplum hukuku başka bir şey söylüyor. Yani bu aşamada devlet hukuku toplum hukukuna yenilmiştir.  
 
Kayyımlara dönük tepkileri yeterli buluyor musunuz?  
 
Her zaman mücadelenin en yüksek hale gelmesi, en büyük hale gelmesi esas hedefimizden birisidir. Kayyımla ilgili hem Kürdistan halkının bir deneyimi var hem de Türkiye demokrasi güçlerinin bir deneyimi var. Herkes hukuki olmadığını, darbe olduğunu tanımladı. Yan yana gelişlerin, ortak mücadele hattının elbette güçlendirilmesi gerekiyor. Çünkü kayyımın artık dönemsel değil, iktidarın bir rejimi biçimi haline geliyor olmasına itirazın yükselmesi gerekiyor. Kürdistan’da yaklaşık bir yıldır hem Avrupa’da hem de diğer ülkelerde Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü hedefleyen ciddi bir kampanya yürütüldü. Bunun bir ayağı olarak Amed’de 13 Ekim’de çok güçlü bir miting gerçekleşti. Kürt halkının gündemi esasen Kürt sorunun demokratik çözümü ve Kürt Halk Önderi Sayın Öcalan’ın özgürlüğüydü. 
 
 
Yaşananlar Abdullah Öcalan'ın özgürlüğüne dair yükselen talepten bağımsız değil. Gündem değiştirip, hem Kürtlere hem de Abdullah Öcalan'ın çözüm konusunda sunduğu paradigmaya cevap verilmiş oldu. 
 
Bu yeni dönemde yaşananların da yükselen özgürlük talebinden bağımsız olmadığını düşünüyorum. Tam da böylesi bir durumda gündem değiştirip, kayyım atayarak, hem Kürt halkının taleplerine bir cevap vermiş oldu hem de Sayın Öcalan’ın demokratik çözüm konusunda sunduğu paradigmaya ve projeye bir cevap vermiş oldu. Kürt meselesi ve Kürdistan coğrafyası halen devlet aklında bir pazarlık meselesi… Kürt halkına teslimiyet dayatılıyor. Kürt halkına, bütün taleplerinden vazgeçmesi dayatılıyor. Kayyım bizim bir gündemimiz ama Kürt sorunu demokratik yöntemlerle çözülmediği müddetçe kayyım da cezaevlerinde yaşanan ihlaller de gün be gün yaşadığımız şiddetin kendisi de devam edecek. Dolayısıyla işe biraz daha fotoğrafın büyüğünden, Kürt sorunun çözümünden bakmak gerekiyor. 
 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 1 Ekim’de DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ile tokalaştı. Sonrasında "yeni süreç" tartışmaları başladı. Bahçeli, "örgütünü tasfiye" karşılığında Abdullah Öcalan’ın Meclis’te konuşması çağrısı yaptı. Tüm bu yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Bahçeli’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kürt sorunu ile ilgili kurduğu söylemler Meclis grup toplantılarında ve grup kürsüsü ile sınırlı kaldı. Halen bir kürsü konuşmasındayız. Kürt meselesi bir aylık, bir yıllık mesele değil, yüzyıllık bir meseledir. O ciddiyetle, o özenle yaklaşmak, o muhataplıkla yaklaşmak gerekiyor. Bu kürsü konuşmaları ilerleyen düzlemlerde kürsü tartışmalarına dönüştü. Ama kiminle Kürt meselesini müzakere ediyorlar, kiminle Kürt sorununun çözümünü konuşuyorlar bilmiyoruz.  Büyük ihtimalle kendi aralarında konuşuyorlar. İkincisi devlet cenahında bir iç toplumsal barış ve iç cepheyi güçlendirme tarifi var. Mesela şu soruyu soralım; Kürtler hiç bu iç cephede olmadı. Kimle güçlendireceksiniz? 
 
Küresel siyasetin kendisi bugün iki başlık üzerinde duruyor. Birincisi; güvenlik politikaları, ikincisi; enerji politikaları yani enerji koridorları. Türkiye jeopolitik konumu, jeo-stratejik konumu çok önemli olan ülkelerden birisi iken, ilk defa bu dönemde hem enerji koridorlarında hem dış politikada birçok düzlemde denklem dışı bırakıldı. Bunun yaratmış olduğu ciddi bir krizin olduğunu söylemek lazım. Bu krizin yaşandığı esas yer Ortadoğu. 
 
 
 İmralı'daki tecrit kalkmadan, Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü sağlanmadan yapılan konuşmalar ve tartışmalar, hamaset ve pazarlık tartışmalarını geçmeyecektir. Devletin büyük adım atması gerekiyor.  
 
Ortadoğu, ekonomik ve siyasal anlamda dünyanın merkezi durumunda. Bir anlamda eğer bir şeyler değişecekse öncülük yapacak yerlerde birisi Ortadoğu'dur. Peki Ortadoğu’da güç olan kim? Devletleri olmadığı halde Kürt halkının varlığı, Kürt halkının mücadelesi. Türkiye, bu yaşadığı krizin siyasal ve sosyal etkenlerini aşabilmek için güç olan Kürtlerle yan yana gelmenin yolunu arıyor. Ama yöntemi yanlış. Çünkü Kürtlerle konuşmadan, Kürtlerle yan yana gelmeden, Kürt tarihini ve varlığını kabul etmeden yol almak mümkün değil. En son kürsü konuşmasında Bahçeli’nin ‘Kürt sorunu yoktur’ demiş olması aslında bu meseleye nasıl yaklaştıklarının çok net göstergelerinden birisidir. Bizim açımızdan İmralı’daki tecrit kalkmadan, Sayın Öcalan’ın özgürlüğü sağlanmadan yapılan konuşmalar ve tartışmalar hamaseti, pazarlık tartışmalarını geçmeyecektir. Dolayısıyla devletin büyük adım atması gerekiyor. Attığı, yapmış olduğu tokalaşmaya, kürsü konuşmasına büyük anlamlar yüklüyorlar; kıymetlidir ona bir şey demeyeceğiz ama Kürt sorununun demokratik çözümü açısından küçük bir adımdır. Bu süreç muhataplarıyla, gerçek çözümü tartışacak bir zemine dönüştürülmesi lazım. Henüz böyle bir zemin, böyle bir muhataplık ilişkisi de kurulabilmiş değil. 
 
 Bahçeli’nin "PKK’nin tasfiyesi" karşılığında Abdullah Öcalan'ın “umut hakkı”nı pazarlık konusu yapması ne anlama geliyor? 
 
Hukukun ve adaletin işlemesi, bir ülkede demokrasinin ne kadar işlediğinin en önemli göstergelerinden biridir. "Umut hakkı" meselesi de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan herkes için uygulanması açısından AİHM’in uzun süredir vermiş olduğu kararlardan birisidir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin de gündeminde olan bir karardır. Eylül ayında bu mesele tartışıldı ve ilk defa Bakanlar Komitesi, Türkiye’ye bir yıllık süre verdi. Bugüne kadar bütün bunları reddeden, “tecrit yoktur” diyen AKP hükümetinin ilgili kurumları, ilk defa bir yıllık süreçle karşı karşıya kalınca bununla ilgili ne yapabileceklerini düşünmek durumunda kaldılar. "Umut hakkı", bir pazarlık haline getiriliyor. Bu ülkenin ya da mevcut iktidarın hukuksuzluğu, adaletsizliği ne kadar derinleştirdiğiyle açıklanabilir. Sayın Abdullah Öcalan şahsında ama bu mesele başka bir şeye dönüşüyor. Çünkü sıradan bir tutuklu, hükümlüden bahsetmiyoruz. Bu ülkede hem Kürt sorununun demokratik çözümü hem de ülkenin yaşamış olduğu krizleri aşma konusunda tarihi bir aktör, siyasi bir aktördür. Sayın Abdullah Öcalan’ın tecrübelerini Türkiye’nin yararına kullanmak yerine pazarlık konusu haline gelmiş durumdalar. Pazarlık meselesi, Kürtlerin çok aşina olduğu ama hiçbir zaman kabul etmediği şeylerden birisidir. 
 
Abdullah Öcalan, 43 ay sonra yapılan görüşmede "Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim" mesajı verdi. Sizce Abdullah Öcalan hangi koşullara işaret ediyor? 
 
Bir yılı aşkın süren kampanya sürecinde Sayın Abdullah Öcalan’ın perspektifi ve paradigması kapitalist sistem krizine karşı çok güçlü bir alternatif olarak kabul edildi ve sahiplenildi. Bu önemli bir verinin Türkiye’ye geri adım attırdığını düşünenlerdenim. İkincisi; Bahçeli, "Öcalan gelsin DEM grubunda konuşsun” dediğinde de buna işaret etmiş oldu. Sayın Abdullah Öcalan, Kürt sorununun çözülmesinde en temel aktörlerden birisidir. Hem tarihi hem siyasi anlamda en önemli aktörlerden birisi ve devlet bunu teyit etmiş oldu. Bu teyidin bir pratiğe dönüşmesi lazım. Evet, bir görüşme gerçekleşti ama bunu tecridin kalktığına yoramıyoruz. Zaten kendisi de dışarıya “Tecrit devam ediyor” mesajı gönderdi. 
 
 
Abdullah Öcalan'ın özgürlük koşullarının sağlanması ve eşit düzlemde bu sürece muhatap olarak katılmasının önünün açılması gerekiyor. Partisiyle, demokratik siyaset alanıyla tartışabileceği koşullar yaratılmalı. 
 
Öncelikle tecridin kalkması gerekiyor. 2013-2015’te yarım kalan, tamamlanmayan, belki de kaçırdığımız ama kaybetmediğimiz süreç açısından; Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlük koşullarının olması gerekiyor. Partisiyle, örgütüyle, demokratik siyaset alanında muhatap olarak hem devletin hem kendisinin de tartışabildiği koşulların yaratılması gerekiyor. Bunun birçok ayağı var. Hukuk bu alanlardan birisi. Hukukun Türkiye’de yaşayan bütün halklar açısından bir güvence zemini olması gerekirken, tam tersine bir sopaya dönüştü. Anayasa bunlardan birisi. Kürt halkının haklı taleplerinin nasıl yazılacağı gibi birçok başlık var. Hem Anayasa hem hukuk anlamında hem de ortak yaşamın nasıl örüleceği noktasında birçok başlık var. Dolayısıyla kaçınılmaz olan özgürlük koşullarının sağlanması ve eşit düzlemde bu sürece muhatap olarak katılmasının önünün açılması gerekiyor. 
 
 PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın barış noktasında bazı kesimleri "ikna" edemeyeceği kimi çevrelerce dillendiriliyor. Öcalan konuşursa halkları barış konusunda ikna edebilir mi?
 
Evet, bunu deneyimledik. 2013-2015 yılında deneyimlediğimiz bir şeydi. Newroz’da gönderdiği mesaj bütün Türkiye kamuoyunaydı. Çok olumlu karşılandı ve sahiplenildi. Toplumu ikna edebilecek kabiliyeti var. Bunu hem Türkiye toplumu için söylüyorum hem Kürt halkı açısından. Çok ciddi emeği, çok ciddi tartışmaları var. İmralı’daki zor koşullara rağmen 2013-2015’te gördük. Devlet o süreçte Sayın Abdullah Öcalan’ın etkisini görmüştü. Ortaya çıkan Rojava özgür deneyiminin aslında Sayın Abdullah Öcalan’ın fikirleri ve paradigmasından bağımsız olmadığını herkes biliyor. DAİŞ ile mücadelede herkesin tutunduğu temel umut Sayın Abdullah Öcalan’ın paradigmasıydı. Bunu devlet ne kadar illegalize ederse etsin, itibar suikastı yaparsa yapsın toplumlar da biliyor. Devlet yıllarca hak etmediği tanımlamalarla Sayın Abdullah Öcalan’ı hedef aldı. Ama çözüm ve müzakere süreci başladığında bir hafta içerisinde bütün toplumda Sayın Abdullah Öcalan’ın “Barışın elçisi” olduğu tanımı kabul görmüştü, aksini iddia eden yoktu. O yüzden elbette ki etkili bir aktördür.
 
Kürtlerin dostları tarafından 10 Ekim 2023 tarihinde başlatılan "Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm" kampanyası sürüyor. Partinizin önünüzdeki sürece dair bir programı var mı? 
 
 
Kürdistan’da ve batıda Kürt sorununun demokratik çözümü ile Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü hedefleyen mitinglerle bu çalışmayı devam ettireceğiz. 
 
Bugüne kadar yürüttüğümüz çalışmalarda Sayın Abdullah Öcalan’ın elini güçlendiren pratikler açığa çıktı. Biz de bu ivmeyi daha da toplumsallaştırmak ve daha güçlü kılmak istiyoruz. Kürt sorununun demokratik anlamda çözülmemesi ile Kürt sorunundaki çözümsüzlük devletin elinde bir kilit. Bu kilitle demokrasi, eşitlik ve özgürlüğü kilitlemiş durumdadır. Biz bu kilidi çözmek için anahtarın Sayın Abdullah Öcalan’ın elinde olduğunu söylüyoruz. Ama bu anahtarı kullanmak ancak toplumun örgütlenmesi ve güçlenmesiyle mümkündür. Bu anlamda hem Sayın Abdullah Öcalan’ın demokratik çözüm konusundaki önerilerinin toplumla birlikte okunması devam edecek. Bunun yanı sıra “özgürlük ve demokrasi” talebiyle Kürdistan’da ve batının bir ilinde Kürt sorununun demokratik çözümü ile Sayın Öcalan’ın özgürlüğünü hedefleyen mitinglerle de bu çalışmayı devam ettireceğiz. 
 
MA / Berivan Altan - Müjdat Can 
 

Diğer başlıklar

13/11/2024
09:11 Demirel'den iktidara: Kürt sorununu kayyım atayarak mı çözeceksiniz?
09:07 Akdeniz Belediyesi 25 Kasım’a hazırlanıyor
09:07 Zehirlenen tutsaklar tedavi edilmedi
09:06 Köln'deki yürüyüşe çağrı: Kürt halkının iradesini dünyaya göstereceğiz
09:05 İGC Başkanı Gappi: 'Etki ajanlığı' düzenlemesi acilen geri çekilmeli
09:00 13 KASIM 2024 GÜNDEMİ
08:57 Kamu Başdenetçiliği’ne eski Yargıtay Başkanı Akarca seçildi
08:38 Gazeteciler Tara ve Behadîn’in dosyası AB Temsilciliği’ne teslim edildi
12/11/2024
23:56 Êlih mitingine katılım çağrısı: Kayyıma birlik ruhuyla karşı duralım
22:37 Öğrencilere 'öğle yemeği' önerisine AKP-MHP'den ret
22:31 Kadınlar Cizîr, Silopiya ve Hezex’te buluştu
22:07 DEM Partili vekillerden AKP'lilere: Elinizde bir belge yok hep yalan hep iftira
21:42 Özel eğitim kurumunda çalışan eğitimciye patronu saldırdı
21:22 Yangında hayatını kaybeden çocukların annesi serbest bırakıldı
21:19 AKP'li Zengin, ölen 5 kardeş hakkında konuştu: Her şeyi paraya bağlıyorsunuz!
21:15 Şemrex’te yürüyüş: Halk oy verdiği eşbaşkanların görevlerinin başında olmasını istiyor
20:59 'Kayyım gölgesinde kadınların demokrasi mücadelesi' konuşuldu
20:25 Türkoğlu: Her türlü şiddete karşı 25 Kasım'da tek ses olmalıyız
20:10 Sakık: Gaspçıların Kürt coğrafyasında yeri yoktur, defolup gitmelidirler
20:07 Kayyıma tepkiler sürüyor: Ortak mücadele hattı büyütülmeli
19:56 Putin'in Suriye Özel Temsilcisi: Türkiye’nin yeni saldırıları kabul edilemez
19:44 Amedspor’da yönetim değişti: Burç Baysal yeni başkan seçildi
19:34 Kayyıma karşı protesto fotoğrafları sergilendi
19:27 Çocuk ölümlerine tepki
19:21 Temelli: Savaştan, şiddetten beslene beslene bu yangını yaydınız
19:00 Evin Cezaevi’ndeki kadın tutsaklar idama karşı açlık grevi başlattı
18:35 Astana toplantısı sonrası açıklama
18:32 Şirnex’te 14 bölgeye giriş çıkış yasağı
18:08 İzmir'de yanarak ölen çocuklar toprağa verildi
17:48 Güney Kürdistan Kadın Cephesi: Hepimiz Werîşe’nin sesi olalım
17:45 Esenyurt kayyımı üç kişinin daha görevine son verdi
17:28 TBB’den ‘etki ajanlığı’ düzenlemesine tepki
17:17 Almanya’da erken seçim için uzlaşma sağlandı
16:59 Mezopotamya Gurme ve Yöresel Lezzetler Fuarı açıldı
16:49 ‘Demokrasi ve Özgürlük’ mitingine çağrılar başladı
16:44 Artuklu’da çocuklar için 'Sinema günleri'
16:40 Riha Büyükşehir Belediye Meclis toplantısında kayyım protestosu
16:31 Edip Solmaz anıldı: Direniş ruhu alanlarda
16:17 'Konuş sen nerelisin?' davasında beraat
16:16 DEM Parti Kadın Meclisi Defne’de depremzedelerle bir araya geldi
15:57 Akbelen'de 'Orman işgali' davasında beraat
15:53 Özel'den Erdoğan'a kayyım yanıtı: Samimiyetsizlik
15:09 Yargıtay 'Dipçik Davası' kararını onadı: Polis tutuklandı
15:05 Êlih ve Xelfetî'de irade gaspına karşı nöbet sürüyor
14:35 Narin, Rojin ve Şirin anısına fidan dikildi
14:30 Amed Büyükşehir Belediyesi'nden Samandağ’a araç desteği
14:29 Bakırhan: Meclis’teki tüm siyasi partilerle görüşmek isteriz
14:22 İşçi Filmleri Festivali, Filistin temasıyla başlıyor
14:16 Wan’ın 10 ilçesinde kayyım tepkisi: Ortak mücadeleyi büyütelim
14:13 İş yeri saldırıya uğrayan Mojsenalhosseini GGM'ye gönderildi
14:05 30 yılın ardından tahliye oldu
13:33 MHP'li vekilin şikayetiyle gazeteciye ceza
13:01 Danıştay önünden seslendiler: Köyümüzde maden istemiyoruz
12:54 Bakanlık 5 çocuğun ölümünde yoksulluğu görmedi, yardımları sıraladı
12:48 Bakırhan: Ortak bir gelecekten bahsediyorsanız tasfiye ve inkardan vazgeçin
12:43 Hasta tutsak Gemicioğlu'nda hafıza kaybı başladı
12:31 SPD'den kayyım tepkisi: Siyasi saiklerle atanıyor
12:27 Mêrdîn'de parka da kayyım atandı!
11:59 Bahçeli'den AKP'yle görüş ayrılığını soran gazeteciye: Mesleği bırak
11:58 Tutsaklara selam vermek yasaklandı
11:56 Emine Şenyaşar Xelfetî'de kayyım nöbetinde
11:45 Özgür Basın'a saldırılar Taksim Tünel’de protesto edilecek
11:44 Bahçeli Kürt önderlerini hedef aldı
11:43 Hatimoğulları: Türkiye yüzyılı ısınmak için yangından ölen çocuklardır
11:10 Narin Güran davası avukatları: Çelişkiler giderilmedi
11:04 Avukatlardan İmralı’ya gitmek için yeni başvuru
10:44 Müzisyen Wecker’den ‘Öcalan'a özgürlük’ çağrısı
10:16 TJA aktivistlerinin davası ertelendi
09:50 Gazeteci Uluğ: Kürtler Ortadoğu’da göz ardı edilemeyecek bir güç
09:48 Dîlok'ta kadın katliamı
09:38 Mêrdîn kayyımının Kırklareli'ye yol yaptığı ortaya çıktı
09:22 Sayıştay raporu: Kayyım MARSU’yu batırdı!
09:10 Rojin Kabaiş'in ölümünde muamma sürüyor: Otopsi raporu açıklansın
09:09 Halay çeken de çekmeyen de suçlu sayıldı
09:07 Şengal'i özgürleştiren ruh
09:04 ‘Kadınlar rejime açık bir şekilde meydan okuyor’
09:04 Gazetecilere dönük baskılara tepki: İhlalleri belgeleyenler hedef alınıyor
09:00 12 KASIM 2024 GÜNDEMİ
08:34 Cizîr'de gençlerden kayyım protestosu
08:10 Meteorolojiden birçok kent için yağış uyarısı
08:02 Ege Denizi'nde deprem
11/11/2024
23:58 Mêrdîn’de 2 tutuklama 1 gözaltı
23:51 Gençlerden kayyım protestosu
22:30 Êzidî kız çocuğun vasiliği DAİŞ’li aileden alındı
22:19 İzmir’de evde yangın: 5 çocuk hayatını kaybetti
21:39 İstanbul'da irade gaspı protestoları: Kayyım rejimini defetmemiz gerekiyor
20:51 Kerboran’da kayyım protestosu: Tecridi kaldırın, barış için uzanan eli tutun
20:45 BDP eski il eşbaşkanı Doğru tahliye edildi
20:09 ‘Kayyıma karşı sesini yükselt aramızda ol’
20:04 2 yıldır aranan DAİŞ’li Hol Kampı’nda yakalandı
18:59 Kayyımların usulsüzlükleri Sayıştay raporunda
18:33 Wan Büyükşehir Belediye toplantısında kayyımlara tepki
18:10 Marmaray seferleri gecikmeli yapılıyor
17:46 Pîran'da 2 bölge 'geçici özel güvenlik bölgesi' ilan edildi
17:30 Hastane çalışanlarına saldırı
17:28 İsrail, çağrı cihazlarının patlatıldığı saldırıyı üstlendi
17:24 Dîlok Baro Başkanı Duran: Kayyıma karşı ortak tavır geliştirilmeli
17:05 Bagok’ta askeri operasyon sürüyor
17:01 Mêrdîn'de seçilmişler toplandı: Sokaklar bizim
16:27 Şirnex'te 25 Kasım startı
15:48 Amed'de ikinci Halk Lokantası açıldı
15:42 Amed'de halkın katılımıyla belediye meclis toplantısı
15:12 Tunç'tan 'umut hakkı' yanıtı: Meclis'te konuşulan konular
15:10 Eşbaşkan Karayılan’dan Erdoğan’a tepki
14:50 Abdullah Öcalan'ın selamı direnişçilere iletildi
14:38 Kayyım protestolarındaki polis şiddeti Meclis’e taşındı
13:31 Temelli: Kayyım demokrasiye ve barışa darbedir
13:24 Xelfetî'de nöbet 8'inci gününde: 17 Kasım mitingine davet
13:13 Öztürk: Onurlu barış için 17 Kasım'da alanda olalım
Uçar: Ülkenin tutunabileceği umut Öcalan’ın çözüm önerileridir
12:57 Ahmet Özer hakkında yeni soruşturma
12:06 TÜİK’e göre işsizlik yüzde 8,6
12:01 'Demokrasi ve Özgürlük' mitingi deklarasyonu: Muhatap Öcalan'dır
12:01 Ahmet Türk'ten Erdoğan'a: Ne idiği belirsiz tipler halkın iradesini gasp etmekte
11:51 Esenyurt'ta kayyım protestosu: CHP’li vekiller belediyeye girdi
11:39 20 isim hakkında 'yasadışı bahis’ soruşturması
11:09 Gözaltında çıplak arama ve şiddete takipsizlik
10:27 Mahkeme Adalar'da imar planını durdurdu
10:19 Trump döneminde ABD-Türkiye ilişkileri ve krizler
09:55 Xwebûn'un 256'ncı sayısı çıktı
09:05 İzmir sokaklarında kayyım tepkisi: Kabul etmiyoruz
09:04 Köln'deki mitinge çağrı: Tecridi kırmakta kararlıyız
09:03 'Kayyım toplumsal muhalefetin birliğiyle yenilebilir'
09:00 11 KASIM 2024 GÜNDEMİ
08:49 Özer soruşturmasındaki savcının eşi SPK'ye atandı
08:47 KDP’nin HDP’lilere yönelik baskılarına karşı ortak bildiri
08:18 Birçok il için sağanak uyarısı
10/11/2024
23:37 Êlih’teki gençlerin direnişi 7’nci gününde
22:11 Küba’da 6.8 büyüklüğünde deprem
22:06 Êlih’teki mitinge katılım çağrısı
21:58 Qoser'de meşaleli yürüyüş: Kürt halkının iradesi kazanacak
21:35 Rojin Kabaiş için X’te eylem
21:06 Qamişlo’da göçmenlik ve mültecilik paneli
20:35 Werîşe Mûradî’ye idam cezası verildi
20:08 Lübnan’da ölenlerin sayısı 3 bin 189’a yükseldi
19:53 Kayyımları savunan Erdoğan, protestoları hedef aldı
19:35 Wêranşar’da bir kadın katledildi: 2 korucu gözaltında
19:30 Gever’deki kuş cennetinde yangın
19:08 İsrail’den Şam’a saldırı
18:55 ‘İktidar kayyımda ısrar ettikçe daha büyük kaybedecek’
18:39 Şehba’da Toplumsal İşler Meclisi kuruldu
18:36 Şengal’de SİHA saldırısı: Bir kişi hayatını kaybetti
18:02 Xelfetî’de yürüyüş: Kayyım gidecek biz kalacağız
17:53 Mahkeme kaçırılan Êzidî çocuğun vasiliğini DAİŞ’li aileye verdi
17:31 Kocaeli’de bir kadın katledildi
17:19 Özerk Yönetim heyetinden Hol Kampı’na ziyaret
17:08 Riha'da şüpheli çocuk ölümü
16:39 Êlih’te TOMA direnişe çarptı!
15:46 ‘Kayyım değil demokrasi’ buluşması: Gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz
15:39 KESK Dîlok Şubeler Platformu’ndan Xelfetî’deki direnişe destek
15:29 Agirî'de 25 Kasım’ın startı yürüyüşle verildi