15 Şubat Komplosu: NATO'cu savaşın son halkası

img

HABER MERKEZİ - Şêx Saîd ile başlayan komploların hegemonya savaşlarının birer yansıması olduğunu söyleyen PKK Lideri Abdullah Öcalan, "NATO’cu savaşın son halkasının" ise kendisine yönelik 15 Şubat 1999 uluslararası komplosu olduğuna işaret etti. 

Tarihsel Kürt-Türk İttifakı’na yönelik Cumhuriyet'in kuruluşuyla birlikte ilk saldırı, 1925’te Şêx Seîd önderlikli direnişin provoke edilmesiyle başladı. Kanlı bir biçimde bastırılan bu direniş, asıl olarak komplo ve soykırımın başlangıç tarihi oldu. Kürtler ile Türkler arasındaki tarihsel uzlaşmanın temeline dinamit konulan bu komplo, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürtlere yönelik imha ve inkar konseptini de oluşturdu. Bu komplonun bir ürünü olan imha ve inkara karşı “Kürdistan sömürgedir” teziyle 1973 yılında tarih sahnesine çıkan PKK Lideri Abdullah Öcalan, Kürt sorununda demokratik çözüm için harekete geçti. Abdullah Öcalan’ın bu çabalarına karşı 1925 komplosunun bir devamı niteliğinde yeni komplo devreye konuldu. 
 
ABD ve İngiltere öncülüğünde NATO tarafından uygulamaya konulan komplo, Abdullah Öcalan’ın imhasını hedefliyordu. PKK Lideri Öcalan’ın Suriye’nin başkenti Şam’da olduğu bir eve yönelik 6 Mayıs 1996’da bombalı suikast düzenlendi. Abdullah Öcalan şans eseri kurtulunca, bu kez “tasfiye” planı devreye konuldu.
 
PKK Lideri Öcalan, tarihin en büyük siyasi operasyonuna karşı Kürt sorununda demokratik çözüm fırsatının yitirilmemesi için 9 Ekim 1998 günü Suriye’den çıktı. Abdullah Öcalan'ın anlatımlarına göre, Suriye'den çıktıktan sonra önünde iki yol vardı: "Tam bir yol ayrımına gelinmişti. İki yol vardı; dağ yolu veya Avrupa. Yapılması gereken ya dağlık alanı karargâh olarak seçip, savaşı daha üst boyuta sıçratmak, şehir eylemlerini tırmandırmak, ya da uzlaşma, demokratik çözüm ve barış arayışını Avrupa koşullarında daha güvenceli olarak geliştirmeye çalışmaktı. Dağa çıkış 40 yıllık rüyam olduğu halde üzüntümden çatlamamın tek nedeni insan yaşamının ve özgürlüğün iğne ucu kadar barışçıl bir imkânı varsa bunun denenmesinin tercih edilmesinin daha değerli olmasıdır. 9 Ekim 1998 çıkışını Zagroslara yapmamanın doğruluğuna hala inanıyorum. Savaş kişiselleşirdi. Tam bir intikamcılığa dönüşürdü. Olası bir barış ve kardeşlik fırsatı hepten yitirilirdi. Savaşın tıkanmış durumu, bir nevi kör bir noktaya gelip dayanması, benim de dağda olmam halinde her tür silahın kullanılma olasılığı ve benim durumumun ek bir sürü ağırlık getireceği bu nedenle tercih edilmemesi uygun görülmüştü. Benim etrafımda yoğunlaşacak bir savaş her bakımdan büyük sakıncalar taşımaktaydı. Ahlaki olarak kendimi yük yapmam doğru olmazdı. Avrupa koşulları da çok riskli olmasına rağmen siyasi kültüre ve demokratik anlayışla, hukuka zımnen de olsa biraz güven duyuluyordu. Ancak özellikle Yunanistan hükümetinin ilk 9 Ekim 1998 günü adım basar basmaz bu denli alçalacağı hiç tahmin edilmemiş ve düşünülmemişti.”
 
Suriye’den çıkışının NATO-Gladio operasyonuyla bağlantılı olduğuna işaret eden Abdullah Öcalan, bu süreci savunmalarından derlenen Demokratik Uygarlık Manifestosu’nun 5’nci cildi olan "Kürt sorunu ve demokratik ulus çözümü: Kültürel soykırım kıskacında Kürtleri savunmak” adlı kitabında kapsamlı bir şekilde değerlendirdi. 
 
HEGEMONYA SAVAŞLARININ YANSIMALARI
 
Abdullah Öcalan, Sultan Abdülhamit’in düşürülüşünden Mustafa Kemal’e yönelik suikasta, 15 Şubat 1925’te Şeyh Sait’e karşı düzenlenen komployla başlayan ve 18 Kasım 1937’de Seyit Rıza’nın komployla idam edilmesine kadar giden Kürtlere yönelik soykırım uygulamalarına, Serbest Fırka’nın kapatılmasından (1930) İnönü’nün başbakanlıktan düşürülüşüne (1937), 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden 28 Şubat 1997’deki postmodern darbeye ve en son 2000 sonrası darbe hazırlıklarına kadar geçen yaklaşık yüz yıllık süredeki tüm benzer olaylarda aynı çizgi çatışması olduğunu belirtti. Önce Almanya, sonra sırasıyla İngiltere ve ABD’nin hegemonik güçler olarak bu çatışmaları dışarıdan destekleyip kontrol ettiği tespitinde bulunan Abdullah Öcalan, tüm bu komplo ve suikast olayların özünde Ortadoğu halklarına, özellikle Anadolu ve Mezopotamya halklarına karşı yürütülen hegemonya savaşlarının birer yansıması olduğunun altını çizdi. 
 
KOMPLO ÖNCESİ: 28 ŞUBAT DARBESİNİN İKİLEMİ 
 
Abdullah Öcalan, Suriye’den çıkış öncesinin büyük önem taşıdığını belirterek, bu süreci şöyle özetledi: “28 Şubat 1997 darbesinin ikilemini doğru kavramadıkça olup biteni tam anlayamayız. Darbecilerin bir kanadı gerçekçi bir barış önerisi ile bize yaklaşmıştı. Tıpkı Turgut Özal ve Necmettin Erbakan’ın yaklaşımında olduğu gibi ciddi olduklarına ve barış istediklerine ikna olmuştum. Darbe içinde darbeye de bu barışçı ve siyasi çözüm yanlısı tutum yol açmıştı. Yakalanmama kadar, İsrail ve ABD kesinlikle barış ve siyasi çözümden yana değildi. Düşük yoğunluklu da olsa, savaşın devamını ve Kürt sorununun çözümsüz kalmasını ısrarla istemekteydiler. Ortadoğu’nun kontrolü, özellikle Irak’ın düşürülmesi için buna şiddetle ihtiyaçları vardı. Ancak bu yolla Türkiye’yi pasifize edip kendi planlarını uygulayabilirlerdi. Turgut Özal, Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit bu planlara dikkat etmedikleri, daha Anadolucu, millici ve Kürt sorununda barışçı ve siyasi çözümcü yaklaşım gösterdikleri için düşürülmüşlerdi. Düşürülmelerinin ölümle sonuçlanıp sonuçlanmaması savaş yanlıları için o kadar önemli değildi.” 
 
NATO’CU SAVAŞIN SON HALKASI: KOMPLO
 
1990’ların başında ABD ve İngiltere’nin, 1996’da da İsrail’in (Türkiye ile İsrail arasında askeri alanda stratejik işbirliği antlaşmaları) mutlak desteğinin alındığına işaret eden Abdullah Öcalan, “Sıra işin iç yanını halletmeye, yani gerekli hükümet değişikliklerini ve ordu içi tasfiyeleri yapmaya gelmişti. Onu da 1990’dan itibaren adım adım hayata geçireceklerdi. Genelkurmay Başkanlığı görevini devralan Doğan Güreş’in İngiltere’ye ilk gezisini yapıp geri döndüğünde ‘PKK’nin tasfiyesi için bize yeşil ışık yakılmıştır’ demesi bu gerçeği ifade eder. Daha sonraki süreçte sadece Kürtlere ve PKK’ye yönelik imha saldırılarıyla yetinilmediğini, Cumhurbaşkanını katletmeye, hükümet değişikliklerine, ordu içi tasfiyelere, topluma yönelik pasifikasyon hareketlerine, bir dizi aydın ve işadamına yönelik suikastlara, kitlesel katliamlara ve medyanın teslim alınmasına varana kadar hangi korkunç olaylar ve çatışmaların sahnelendiğini iyi bilmekteyiz. Eksik olan şey, tüm bu olayların zincirleme bağlantılar içinde olduğunu anlamaktır. NATO’ya girişinden 1998’e kadar Türkiye’nin yaşadığı tüm önemli siyasi ve sosyal olayların temelindeki kalın NATO-Gladiocu çizgiyi görmeden hiçbir önemli olayı, çatışmayı ve suikastı doğru olarak çözemeyiz. Özde halkların özgürlük, eşitlik ve demokrasi isteklerine karşı bir NATO’cu savaş açılmış ve bu savaşın son halkasına 1998’deki Suriye’den çıkışım eklenmiştir” dedi.
 
‘KENDİMİ KURTARMAYI ESAS ALAMAZDIM’
 
İsrail’in dolaylı yollardan ısrarla Suriye’den çıkması mesajları gönderdiğini belirten Abdullah Öcalan, “Ayrılmayı uygun bulmamıştım. Suriye’deki konumumuzun büyük darbe almasından çekinmiştim. Stratejik ve ideolojik olarak da bunu doğru bulmuyordum. Savaş doğal seyrinde yürüyecek, kaderde olan yaşanacaktı. Kaderci çizgide değildim. Ama yaklaşık 30 yıllık ideolojik, politik ve askeri çizgiyi bir anda bir tarafa bırakarak rota değiştirmek de anlamlı bir kadere karşı çıkış tavrı olamazdı. Dürüst olmak gerekiyordu, kendimi kurtarmayı esas alamazdım. Atilla Ateş’in NATO-Gladio’su adına yaptığı son uyarıdan sonra, ancak Suriye ve Rusya’nın kararlı bir biçimde arkamızda durması halinde savaşı bir üst aşamaya tırmandırma şansımız olabilirdi. Fakat bu destek sağlanmadığı gibi, her iki ülkenin şahsi varlığımı kaldırabilecek gücü veya niyetleri bile yoktu. Suriye için bu gerçekten mümkün olamazdı. Kuzeyden Türk, güneyden İsrail ordusu tarafından bir günde işgal edilebilirdi. Panik içine girmeselerdi, benim için daha uygun bir üslenme imkânı yaratabilirlerdi. Bunu da göze alamadılar” diye belirtti.
 
TÜRKİYE’NİN SINIRSIZ TAVİZKAR TUTUMU 
 
PKK Lideri, Atina’ya çıkışının hesapta olmadığını ifade ederek, “Bir fırsattı ve oradaki dostların ciddiyetine inanarak bu fırsatı değerlendirmekten kaçınmadım. Eğer karşılaştığım tablodaki gibi olduklarını bilseydim, kesinlikle çıkış yapmazdım. Burada sorulması gereken soru şudur: Yunanistan’da da çok güçlü olduğu bilinen Gladio bölümü mü acaba bu çıkış senaryosunda rol oynadı? Buna kesin yanıt veremiyorum. Bu konunun araştırılması gerekiyor. Türkiye’ye teslim edilmemde ABD’nin Türk yönetimiyle sağladığı uzlaşmada Yunanlılarla olan sorunların çözümünde ilke anlaşmasına varılmış, en azından bu doğrultuda söz alınmış olması ihtimal dahilindedir. Özellikle Ege ve Kıbrıs sorununun çözümünde bu yönde niyet belirtmeleri kuvvetli bir ihtimaldir. Türkiye’nin bu konuda sınırsız tavizkâr tutum içinde olduğu mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır” diye uyardı. 
 
MAVİ AKIM PROJESİ VE IMF KREDİSİ!
 
Atina’da karşısına NATO’da görevli olan subat Savvas Kalenterides’in çıktığını hatırlatan Abdullah Öcalan, “Kendisi beni aynı havaalanında bir odada bekleyen havacı general ve İstihbarat Şefi Stavrakakis’in yanına götürdü. Haralambos Stavrakakis, âdeta ‘Nuh der peygamber demez’ bir tavırla, geçici bile olsa Yunanistan’a giriş yapamayacağımı söyledi. Sözleştiğimiz dostlar ortalıkta yoktu. Akşama kadar didiştik. Tesadüfen devreye Moskova’daki ilişkimiz Numan Uçar girdi. Bir Yunan özel uçağıyla yönümüzü Moskova’ya çevirdik. Liberal Demokrat Parti Başkanı Jirinowski’nin yardımıyla Moskova’ya inmeyi, o sırada ekonomik kaos yaşayan Rusya’ya giriş yapmayı başardık. Fakat bu sefer karşımıza Rus İç İstihbarat Şefi çıktı. O da ‘Nuh der peygamber demez’ havasındaydı. O koşullarda Rusya’da kalamazdık. Yaklaşık 33 gün sözde gizli kaldım. Bu süre içinde hem İsrail Başbakanı A. Şaron, hem de ABD Dışişleri Bakanı M. Allbright Rusya’ya gelmişlerdi. Rusya’da Pirimakov başbakandı. Hepsi de Yahudi kökenliydi. Ayrıca dönemin Türkiye Başbakanı Mesut Yılmaz da devredeydi. Sonunda Mavi Akım Projesi ve 10 milyar Dolarlık IMF kredisi üzerinde anlaşarak Rusya’dan ayrılmamı sağladılar” şeklinde anlattı.
 
MOSKOVA’DA YAŞANAN HAYAL KIRIKLIĞI
 
Atina’da olduğu gibi Moskova’da da hayal kırıklığı yaşadığını dile getiren Abdullah Öcalan, üçüncü rotası olan Roma macerasını şöyle anlattı: “Bu sefer İtalyan istihbaratının senaryosuyla bir bölümü hastanede geçen altmış altı gün sürecek Roma günlerimiz başladı. Dönemin Başbakanı Massimo D’Alema’nın tavrı dürüst ama yetersizdi. Siyasi güvenceyi tam verememişti. Durumumuzu yargıya terk etti. Buna öfkelenmiştim. İlk fırsatta İtalya’dan çıkma kararlılığındaydım. D’Alema son demecinde, İtalya’da dilediğim kadar kalabileceğimi belirtmişti. Ama bu bana zoraki bir tavır gibi geldi. Bu arada yanılmıyorsam ortak bir Arap girişimi oldu. Açıklamadıkları bir yere götürmek istediklerini söylediler. Resmiyeti ve güvencesi olmadığından kabul etmedim.” 
 
ROMA SONRASI İKİNCİ RUSYA MACERASI
 
Roma sonrası ikinci kez Rusya’ya gidişinin hata olduğunu söyleyen Abdullah Öcalan, “D’Alema’nın özel uçağıyla NATO sahasından çıktığımda, derin bir oh çektiğimi hatırlıyorum. Fakat bu çıkış yağmurdan kurtulayım derken doluya tutulmak gibi bir şeydi. Bu sefer Rus İç İstihbaratı beni gidişin Ermenistan’a olacağına ikna ettikten sonra havaalanına götürdü. Sanırım hazırlanan senaryo gereği havaalanında Ermenistan işinin yattığını, istersem bir haftalığına Tacikistan’a gidebileceğimi, bu bir hafta içinde alternatif yaratabileceklerini söylediler. Beni bir nevi aldatarak bir kargo uçağıyla Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’ye indirdiler. Bir hafta hiç çıkmadan bir odada bekledik. Moskova’ya tekrar döndük. Mecburen tekrar Yunanlı dostlara başvurduk. İki gün içinde hayli maceralı, karlı soğuk bir Moskova gününden sonra yönümüzü tekrar Atina’ya çevirdik” dedi. 
 
OLYMPOS TANRILARININ OYUNLARI
 
Bu kez Olympos tanrılarının oyunlarına geldiğini belirten Abdullah Öcalan, “Aklıma özellikle Hades düşmüştü. Havaalanının VIP salonundan giriş yaptım. Giriş yapmamla Cehennem Tanrısı Hades’in amansız takibinin başlaması bir oldu. Dostum Nagzakis’in eski çağın büyücü kadınlarına benzeyen kaynanasının epey dağınık evinde bir gece kalabildim. O geceden sonra bir nevi ölüm kampına doğru gidiş başladı. Tümüyle Hades devredeydi. Söylenen ve yapılan her şey sahteydi. Dürüst unsurlar yok muydu? Vardı, fakat hepsi modernite canavarı karşısında çaresizdi. Sahtekârlığı ile Yunan devleti bu oyunda da başarılı olmuştu. Aslında tarih boyunca Yunan halkının demokrasisinin bu sahtekâr tarafından hep aldatıldığını ve büyük trajedilere duçar edildiğini bilerek yaklaşmalıydım. Yunanistan’dan çıkış sırasında her iki havaalanına gidişte içinde olduğum arabanın şoförleri ayıkıp kendime gelmem ve gitmemem için yoğun çaba harcadılar. Büyük bir komplonun yürürlükte olduğunu belirtmek için ellerinden geleni yapma dürüstlüğünü gösterdiler. Muhtemelen onlar da alt düzey istihbarat memurlarıydı. Birincisi arabayı uçağa çarptırarak gidişi engelledi. İkincisi ise arabayı gizli geçmemiz gereken havaalanına yakın yerde yedi sefer dakikalarca bozulmuş süsü vererek durdurdu. Verilen sözlere o kadar güvenmiştik ki, hiç ayıkmadım. Tersine, bir an önce kaderde ne varsa görmek için aceleyle gitmek istiyordum” diye anlattı. 
 
NATO’NUN GİZLİ VE GERÇEK YÜZÜ
 
Gladio’nun gizli operasyonlarda kullandığı bir uçağa bindirildiğini kaydeden Abdullah Öcalan, şöyle devam etti: “Nairobi’ye gitmeden önce Minsk üzerinden Hollanda’ya geçiş yapacaktım. Yine özel uçakla Minsk’in dondurucu soğuğu altında iki saatten fazla bekledim. Beklenen uçak gelmedi. Beyaz Rusya havaalanı polisleri uçağı dakikalarca kontrol ettiler. Bir ihtimal ve belki de son fırsat olarak beni Minsk Havaalanına bırakacaklardı. Gerisi Beyaz Rusya yönetiminin insafına kalmıştı. İlginç olan odur ki, o sırada Türk Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin de Minsk’e bir ziyarette bulunuyordu. Beklenen uçak gelmeyince, güya son fırsat da kaçmış oldu. Geriye dönüş bir nevi ‘beyaz ölümdü’. Gladio uçağı Akdeniz üzerinden süzülürken, sonraki yorumumla bu gidişi Yahudi soykırımında kurbanların tren seferleriyle taşınmasına benzetmiştim. Şahsımda bir halka uygulanan soykırım rejiminin en kritik dönemine girilmişti. NATO’nun gizli ve gerçek yüzünü bu seferler sırasında gördüm. Minsk’ten dönerken, uçağın herhangi bir Avrupa havaalanına inmemesi için yirmi dört saatlik alarm verilmişti. Anlaşılıyor ki, o dönemde tek isyankâr devlet olan Beyaz Rusya’nın Minsk Havaalanı dışında inişi kabul edecek tek bir havaalanı bırakılmamıştı.” 
 
NAOROBİ’DE ÖNÜNE KONULAN ÜÇ YOL
 
Abdullah Öcalan, Nairobi’de “Birincisi, uzun süre emre itaatsizlikten çatışma süsü verilmiş bir ölüm; ikincisi, CIA’nin bir dediğini iki etmeden emrine girmem ve teslim olmam; üçüncüsü, çoktan hazırlanmış Türk özel savaş timlerine teslim edilmem” şeklinde üç yol konulduğunu belirterek, şunları anlattı: “Nairobi’deyken yanımda bulunan kişilerden Dilan tedirgin bir ruh hali içindeydi. Düşüncelerini tam açıklasaydı ve sivil toplum örgütlerini harekete geçirebilseydi, belki de komplo kısmen bozulabilir veya boşa çıkarılabilirdi. Kendisinin bir tabancayla kendimizi savunmayı önermesini yadırgamıştım. Bu bizim ve benim için intihar demekti. İntihara niyetim yoktu. Israrla silahı üzerimde taşımam için son ana kadar etrafımda fır dönüyordu. Silah üzerimde olsaydı ve çekmeye çalışsaydım, bu tavır kesinlikle ölüm demek olacaktı. Daha sonra sorgulama sırasında, silah kullanmam halinde vur emri olduğu söylenmişti. Elçilikten çıkmamın da ölüm demek olduğunu söylediler. En akıllı tavrı aldığımı belirttiler. Ne kadar doğruyu söylediler, bilemeyiz. On beş günlük Nairobi sürecinde Büyükelçi Kostulas’ın tavrı anlaşılmaya değer. Acaba kullanılmış mıydı? Yoksa çok önceden planın bir parçası olarak mı hazırlanmıştı? Kendim bunu çözemedim. Teslim edilmemden önce kendi ikametgâhı olan eve hiç gelmedi. Elçilikten bir nevi zorla çıkarılmak istenmem yüzünden Nairobi zebanisine biraz sert çıkıştı. Ama bu tavrı sahtekârca da olabilir. Bu sefer de güya Hollanda’ya gidiş için Pangalos izin çıkarmıştı. Buna pek inanmamıştım. Çünkü Yunan özel timleri evden çıkmamam halinde zorla saldırıp çıkarmak için pusuda bekliyorlardı. Kenya polisi de aynı şeyi yapmaya hazırlanmıştı. Tabii Güney Afrika Cumhuriyeti’ne gidiş çoktan bir aldatılış öyküsü olarak kalmıştı. Kiliseye, BM’ye sığınma gibi öneriler hep kuşkuluydu. Çıkmamakta diretmiştim.”
 
130 gün süren sürek avının ile geçen operasyonu, dünya hegemonu ABD dışında hiçbir gücün düzenleyemeyeceğini vurgulayan Abdullah Öcalan, Türk özel savaş güçlerinin bu süreçteki tek rolünün sadece kendisini uçakla İmralı’ya kontrollü olarak taşımak olduğunu söyledi. 
 
Yarın: Üçüncü Dünya Savaşı’nın başlangıcı

Diğer başlıklar

14/02/2025
18:29 Kayyım 30 kişiyi işten çıkardı
18:18 DEDAŞ, Hezex'te 3 köyü elektriksiz bıraktı
18:12 Çermûg’te tapulu alanlara imar çalışmasına halktan tepki
17:19 HDP'li eski eşbaşkan Berivan Zadsan tahliye edildi
17:15 Şêx Seîd ve mücadele arkadaşları anıldı
17:09 Türmen: Çözüm için kolaylaştırıcı rol almak istiyoruz
Bakırhan: İktidar yol haritasını açıklamalı
16:57 Wan’dan çağrı: Amasız fakatsız herkes sorumluluğu üstlenmeli
16:47 Mêrdîn'de gözaltına alınanlar serbest bırakıldı
16:40 Amed'de yarın yapılacak 'özgürlük' yürüyüşüne çağrı
16:37 ‘Ekmek ve Adalet’ buluşmalarında GÜNTİAD’a ziyaret
16:34 Peyas'ta 21 Şubat birçok etkinlikle kutlanacak
16:33 Antalya'da iş cinayeti
16:25 Avrupa Halklar Platformu Viyana’da toplandı
16:17 DEM Partili eşbaşkana halay gözaltısı
16:14 Barış İçin Toplumsal Girişimi'nden DEM Partiye ziyaret
16:10 Akdeniz’de işçi kıyımına tepki: Mücadelemiz devam edecek
15:53 Birca Belek Derneği yeni yönetimini belirledi
15:52 Wan Barış Anneleri direniş alanında: Berxwedan jiyane, kayyım talan e!
15:41 TÜSİAD YİK Başkanı Aras hakkında soruşturma
15:18 Talabani: Kürtlerin yeni Suriye’nin inşasına katılması istikrarı sağlar
14:18 Sêrt ve Riha’dan Wan direnişine destek
14:17 Boğaziçi Üniversitesi’nde ortak alanların ticarileştirilmesine tepki
14:12 Diş hekimleri hakları için iş bıraktı
14:11 İdil Kültür Merkezi’ne polis baskını
14:10 Antalya'da hasta tutsakların 1 yıldır hastane sevki yapılmıyor
14:09 Amed Tabip Odası: Sağlık meta değil, insan hakkıdır
13:16 Artuklu Belediyesi vakfa devredilen tarihi binayı geri aldı
13:15 İtalyan avukat: Abdullah Öcalan’a özgürlük Türkiye’ye çözüm getirir
13:10 Ailelerden İmralı’ya gitme başvurusu
12:58 Polisler kamera kablolarını kesip, tahtaya bayrak çizdi
12:48 Anneler de direnişte: Asla boyun eğdiremezler
12:23 İşçiler polis saldırısına rağmen yürüdü
11:59 Cizîr'de şüpheli kadın ölümü
11:21 Eylem alanını terk etmeyen Eşbaşkan Hatun: Yanlıştan dönün
10:57 Birçok kentte ev baskınları
10:43 Akademisyen Arzu Yılmaz: Türkiye'nin önünde 2 seçenek var
10:34 Jîn Art Sanat Evi'ne polis baskını
10:21 İşçilerin eylemi öncesi sendika başkanı gözaltına alındı
09:51 DEM Parti'den 4 maddelik 'çözüm' bildirgesi
09:49 Akdeniz'de kayyım dönemi: Mobbing, tehdit, işçi kıyımı
09:39 Direnişteki Wanlılar: Dün geçit vermedik, bugün de vermeyeceğiz
09:35 ‘Halklar Abdullah Öcalan’ın felsefesiyle birbirine sıkı sıkıya sarıldı’
09:28 Wan’da 235 yerleşim yerinde ulaşıma kar engeli
09:26 ‘15 Şubat'ta sel olup Strasburg mitingine akalım’
09:18 Arap devrimci Alkanoğlu: Müzakere konusunda koşulları olgunlaştırılmalı
09:17 Babasıyla 13 yaşında tanıştı, 17 yıldır tahliyesini bekliyor: Artık yeter
09:15 Çiftçi 2024’te zarar etti: Çiftçiye değil, şirkete destek
09:14 Licik'te davayı kazanan TMMOB: Firmanın kapatılması için dava açacağız
09:13 'Öcalan'ın özgürlüğüne kavuşturulması gerekir'
09:12 Öcalan ile tanışıklığını anlattı: Mücadeleye bağlılığım arttı
09:03 Çiçek: Muhalefetin çözüm programı iktidardan daha fazla olmalı
09:00 14 ŞUBAT 2025 GÜNDEMİ
07:53 Kar kış dinlemeden nöbetteler
00:17 Nöbet 4’üncü gününe girdi: Wan halkı bir kez daha başaracak
13/02/2025
23:56 Wan’da nöbet sürüyor: Asla boyun eğmeyeceğiz
23:52 ‘Özgürlük Yürüyüşü’ne Alman polisi saldırdı
23:23 Wan Barosu ve ÖHD belediye önünde: Bu hukuksuzluktan vazgeçin
23:13 ‘Kent Uzlaşısı’ operasyonunda 10 tutuklama
22:57 Macron: Fransa QSD’ye borçludur
22:40 ‘Kent Uzlaşısı’ operasyonu: Delil bulamayan savcı 10 yıllık HTS kayıtlarını inceletti
22:24 Çewlîg-Amed yolunda kaza: En az 4 ölü 32 yaralı
22:17 Avrupa Parlamentosu’ndan kayyım uygulamasının kaldırılması çağrısı
22:05 Şerife Muhammedi’ye ikinci kez idam cezası verildi
21:43 Wan direnişinde tarihi anlar: On binler belediyenin önünde
20:55 Anbar'da 5 DAİŞ'linin cenazesi bulundu
20:51 Nöbet eyleminde gençlik forumu: Gün Dewrimci Kawa olma günüdür
20:43 Cemil Bayık açıkladı: Rêber Apo’dan bir mektup ulaştı
20:34 Tuncer Bakırhan: Sayın Öcalan demokratik bir Türkiye çağrısı yapacak
20:28 Saliha Aydeniz: Sayın Öcalan'ın özgür olup barış için etkin rol almalı
19:40 DEM Partili milletvekilleri: AKP halkı zehirliyor
19:34 Brüksel'de NATO Savunma Bakanlar toplantısı
19:11 CPT üyesi Osman: Türkiye, köyleri 7 defa bombaladı
19:07 Farklı inanç bileşenlerinden Kuzey ve Doğu Suriye'ye destek
18:45 ABD ve Ukrayna maden kaynakları için masaya oturdu
18:43 TÜSİAD'tan kayyım ve tutuklamalara tepki
18:39 Wan’daki sanatçılardan çağrı: Tüm sanatçıları direniş nöbetine çağırıyoruz
18:30 Koçyiğit: İmralı’dan gelecek çağrıyla komplocular kaybedecek Kürt-Türk ittifakı barışı kazanacak
18:15 Ablasının fotoğrafını paylaşan Sert’e beraat
18:10 Bahçeli'den Trump'a Gazze tepkisi
18:05 Kadınlar Abdullah Öcalan için yürüdü: Özgürlüğümüz onun özgürlüğüne bağlı
18:00 Tireliler yol projesine karşı direnişe başladı
17:58 Tişrîn'de direniş 37'nci gününde
17:49 Wanlılar direniyor: Katliamlara boyun eğmedik, kayyıma hiç eğmeyiz
17:27 Fransa'da üç günlük uzun yürüyüş başladı
17:24 Salihli’de gözaltına alınanlar serbest
17:21 ICRC, Rusya-Ukrayna savaşında kayıp 50 bin kişinin izini sürüyor
17:04 31 yıllık tutsağın tahliyesi 4’üncü kez ertelendi
16:45 Temelli: Demokratik dönüşüme herkes katılmalı
16:31 Wan’da 8 Mart ve Newroz’da toplu taşıma ücretsiz olacak
16:30 CHP’li belediyelere operasyonda 10 kişiye tutuklama talebi
16:09 'Licik’teki maden felaketi geri dönüşü olmayan sonuçlar doğurdu'
15:51 Amed’de 216 kırsal mahallenin yolu ulaşıma açıldı
15:47 Valiliğin ‘Şêx Seîd’ kararına tepki: Kürtler 100 yıldır ayakta
15:36 Artuklu Belediyesi Eşbaşkanı'na ceza talebi
15:33 Xana Axpar’da ‘yüksek fatura’ tepkisi
15:31 Pervin Buldan’dan Demirtaş ve Mızraklı’ya ziyaret
15:24 Wan’da nöbet: Öcalan’ın açıklamalarına kulak verin, halkın iradesine saygı duyun
15:21 Zeydan’a verilen cezaya tepki: Wan halkı yalnız değildir
15:15 Şengal’de katledilen 32 yurttaşın kimlikleri yıllar sonra açıklandı
15:10 Irak Cumhurbaşkanlığı, Kişisel Statü Yasasını onayladı
15:10 Binarê Qendîl bombalandı
15:09 Özelleştirmeye karşı yürüyüş bakanlık önüne son buldu
14:46 Ege Denizi'nde 2 bin 200 deprem
14:37 SES'in Hacettepe Hastanesi'ndeki odası boşaltıldı
14:27 Sûr davasından yargılanan Atalay’a 11 yıl 3 ay ceza
14:01 AKP'li Zengin, Gergerlioğlu için 'vasi' tayin talebiyle mahkemeye başvurdu
13:15 Santorini'de hareketlilik: Volkan yatağı 6 santimetre kaydı
12:15 Akdeniz Belediyesi’nde 4 kişi daha işten çıkarıldı
12:06 Wan'da nöbet sürüyor: Şölen öncesi coşkulu bekleyiş
12:06 Hêlîn Ümit: Çağrının içeriği önümüzdeki günlerde netleşecek
12:04 Xarpêt'te şüpheli kadın ölümü
12:03 Valilikten Şêx Sêid anmasına yasak!
11:34 İstanbul’da gözaltındakiler adliyeye sevk edildi
11:29 Avukatlar İmralı’ya gitmek için başvurdu
11:02 Wan'dan 'Daha önce başardık, yine başaracağız' mesajı
09:54 Zeydan: Wan duruşuyla herkese umut ve gurur yaşatıyor
09:51 Gazeteci Sever: Kim hangi stratejiyi kurarsa kursun QSD'yi görmek zorunda
09:30 Bir Grup Müslüman Aydın: Meclis sorumluluk almalı, toplumsal katılım sağlanmalı
09:27 3 kentte gözaltı
09:25 Mehmet Öcalan: Çözüm herkese nefes aldıracak
09:17 Wanlılar: Belediyemizi vermeyeceğiz
09:14 HDK barışın toplumsallaşmasında ısrarlı
09:13 Germiyanî: Gazetecilerin katledilmesine karşı uluslararası tutum şart
09:12 ‘Koma Vejîn’ kuruldu: Komünal müzik için bir araya geldiler
09:11 Her 15 Şubat'ta oruç tutuyor: Komplocular kaybedecek
09:05 Tahliyeye 'açlık grevi' engeli
09:04 Erdemirci: 26 yıl önceki ruhla yeni sürece sahip çıkılmalı
09:00 13 ŞUBAT 2025 GÜNDEMİ
08:55 KCK: Çağrı yapanlar koşulları sağlamalı
08:48 16 kent için sarı kodlu uyarı
08:03 Halk 3 gündür belediye önünden ayrılmıyor
12/02/2025
23:14 103 kişinin hayatını kaybettiği apartmanın müteahhidi tahliye edildi
22:14 Amedspor sahasından galip ayrıldı
22:08 ‘#VanHalkıİradesininYanında’ tagı başlatıldı
21:22 Uzun Yürüyüş 23’üncü gününde
20:57 ‘Wan halkı 14-0’lık sonuçla demokrasi dersi verdi’
20:45 Binlerce kişi belediye önünde: İşgalcilere yol vermeyeceğiz
20:34 Trump ve Putin görüştü
20:32 AKP’li yöneticiye ‘MİT mensubu’ operasyonu
19:35 Ankara’da gözaltına alınanlar serbest bırakıldı
19:27 Binler alanlarda uluslararası komployu kınadı
19:20 Ağırlaştırılmış müebbet istenen fail tutuklanmadı!
19:14 Eyn Îsa ve Girê Spî bombalanıyor
19:11 KHK eylemi 318'inci haftasında: Kazanacağız
19:07 Cenevre eylemi: Onurlu barış için hazırız
18:40 Zeydan’a verilen ceza Amed’de protesto edildi: AKP büyük yanılgı içinde
18:37 CHP, DDK’nin artırılan yetkilerini AYM’ye taşıdı
18:19 Bilecik’te kadına saldırı
18:16 Yerlikaya, Suriye Geçici Hükümeti İçişleri Bakanı ile görüştü
18:13 Ankara’da gözaltına alınan 8 kişi savcılığa sevk edildi