HABER MERKEZİ - Türkiye’nin mafya tarzıyla gazetecileri hedef alarak katlettiğini belirten IFJ Başkanı Dominique Pradalié, “Katiller cezasızlıktan besleniyor. Herkes bilmeli ki, gazeteciler olmadan demokrasi de olmaz” diye belirtti.
Türkiye ve bağlı Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılarını takip eden gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) ile hedef alınarak katledilmesine dair tepkiler devam ediyor. 600 bin üyeli Uluslararası Gazeteciler Federasyonu’nun (IFJ) Başkanı Dominique Pradalié, yaşanan katliama ilişkin ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.
Dominique Pradalié, “İki gazeteci arkadaşımızın, Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in katledilmesi kesinlikle kabul edilemez ve tüm uluslararası yasalara aykırıdır. Gazeteci sahada bir aktör değildir, o bir gözlemcidir, neler olup bittiğine bakmak, bunu bir bağlama oturtmak ve gördüklerini radyo ya da video aracılığıyla dünyaya anlatmak için oradadır. Bu nedenle gazetecileri hedef almak son derece sarsıcıdır. Geçen Perşembe günü iki arkadaşımızın öldürülmesi tam da gazetecilerin görevlerini yerine getirmesini hedef almıştır” dedi.
‘KATİLLER CEZASIZLIKTAN BESLENİYOR’
Katledilen gazetecilerin aile, arkadaş ve meslektaşlarına taziye dileklerini ileten Dominique Pradalié, “Bizi en çok sarsan durum ise artık herkesin gazetecileri öldürme hakkına sahip olduğunu düşünmesidir. Herkes gazetecileri öldürebileceğini düşünüyor. Neden mi? Çünkü cezasızlık var. Çünkü katiller cezasız kalıyor ve cezasızlıktan besleniyor. Şimdi adalet yerini bulmalı, başka bir deyişle soruşturma başlatılmasının zamanı” diye belirtti.
‘SUÇLARININ İFŞA OLMASINI İSTEMİYORLAR’
Gazetecilerin katledilmesinin arkasında yatan temel nedenin savaş suçlarının açığa çıkarılmasını engellemek olduğunu vurgulayan Başkan Dominique Pradalié, şöyle devam etti: “Ne yazık ki gazetecileri öldürmek isteyen ve bunu ‘başaran’ tek ülke Türkiye değil. İsrail sadece Gazze'de 130'dan fazla gazeteciyi öldürdü. Bu devletler neden gazetecileri öldürüyor? İşledikleri suçlara tanıklık edenleri ortadan kaldırmak istiyorlar. İşledikleri ihlallerin ve soykırımların tüm dünyaya ifşa edilmesini engellemek istiyorlar. Başta Cenevre ve Venedik Sözleşmesi olmak üzere, gazetecilerin korunmasını sağlayan bir dizi anlaşma var. Ancak bunların yeterli olmadığı açık. İki yıl önce Avusturya'nın başkenti Viyana'da Birleşmiş Milletler (BM) gazetecilerin güvenliğine yönelik on yıllık planını gözden geçirdi. Bu planın varlığından bile çok kimsenin haberi yoktu. UNESCO'ya göre on yıl içinde 1000'den fazla gazeteci öldürüldü. Bu durum, ne kadar iyi yazılmış olursa olsun, somut ve bağlayıcı tedbirlerle desteklenmeyen bir BM planın hiçbir işe yaramadığını kanıtlıyor.
DAİMİ İZLEME GRUBU OLUŞTURULACAK
İşte bu nedenle dünya çapında 600.000 üyesi bulunan Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na kabul edilmesi için ve hayata geçirilmesi için 3 ana maddeye dayanan bir proje sundu. Bu projeye göre; her ülke basın özgürlüğünü geliştirmek için neler yaptığını yıllık olarak rapor etmesi gerekecektir. Dünya çapında neler olup bittiğini gözlemleyecek daimi bir izleme grubu oluşturulacak. Bir gazeteci öldürüldüğünde, bu grup ne olduğunu araştıracaktır. Üçüncüsü ve bana göre en önemlisi ise bağımsız bir uluslararası soruşturma biriminin kurulmasıdır. Bu birim gazetecilerin öldürüldüğü ülkelerde soruşturmalar yürütecek, suçluyu- ateş eden kişiyi - ve aynı zamanda ateş etme emrini veren kişiyi tespit edecek, böylece bu kişiler adalete teslim edilebilecek ve adalet nihayet yerini bulacaktır. Bu mutlak bir gerekliliktir.
‘TÜRKİYE MAFYA TARZIYLA GAZETECİLERİ HEDEF ALIYOR’
Türk ordusu gazetecileri Meksika'daki mafya ile aynı şekilde hedef alıyor. Amaç aynı: işlerini yapmalarını, kamuoyunu bilgilendirmelerini engellemek. Yani hep aynı süreç işliyor. Peki bu neden yapılıyor? Çünkü şu an için tam bir cezasızlıkla gerçekleşiyor. Ancak BM’ye sunulan ve desteklediğimiz bu sözleşme yürürlüğe girer girmez, sorumlular artık bağımsız ve uluslararası bir soruşturma ve araştırmadan kaçamayacaklarını bilecekler. Şimdi, eğer gazeteci dernekleri beş kıtada da kendi hükümetlerini bu taslak sözleşmeyi kamuoyu önünde desteklemeye ikna edemez ve olumlu bir yanıt alamazlarsa, birkaç yıl içinde artık gazeteci kalmayacaktır. Ama herkes bilmeli ki, gazeteciler olmadan demokrasi de olmaz. Karşı karşıya olduğumuz korkunç tehdit budur.”
‘GAZETECİLERİN KATLEDİLMESİ SAVAŞ SUÇU’
Kürt gazetecilerin katledilmesinin bir savaş suçu teşkil ettiğinin altını çizen Dominique Pradalié,, “Katiller işlediği suçun bir savaş suçu olduğunu biliyorlar. Bunu bilmelerine rağmen bugün hala rahatlar. Benzer birkaç durumdan kaynaklı Lahey’deki Uluslararası Mahkemelere şikayette bulunduk. Ancak bu şikayetler öldürülen tüm gazetecileri kapsamıyor. 2024'ün başından bu yana 111 gazeteci katledildi. Peki neden? Cezasızlık yüzünden. Dolayısıyla gazetecileri her anlamda koruyan ve onlara özel uluslararası bir sözleşmenin varlığını sağlayamazsak, çok yakında hiç gazeteci kalmayacak” dedi.
‘KÜRT GAZETECİLER DÜNYA İÇİN ÖRNEK’
Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in katledenlerin adalet önüne çıkarılması gerektiğini dile getiren Dominique Pradalié, “Gazetecinin öldürülmesine ilişkin ciddi bir soruşturmanın yürütülmediği ülke ve yerlerde hukuk uzmanlarından oluşan bağımsız ve uluslararası bir soruşturmanın başlatılmalı. Bölgede çalışan Kürt meslektaşlarımız ve mesleğine yakışır çalışma yürüten Türk gazetecilere dikkatli olun diyoruz. Yaptığınız işten kaynaklı sizi tebrik ediyoruz. Siz gerçek kahramanlarsınız. Tehlikeli olduğunu bilmenize rağmen mesleğinizi icra etmekten geri durmuyorsunuz. Sizler tüm dünya için örneksiniz”.