Türkyılmaz: Öcalan özgür olmadan süreç olmaz, çözümün önündeki engel silah değil

img
ANKARA - Kürt sorununun çözümünün önündeki engelin "silah" olmadığını vurgulayan tarihçi Yektan Türkyılmaz, "Karşıda medeni bir muhatap yok. Öcalan özgür olmadan bir süreç olmaz. Bu işin ABC'si ev hapsi falan değil" dedi. 
 
Kürt sorununun çözümüne dair tartışmalar gündemdeki yerini koruyor. İmralı Adası'ndaki cezaevinde ağır tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, 28 Aralık'ta DEM Parti heyetiyle yaptığı görüşmelerde, sorunun çözümü ve ülkenin demokratikleşmesi noktasında önemli mesajlar verdi. Kamuoyuna yansıyan 7 maddelik mesajda, tüm siyasi aktörlere "dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alın" çağrısı yer aldı. En önemli çözüm zemininin Meclis olduğuna vurgu yapılırken, Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirilmesi gerektiğinin altı çizildi. Mesajlar kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, DEM Parti heyeti de Abdullah Öcalan önerisi doğrultusunda AKP, CHP, MHP, DEVA, Gelecek Partisi, Yeniden Refah Partisi ve Saadet Partisi ile görüşmeler gerçekleştirdi. Görüşmelerin önümüzdeki günlerde de sürmesi ve sonrasında İmralı'da yeni bir görüşme gerçekleşmesi bekleniyor. 
 
Tarihçi ve Kültürel Antropolog Yektan Türkyılmaz, Kürt sorununun çözümüne dair tartışmalar ve Abdullah Öcalan'ın mesajlarına dair sorularımızı yanıtladı. 
 
* Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Kürt sorununa dair yaklaşım değişmedi. Yönetime gelen partiler, sorunu ya yok saydı ya da kabul ettikten kısa bir süre sonra tersi bir tutum aldı. AKP döneminde de durum değişmedi. Söyleşimize, sorunun varlığı ve yokluğu üzerinden yürütülen tartışmalarla başlamak istiyorum. Neler söylersiniz?
 
Gerçekten çok yerinde bir soru ve konuşmalara buradan başlamamız lazım. Çünkü bir şeyi çözmekten bahsediliyorsa bunun adını koymak çok önemli. Bahçeli de, Erdoğan da Kürt sorunun olmadığını iddia ediyor. Erdoğan, "Her şeyiniz var, bir sorununuz yok" diyor. Bahçeli ise, "Bir Kürt sorunu yoktur, PKK sorunu var" diyor. Bu ikisi aynı değil. Neden aynı değil? Bahçeli, tarihsel olarak Türkiye’deki siyasilerin bugüne kadarki yaklaşımlarından daha doğru bir yerde yaklaşıyor. Şu açıdan doğru yaklaşıyor; Türkiye’de bir Kürt aktörlüğü olmasaydı böyle bir sorun olmayacaktı. Bugün Türkiye’de Kürt sorununun olma sebebi, bunun aktörünün olması. 
 
 İlk olarak Kürt sorununun arkasındaki ‘sorun’dan kurtulmamız gerekiyor. İkinci olarak, meseleyi tekil kullanmaktan kurtulmamız gerekiyor. Çünkü artık meseleler var. 
 
Aslında burada ikinci bir şey daha konuşmamız lazım. O da burada bir sorun mu var, yoksa bi mesele mi? Bunun adını sorun olarak koyarsanız, bunun karşılığı çözüm olur. Mesele diye koyarsanız, meselenin idaresi ve yönetimi olur. İlk olarak Kürt sorununun arkasındaki ‘sorun’dan kurtulmamız gerekiyor. İkinci olarak ise, meseleyi tekil kullanmaktan kurtulmamız gerekiyor. Çünkü artık meseleler var. 
 
Biraz açar mısınız? Ne tür meseleler? 
 
1990’lı yıllarda Kürt sorunu dendiği zaman Güney (Federe Kürdistan Bölgesi) konuşulurdu. Bir de Kuzey’in sorunları konuşulurdu. Rojava (Kuzey ve Doğu Suriye) falan yoktu. Siyasi bir mesele halinde değildi. Türkiye’ye baktığımızda ise en az iki tane Kürt meselesi var. Kürdistan illerindeki Kürtlerin karşı karşıya olduğu meseleler, beklentiler. Bir de metropollerde olan Kürtlerin beklentileri. İkisi birebir aynı değil. Ayrıca artık kocaman bir aktörlük de meselenin içine girdi. Bu da nedir? Rojava. Artık Kuzey ve Güney olarak ayırt edemiyoruz. Çoklu aktörler var. Çok aktörlü çok meseleler olduğu için, çok muhatabı da var. Örneğin Rojava için temel mesele artık Şam. Türkiye’nin saldırıları, tehditleri mutlaka gözardı edilmez ama artık Şam ile yapılacak müzakereler başat olmaya başladı. Onun muhatabı, artık bizim muhatabımız ile birebir aynı değil.
 
 İktidar, çözümü "silah bırakmaya" indirgeyen bir noktada yaklaşıyor. Dünyada tüm çatışmalı süreçlerde "silah bırakma" konusu sonda konuşulur. Ancak burada ilk şart olarak öne sürülüyor. Bu yaklaşımla sorun çözülür mü?  
 
Kürt meselesi bir ulusal meseledir. Etnik, kültürel ve siyasi bir meseledir. Sınırlar ile karışmış, göçler ile karışmış, siyasi felaketler, katliamlarla, trajediler ile kangrenleşmiş koskoca bir meseledir. Gelelim silah meselesine; Türkiye’de artık eskisi gibi bir çatışma süreci yok. Aslında Kuzey’deki sorun esas itibariyle artık bir silah sorunu değil. Bakın belediye başkanı seçiyorsunuz yerine kayyım atanıyor. Buradaki sorun neyden kaynaklanıyor biliyor musunuz? Kürt hareketinin bu rejimin çizgisine gelmemesinden kaynaklanıyor. Kürtlerin baskı görmesinin sebebi dağlarında gerillaların gezmesinden kaynaklanmıyor. Neredeyse 10 yıldır fiili bir çatışmasızlık var. Çatışmalar olmuyor mu? Oluyor. Ama başka gruplarla da karşılaştırırsanız onların da bu kadar oluyor. 
 
 
Çözümün önündeki engel silah değildir. Ancak Erdoğan Kürt sorununun çözümsüzlüğünün kar ettiğini düşünüyor. Hem siyasi açıdan hem diplomatik açıdan hem de bölgesel açından kazandırdığını düşünüyor. 
 
İkinci bir şey daha var. Bütün bu tartışmalarda bir engel. Erdoğan, Kürt sorununun çözümsüzlüğünün kar ettiğini düşünüyor. Hem siyasi açıdan hem diplomatik açıdan hem de bölgesel açından kazandırdığını düşünüyor. Sizin Irak’ta askerinizin ne işi var kardeşim? Suriye’nin bazı kentlerini niçin işgal ettiniz? Yani Kürt sorunu kriminalize edilerek Ortadoğu’daki yayılmacılık bir araç olarak kullanıyor. Bu mesele nedeniyle Türkiye, İsveç’ten milletvekilinin iadesini istedi. Bu meseleyi kullanarak istedi. Son tahlilde çözümün önündeki engel silah değildir. Kandil ile ilgili bir meseleniz var ise hal edin. Ama bu hal içinde bunun tek yanlı olması düşünülemez. Örneğin Güney Kürdistan’da Türkiye’nin askeri varlığının ne anlamı var?
 
Bir tarafta sorunun çözümünü "silah bırakmaya" indirgeyen bir iktidar, diğer yandan meselenin demokratik zeminde çözümünü isteyen Abdullah Öcalan var. Son görüşme sonrası açıklanan 7 maddede de çözüme ve demokratikleşmeye vurgu yapıldı... 
 
Abdullah Öcalan’ın çizgisinde bir değişiklik yok. Abdullah Öcalan, 1993’te ne diyorsa aşağı yukarı aynı şeyi söylüyor. Öcalan’ın bir kitabı var. "Bir Muhatap Arıyorum" kitabı. İçeriğine girmeden sadece isimden devam edeyim. Kürtlerin bir talihsizliği var. Kürtlerin karşısında medeni bir muhatap yok. Geçen süreç nasıl yerle yeksan oldu? Erdoğan, günlük siyasi tabloya bakıyor ve buna göre hareket ediyor. Kârına olmadığını düşündüğü zaman kıvırıp çöpe atıyor. Böyle oldu, oluyor. Karşıda medeni bir muhatap yok. Ne demek bu? İlk başta niyet konusunda şüphe olmamalı. İkinci olarak usul konusu şeffaf olmalı ve yanıltmaca olmamalı.
 
Kamuoyuna yansıyan 7 maddelik mesajı nasıl değerlendirdiniz? 
 
 
Öcalan, bir tek Kürtler için değil, Ortadoğu için de çok önemli bir lider. Abdullah Öcalan, sonuçtan çok süreci önemseyen bir lider. Ama bunun muhatabı kim? Türkiye'de bunun bir muhatabı yok. Şüpheli.  
 
Öcalan çok önemli bir siyasi lider. Öncelikle bunun altını çizmek lazım. Bir tek Kürtler için değil, Ortadoğu için de çok önemli bir lider. Bugün Rojava’yı konuştuğumuzda bir tek Kürtleri konuşmuyoruz ki. Nüfusunun yarısı bile Kürt değil ve 10 yıldan fazladır yönetiyor. Bu süre zarfında Suriye’nin en önemli bölgeleri olmaya devam ettiler. Bu büyük bir başarı. Bu zorla, şiddetle yapılacak bir şey değil. Dolasıyla Abdullah Öcalan önemli bir siyasi figür. Abdullah Öcalan sonuçtan çok, süreci önemseyen bir lider. Sürecin kendisini önemsiyor ama bunun muhatabı kim? Bu süreç ne zaman kıymetli olur? Bir muhatabı olduğu zaman. Türkiye’de bunun bir muhatabı yok. Şüpheli. Bu sürece nasıl bakıyorlar? Bence burada bir fırsat görüyorlar. Kürt meselesini araçsalaştırmak istiyorlar. Bu durum bu meseleyi hep deşer.
 
Abdullah Öcalan, "Sayın Bahçeli’nin ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya, ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sunacak ehil ve kararlılığa sahibim" diyor. Öcalan burada neye işaret ediyor? 
 
Sürekli bir devlet aklına işaret ediliyor. Son iki yüzyılda Türkiye’de eşit yurttaşlık mücadelesi veren tek grup Kürtler değildir. Devlet aklı dediğinde; derin akıl, tarihsel akıl demiş oluyorsunuz. Eğer böyle bir akıl varsa bile, bu akıl iyi bir akıl değil. O akıl bugüne kadar hiçbir soruna çözüm merkezli yaklaşmadı. Yok etme, tasfiye etme merkezli yaklaşmıştır. Ancak bugün farklı olamaz diyemeyiz. Ama çıkıp açık açık şunu söylemeniz lazım; şu şu sebeplerden dolayı farklı olacak. Bunu demek zorundasınız. Ben bu sebepleri göremiyorum. 
 
Yeni süreç tartışmalarında öne çıkan başlıklardan birisi de toplumsal rıza. Hangi adımların atılması ya da sürece nasıl yaklaşılması halinde bu "rıza" oluşur?  
 
 
İki milletvekiliyle gülümsemeniz insanların gönlünü almıyor. İnsanlar Tişrîn Barajı'nın etrafında ne olduğunu gün be gün takip ediyor. Kürtler herhangi bir statü sahibi olmasın diye elinizdeki olanakları kullandığınızı takip ediyor. 
 
Toplumun ilgisine bakmak lazım. "Anayasayı değiştirdik", "Anayasada Türk'ü kaldırdık, Türkiyeli dedik"... Bunlar bence çok böyle heyecan yaratacak bir şey değil. Veyahut işte "ilkokullardaki bilmem ders saatini şöyle yaptık. Anadilde eğitimi bu kadar, böyle yaptık"... Türkiye Kürtleri, Kuzey Kürtleri, buna bakmıyorlar. Kuzey Kürtlerin gözü, kulağı nerede? Bence Rojava’da. Dolayısıyla şimdi sizin iki tane milletvekiliyle gülümsemeniz, iyi pozlar vermeniz insanların gönlünü almıyor. Çünkü insanlar Tişrin Barajı’nın etrafında ne olduğunu gün be gün takip ediyor. Sizin HTŞ'ye nasıl neleri salık verdiğinizi gün be gün takip ediyorlar. Sizin SMO ile neler yapmaya çalıştığınızı gün be gün takip ediyorlar. Sizin Kürtler herhangi bir statü sahibi olmasın diye elinizdeki bütün diplomatik, askeri olanakları kullandığınızı takip diyorlar. Sizin F-16’larınızı takip ediyorlar. Dolayısıyla bu siyasi çizgi sürdüğü sürece bir karşılığı olmaz. Ayrıca yaşanan sürecin bir adı da yok.
 
Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılar sürerken çözümden bahsedilebilir mi? 
 
Paradigmatik bir değişikliğe ihtiyaç var. Sürekli Kandil'e parmak çeviriyorlar. Çünkü işlerine öyle geliyor. Ama bence Rojava'yı daha büyük bir tehdit görüyorlar. Türkiye, Rojava'yı niye tehdit görüyor? Rojava'dan Türkiye'ye yönelik bir saldırı mı olmuş? O kadar Rojava'ya yönelik saldırılar oldu ki Türkiye'den. Yani onun karşılığında yapılanlara bakarsanız hiçbir şey. Normal şartlarda savaş çıkar. Neden çekiniyorlar? Çünkü Rojava'daki Kürtlerin statüsü olursa siz Nusaybin'deki Kürt'ü bu koşulda tutamazsınız artık. Rojava'daki Kürtlerin statüsü olursa, Kobanê'dekiler kendi kentleriyle ilgili kararları kendileri verirlerse, siz Suruç'takileri Ankara'ya bakar durumda tutamazsınız. Kürt'ün kendi kendisine karar vermesine sizin ne kadar tahammülünüz var? Şimdi burada bu ölçülüyor. Bugünkü rejim, Suriye'ye baktığında ne görüyor biliyor musunuz? Suriye'ye geleceğini nakşedeceği bir toprak parçası görüyor. Yani Türkiye'yi yarın nasıl görmek istiyorlardıysa onu inşa edecekleri bir alan olarak görüyor. Bir kolonyal fırsat olarak görüyor.
 
Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye'nin statüsünü kabul etmez mi?
 
Statüsünü kabul etmeye mecbur kalacaktır.
 
Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz? 
 
Esas itibariyle burada iki şey söylemek durumundayım; bir bölgesel dengeler, ikincisi ise SDG yönetiminin kendi gücü. Bölgesel dengeler buna izin vermiyor. İşgal etmeye çok yeltendi. 8 Aralık sonrası ilk haftada ortaya çıkan görüntü bu yöndeydi. Ankara'da büyük bir hareketlilik oldu, sınıra yığınak yapıldı ama gerçekleşmedi. Bunun gerçekleşmemesinin birinci sebebi, jeopolitika olduğunu, diplomatik dengeler olduğunu düşünüyorum. Özellikle de Amerika'nın engellemesi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca İsrail'in diplomatik baskısının olduğunu düşünüyorum. Burada Almanya ve Fransız Dışişleri Bakanlığı'nın ortak açıklaması çok çarpıcı oldu. Dolayısıyla burada siz şunu demeniz gerekiyor; Türkiye'nin Rojava’ya bakışının değişmesi için Türkiye'nin kendisine bakışının değişmesi lazım.
 
 
 Rojava, Suriye'deki en makul siyasi aktörlerin başında geliyor. Türkiye, çözüm istiyorsa Rojava'yı ortadan kaldırmaya değil, ancak örnek almaya yönelebilir. 
 
Rojava’ya ister Amerika'dan ister Paris'ten ister Tel Aviv'den ister Tahran'dan bakın. Ankara dışında nereden bakarsanız bakın, Suriye'deki en makul siyasi aktörlerin başında Rojava’nın geldiğini görüyorsunuz. 8 Aralık'tan bu yana gelen açıklamalara bakın. Bu açıklamaların bir tanesinin ortamı provoke edici olduğunu düşünebilir misiniz? Gerginlik yaratmaya yönelik olduğunu düşünebilir misiniz? Düşünmemiz mümkün değil. Bugün SDG veyahut da bölgesel özerk yönetim bir olgunluğa gelmiş durumda. Bunu belki askeri olgunluğa indirmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. O da var. O da önemsiz değil, ama esas itibariyle idari bir olgunluğa gelmiş durumda. Siyasi bir olgunluğa gelmiş durumda.
 
Rojava yönetimi açısından sadece Kürtleri yönetmek dünyanın en kolay şeyi olabilirdi. Yönetim sadece Kürtleri yönetmiyor. Ayrıca bir tek Kürtler tarafından kurulmuş bir yönetim de değil. Türkiye, çözüm istiyorsa Rojava'yı ortadan kaldırmaya değil, ancak örnek almaya yönelebilir. 
 
Abdullah Öcalan’ın mesajlarına dönecek olursak; Meclis vurgusu vardı. Meclis sorunun çözümünde nasıl bir rol alabilir?
 
Türkiye çok şanslı. Çünkü karşı tarafı temsilen Kürt hareketi var. Öcalan özgür olmadan böyle bir süreç olamaz. Emsali yok. Siz şimdi birinin elini kolunu kelepçeliyorsunuz sonra da gel bu sorunu çözelim diyorsunuz. 
 
Türkiye’de Meclis mi var? Türkiye’de başkanlık sistemi var ve Meclis’i bypas etmek üzerine kurulmuş bir sistem. Meclis varken Meclis’e getirmeyenler, dudağının arasındaki laf ile süreci yere atan, parça parça eden kişi hala ortada yoksa nasıl olacak? Türkiye’de bir meseleyi hal etmek isteyen için olanak çok. Bir de Türkiye çok şanslı. Çünkü karşı tarafı temsilen Kürt hareketi var. Talepleri açısından Kürt hareketi dünya örneklerine baktığın zaman en minimalize hareket diyebiliriz. Türk kamuoyunun razısı diye bir şey de yok. ‘Asalım’ diyorsunuz alkışlıyorlar, ‘Çözelim’ diyorsunuz alkışlıyor. Derdiniz çözmek olsa bununla uğraştırmazlar bile. Şunu bunu araçsallaştırmadan çok basit; bu işin muhatapları bir an önce özgür olmalı. O gün ne yemek yediğine sizin karar verdiğiniz insan ile çözüm olur mu?
 
 Kastınız Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü mü? 
 
Öcalan özgür olmadan böyle bir süreç olamaz. Emsali yok. Siz şimdi birinin elini kolunu kelepçeliyorsunuz sonra da gel bu sorunu çözelim diyorsunuz. Bu işin ABC’si ev hapsi falan değil. Bir de Öcalan’ı aktör olarak görmek durumundalar. Öcalan çok önemli bir aktör. Diğer aktörler ile de görüşmek zorundalar. SDG ile görüşmek istiyorlarsa bunu ayrıca yapmak durumundalar.
 
DEM Parti'nin çözüm noktasındaki rolüne dair neler söylersiniz? 
 
Geçmiş süreçte çok önemli dersler çıkarmalılar. DEM Parti, aracı, postacı, kolaylaştırıcı değil, taraf olduğu bir süreç olmalı. DEM Parti, aracı değildir, ulak değildir. DEM Parti, taraftır. DEM Parti, görüşmek istiyorsa görüşür. DEM Parti’yi SDG ile görüştürmeyi düşünüyorlar. Kandil ile daha önce görüştürdüler. Yine yapabilirsiniz ama çözmek isteyen bütün bunları aynı çuvala atmaz. Çünkü bunlar birbirinden farklı meseleler. DEM Parti tabanı, rejime karşı en net tavrı ortaya koyabilen tabandır.
 
DEM Parti İmralı Heyeti, Meclis'te temsili bulunan partilerle görüştü. Siyasi temasların sürece katkısı nasıl olur? 
 
Siyasi temasın zararı olmaz. Ama bu sembolik temaslardan geçmeli. Bir de bu sorunu acil ve kati bir şekilde çözelim diyorlar. Çözelim de içinde tehdit var. Örneğin, “Ya silahları bırakırsınız ya da biz sizi gömeriz” diyorlar. Evrensel, medeni bir muhatap arıyoruz. Evrensel, medeni yollar ile çözmek istiyoruz. Onların nasıl olduğu belli.
 
Son yerel seçimlerde birinci parti olan CHP'nin tutumu dikkat çekici. Süreci destekleyip desteklememek arasında gidip geliyor. Katılır mısınız? 
 
 
CHP, 1989’un gerisindeler. SHP raporundan daha gerideler. Kendilerinin bir çözüm önerisi yok. Başkalarının önerileri konusunda yorum yapıyorlar. Bu çok acıklı bir durum. Bugün Özel’in bir alternatif proje koyması lazım. 
 
Gözden kaçırmamız gereken bir şey; 31 Mart’tan ortaya çıkan fırsatın çarçur edilmesi. Bir yandan "normalleşme", bir yandan 1 Ekim ile başlayan karmaşık hava, Türkiye’de daha geniş bir ittifakın olmasını berhava etti. CHP açısından çok açıklı bir durum var. Çünkü sürekli kurucu parti olduğunu söylüyor. ‘Türkiye’yi ve Cumhuriyeti kurduk' diyorlar. Ancak bütün meselelerde seyirci durumdalar. CHP, 1989’un gerisindeler. SHP raporundan daha gerideler. Kendilerinin bir çözüm önerisi yok. Başkalarının önerileri konusunda yorum yapıyorlar. Bu çok acıklı bir durum. Bu gün Ekrem İmamoğlu ya da Özel’in bir alternatif proje koymaları lazım. CHP bu işin olmayacağını düşünüyor ve bu tartışmalar bittikten sonra tepkileri toplamayı hedefliyor. Kürtler arasındaki tepkileri toplamayı düşünüyor. Çıkarını, iktidarını düşünüyor. Bu riskli bir şeydir. Erdoğan nasıl saklanıyor? Herkes görüyor ama kimse söylemiyor. Erdoğan’ın olmadığı bir çözüm olur mu? Erdoğan’sız çözüm çözümsüzlüktür.
                    
 Medyanın süreci ele alış şeklini nasıl yorumluyorsunuz? 
 
Rejim medyasına dair bir şey söylemeyeceğim, zaten herkes biliyor. Oranın ne şekilde işlendiği biliniyor. Acıklı olan ise; Halk TV, KRT TV ve CHP’ye yakın kesim ve medya, 90’larda Kürtlere yönelik savaşta aktör olanları yorumcu diye çıkarıp duruyor. Gerçek bir çözüm yerine onları ekrana koyuyor. İnkar, katliam projelerini övenleri ekrana koyuyorlar. Bu çok korkunç bir durum. Kürtlere çok büyük zararları olacağından değil, kendileri bir aynaya baksınlar. Bu yaptıklarının kendilerine zararlarına baksınlar. En büyük zararı kendilerine verdiklerini görecekler.
 
MA / Mehmet Aslan

Diğer başlıklar

18:41 223 işçi 144 gündür direniyor
18:38 Gazeteci Cihan Berk tutuklandı
18:08 AYM’den 3 kitabın yasaklanmasına hak ihlali kararı
18:03 BM: Gazze’de soğuktan 3 çocuk yaşamını yitirdi
17:17 İstanbul'da ESP'li 6 kişi tutuklandı
16:55 Gazeteci Aykol’a yeni bir antibiyotik tedavisi başlandı
16:52 Çandar’dan Erdoğan’a: Dışişleri Bakanınıza ayar verin
16:37 Mûş'ta kadınlar bir araya geldi
16:19 AKP raporunda eski yöntem ve eski söylemler: Özerk Yönetim “tehdit” olarak tanımlandı
16:18 İŞKUR'da kura hilesi iddiası: AKP'li aileden 5 kişiye kura çıktı
15:21 Çetin Arkaş: Önder Apo’nun istediği kişilerle görüşmesinin imkanları yaratılmalı
15:09 Bozan: Cezaevi İvrendi’ye düşman hukukuyla yaklaşılıyor
15:00 Kamu emekçileri iş bıraktı
14:55 'Hayata Dönüş Operasyonu'nun yıl dönümünde cezaevi tellerine karanfil bırakıldı
14:44 Yazar Tunç’un Mereş katliamını konu alan kitapları yeniden basıldı
14:27 Katledilen Taybet İnan ve 29 kişi anıldı: İnsanlığa karşı suçtur
14:23 Kayyım kararının yürütmesinin durdurulması karara bağlanacak
14:22 İHD: 'Hayata Dönüş' operasyonlarında cezasızlık politikası sürdürülmüştür GÜNCELLENİYOR
14:13 Kaya’nın taziyesine kitlesel ziyaret
14:09 Katledilen gazeteciler Cihan Bilgin ve Daştan için mevlit verildi
12:46 'Katledilen arkadaşlarımızın hesabını sormaktan vazgeçmeyeceğiz'
12:33 AKP raporunu Meclis'e sundu
11:51 DEM Parti İmralı Heyeti ile TİP görüşmesinin tarihi belli oldu
11:13 Farqînli yurttaşlar: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü halkın özgürlüğüdür
10:53 Cizîr’de taciz faili öğretmen gözaltına alındı
09:53 2025: Küresel güç dengeleri değişti, yeniden mevzilenme başladı
09:29 Cizîr’de çok sayıda öğrencinin taciz edildiği ortaya çıktı
09:25 'Hasta tutsakları hala cezaevinde, barışa nasıl inanalım?'
09:24 10 yıldır kayyımın yönettiği kent komün ve meclislerle yeniden inşa edilecek
09:20 Eril şiddet çemberinde bir yaşam mücadelesi
09:19 Veysi Aktaş'tan 'Umut ve Özgürlük' mitingine katılım çağrısı
09:16 19 Aralık'tan bugüne tecrit daha da derinleşti
09:16 Şanogel kuruldu: Sokağa ve halka ulaşmak istiyoruz
09:15 Rûbarêşîn ve Sergen dereleri HES kıskacında
09:08 Mereş'te 47 yıllık yara: Yüzleşin
09:07 Filozof Holloway: Rojava sistemdeki süper çatlaktır
09:01 İsviçre: Doğrudan demokrasi ilkesi esastır
09:00 19 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:44 PİRHA muhabiri Cihan Berk gözaltına alındı
08:18 26 şirkete eş zamanlı operasyon: Gözaltılar var
18/12/2025
23:22 DEM Parti’den TFF’ye çağrı: Cezai yaptırım ağırlaştırılmalı
22:33 İlk 8 maddesi görüşüldü: Bu bütçe emeğin değil
21:44 Ayşe Şan, konser ile anıldı
21:12 Cenk Yiğiter’e saldıranlara hapis cezası verildi
21:06 Kuyu Tipi Cezaevleri paneli: Mekanın yarattığı şiddet rejimi
19:53 KESK: Yoksulluk ve adaletsizlik normalleştirildi
19:47 Devrimci Parti: Devrimci tutsaklara özgürlük için harekete geçelim
19:42 Arkaş: Askerlerin mezarına çiçek koymaya varım, peki ya siz var mısınız?
18:22 Denizli’de çocuk işçi yandı
18:20 Hakan Fidan, QSD'yi hedef aldı
17:47 Ebex’te Sima Semend Kadın Eserleri Kütüphanesi açıldı
17:44 Leyla Zana’ya yönelik ırkçı saldırı protesto edildi
17:39 Serhat Bölgesinde toplantılar son buldu: Tarafların imkanları eşit olmalı
17:30 Bahçeli: Abdullah Öcalan’a özgürlük mitingi ifade özgürlüğüdür
17:27 Temel: İktidarın komisyona sunacağı rapor sürecin ciddiyetiyle uyumlu olmalıdır
17:22 CHP'den 53 sayfalık rapor: Sürecin esasına ve ana aktörüne temas yok!
17:18 Bütçe görüşmeleri: Bu ülkenin geleceği muhalefetin cesaretine bağlı
17:10 Akın Birdal: İşçi sınıfının ekmeği barıştadır
16:56 Ev baskınında polis, 5 yavrusu olan köpeği kurşunlayarak öldürdü
16:40 Gazeteci Aykol, 2 ay 4 gündür yoğun bakımda
16:30 Asgari Ücret Tespit Komisyonu ikinci toplantısı gerçekleştirdi
16:22 Bakanlık Kazanhan'ın katili için 1,5 yıl sonra kırmızı bülteni uyguladı
15:37 30 bin TL’lik zam teklifi geri çekildi
15:06 Qers Barosu’ndan ırkçı doktor hakkında suç duyurusu
15:04 Kadınlardan 'Kadın Mitingi'ne katılım çağrısı
14:56 Ayşe Şan mezarı başında anıldı
14:37 DEM Parti İmralı Heyeti ile Özel görüşmesinin tarihi beli oldu
14:37 Dersim Gazeteciler Platformu kuruldu
14:36 CHP raporunu Meclis’e sundu
14:33 Çetin Arkaş: Barış olacaksa yapılanlarla yüzleşilecek
14:30 KESK: Emekçiler bu bütçeyi kabul etmiyor
14:03 DEM Parti Gençlik Meclisi üyesi kaçırılıp işkence yapıldı
13:43 Irkçı akademisyenden Kürtlere hakaret: Hakları kısıtlansın, çalıştırılmasınlar
13:00 Ahmet Türk’ten Bursaspor’a tepki: Bu tüm Kürtlere yapılan hakaret ve tehdittir
12:54 Türkiye’nin Suriye’de hedeflediği ‘üç’ şey
12:42 Barolardan Leyla Zana'ya küfre yaptırım çağrısı
12:02 Sincar davası bir kez daha mütalaa için ertelendi
12:00 Nazım ile Cihan’ın çektiği fotoğraflar sergilenecek
11:18 Asgari ücreti işveren belirleyecek: En yüksek oran yüzde 30
10:48 Efrin'de bir kadın işkenceyle katledildi
10:29 Kenanoğlu: 'Umut ve özgürlük' mitingi sahiplenilmeli
09:52 Fatma Bostan Ünsal: Yaşananlar konuşulmadan barışın toplumsallaşması mümkün olmaz
09:30 AHKEM işçileri: Tazminat ödememek için istifaya zorluyorlar
09:24 İzBB Başkanının gönderisine yorum yaptı, ücretsiz izne çıkarıldı
09:23 İHD Şirnex Eşbaşkanı: Barışın toplumsallaşması için cesur adımlar atılmalı
09:21 '10 yıl değil 100 yıl geçse de unutmayacağız'
09:20 Bir mezar mücadelesi: Oğlunun kemiklerini dördüncü kez gömdü
09:17 Zorlu kış şartlarında hayvancılık
09:15 İzBB işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı
09:13 Yönetmen Eskiköy: Sinema ve televizyon yoluyla toplumun kutuplaşmasına rıza üretiliyor
09:08 Ölüye Saygı İnisiyatifi: Barışın kalıcılaşması için mekansal hafıza konuşulmalı
09:04 Tutsağa işkencenin görüntüleri çıktı, bilirkişi işkenceyi raporladı
09:03 Yasaklı köyler petrol ve madene açılıyor
09:01 Belçika: Merkezi yönetim yerele karışmıyor, komüniteryen anlayış hakim
09:00 Kadınlar 2025’ten 2026’ya mücadeleyi devrediyor
09:00 18 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:47 ‘Uyuşturucu’ operasyonu: 4 gözaltı
17/12/2025
23:58 Muhittin Böcek hastaneye kaldırıldı
23:54 Leyla Zana'ya yönelik küfürlü tezahüratlara tepki yağdı
23:06 Amed Büyükşehir Belediyesi'nden iddialara yanıt
22:25 Mersin ve İzmir'de eylem: S ve Y Tipi Cezaevleri kapatılsın
21:26 Hindistan’da hava kirliliği ‘aşırı şiddetli' seviyeye ulaştı
21:24 Hasta tutuklu yaşamını yitirdi
21:18 CHP raporunu yarın Meclis'e AKP de Erdoğan'a sunacak
21:08 İnsan hakları haftasının son eylemine polis ablukası
21:01 Mereş Katliamı 47'nci yılında: Kayıplarımızın mezar yerleri bulunsun
20:53 Afgan mülteciler zorla ülkelerine gönderiliyor
20:37 Gazze’de 17 kişi soğuktan yaşamını yitirdi
20:33 Başkurdistan’daki Marksist grup üyelerine ağır ceza
20:27 Amed'de Ayşe Şan için anma
20:20 Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi: Savaş bütçesiyle militarizm kuşatılıyor
20:11 Ahmet Özer: Süreç için herkese düşen sorumluluklar var
19:52 Ankara'da kadın cinayeti
19:38 KHK eylemi: Hukuksuzluklar son bulana kadar mücadelemiz sürecek
19:31 'Leyla Zana'ya yönelik ırkçı sloganlar kabul edilemez'
19:27 Okulda çocuklara silahlı araçlar tanıtıldı
18:48 Komisyondan rapor için ‘yazım ekibi’ kararı
18:40 Cenevre’den çağrı: 'Umut hakkı' derhal uygulanmalı
18:14 Arkaş: Artık Kürtlerin varlığı inkar edilemez
18:07 Görüşme sona erdi: Kanun teklifinin çerçeve metni Meclis'e sunulacak
17:52 Kızını ve torununu katleden Keskin’e ağırlaştırılmış müebbet
17:49 Veysi Aktaş: Mücadelemiz norm dışı devlete karşıdır
17:43 Avukat Suna Bilgin’e 6 yıl 3 ay hapis cezası
17:12 Arhavi’deki çevreciler: Mücadelemiz devam edecek
16:34 Kurtulmuş ve siyasi parti koordinatörlerin görüşmesi başladı
16:31 Dilan Karaman İnceleme Komisyonu: Bilgiler titizlikle derleniyor
16:28 Diba Keskin: Dilimize sahip çıkmazsak yok olacağız
16:21 DEM Parti Meclis Kadın Grubu’ndan ‘istismar’ açıklaması
16:10 'Hakime rüşvet' haberinin erişim engeli haberine de erişim engeli
16:06 25 yıl hapis cezası verilen taciz faili tutuklanmadı
16:04 Gazeteci Aykol’un tedavisi antibiyotiklerle sürüyor
15:56 Oluç: Cumhurbaşkanlığının kimi merkezi yetkileri yerellere devredilmeli
15:32 Arkaş: Önder Apo dışında kimse Türk-Kürt barışını sağlayamaz
15:22 Diyanet’in bütçesi beş bakanlığa ayrılan paydan fazla
15:20 ‘Dayanışmayı büyüterek barışı inşa etmek mümkün’
15:17 DEM Parti, Meclis'te çocuk istismarı için araştırma komisyonu istedi
14:31 İHD: KHK'liler görevlerine iade edilsin
14:10 AYM, Tayfun Kahraman'ın tedbiren tahliyesini reddetti
13:57 Meclis kreşinde Yerli Malı Haftası konusu: SİHA ve savaş
13:56 Kayyım önce koli dağıttı sonra ihale imzaladı
13:32 Gazeteci Diren Yurtsever'e ceza istemine ret
13:21 İmralı Heyeti üyesi Sancar: Şimdi, barış hukukunu kurmanın zamanıdır
12:14 Kurtulmuş ve komisyondaki partilerin koordinatörleri bir araya gelecek
12:07 Miting deklarasyonu: Hukukun anahtarı ‘umut hakkı’nın uygulanmasındadır
11:58 10 Ekim Katliamı davasında 3 polis için soruşturma izni
11:23 31 yıllık tutsaklığın ardından memleketine döndü
11:17 'Siyaset konuştun' denilerek işten çıkarıldı
10:57 Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin İstanbul'da anılacak
09:25 Çiftyürek: Devletin bir beyanda bulunması lazım ki süreç hukuki olarak ilerlesin
09:19 Alman Sosyolog: Abdullah Öcalan'ın çağrısı nadir umut anlarından biridir