İZMİR - Her Yer Çocuk Derneği tarafından düzenlenen çocuk hakları sempozyumu, "çocukların özneleştirilmesi ve devletin ideolojik hegemonyasından arındırılması" tartışmalarının ardından sona erdi.
Her Yer Çocuk Derneği'nin, "Sorunlardan Mücadeleye Çocuk Politikasının Geleceği" başlığıyla düzenlediği Çocuk Hakları Sempozyumu ikinci gününde Mimarlar Odası İzmir Şubesi binasında devam etti. Sempozyumun yapıldığı salona, "Çocuklar için barış hemen şimdi", "Mahallede, okulda, evde, üniversitede her yerde çocuk hakları" ve "Çocuklar için çocuklarla birlikte" pankartları asıldı. Günün ilk oturumu olan "Pratikten Teoriye Akademiden Mahalleye Çocuk Hakları" isimli oturumda söz alan Her Yer Çocuk Derneği Başkanı Sedanur Uğur, derneğin çalışmalarını anlattı. Sedanur Uğur, "Çocuk hakları mücadelesini toplumsal özgürleşme mücadelesinin bir parçası olarak görüyoruz. Çocukların bugün yaşadıkları hak ihlallerine karşısında hakları olduğunu söyleyip, birlikte mücadele veriyoruz. Amacımız işçi mahallerindeki çocuklarla tanışmak, buluşmak ve onların etkin katılımıyla atölyeler gerçekleştirerek özneleşmelerine yardımcı olmak. Bunu yaparken bilimsellikten uzak, çocuğa söz hakkı tanımayan eğitim sisteminin karşısında konumlanabilecek nitelikli, bilimsel, sorgulatıcı içeriklerle çocukların buluşmasını sağlamak. Çocuklarla bir araya gelirken hiyerarşi, cinsiyetçilik ve rekabettin olmadığı bir buluşma yapılıyor. Temaları çocuklarla birlikte belirliyoruz. Bunlar deprem, pahalılık, savaş olabiliyor" dedi.
ÇOCUK POLİTİKALARI DERGİSİ
Ardından Çember Dergi'den Esra Şener, derginin çocuk politikası hakkında bilgi vererek, çember kurmanın, insanların birbirini gördüğü eşit bir alan oluşturduğunu kaydetti. Esra Şener, "Eşit mesafeden bakmanın, dinlemenin kıymetini bildiğimizi için bu ismi koyduk. Hiç kimse dışarıda kalmasın diye düşünerek, yola çıktık. Çok fazla çocuk politikaları üretimi var. Ama biz sadece çocuk odaklı bir dergi olsun istedik. Çocuk politikalarının başka konuların arasına sıkışmasını istemedik. Çocuk hakları mücadelesinin ivme kazandığının da farkındayız. Çocukları esas alan bir yerden diğer mücadele alanlarıyla da bağ kurmak, en acil ihtiyaçların karşılanabilmesi ve çocukları yaşamda özneleştirmek için çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
AKADEMİDE ÇOCUK HAKLARI
Oturumda son olarak konuşan Çocuk Hakları Topluluğu'ndan Eda Nur Bursalı ise üniversite içinde çocuklar için çalışma yürüten birçok kurum olduğunu söyleyerek, temel farklarının bakış açısı olduğunu vurguladı. Çocukları yardıma muhtaç olarak görmediklerini kaydeden Eda Nur Bursalı, "Çocukların haklarını savunacakları alanlar yaratmaya çalışıyoruz. Üniversite öğrencilerinden oluştuğumuz için akademide çocuk haklarına bakış açısının olmayışını dert ediniyoruz. Akademinin her alanında temel bir ilke olarak ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Çocuklar sadece gelecek değil, bugünü de inşa eden öznelerdir. Çocuk hakları temelli bilginin üretilmesi gerektiğine inanıyoruz. Çocuk hakları meselesini sadece etik olarak değil temel bir çalışma olarak ele alınmalıdır. Akademide çocuk hakları yok sayıldıkça çocuk politikası da eksik olarak ilerleyecek" diye konuştu.
YAPILI ÇEVRE-ÇOCUK İLİŞKİSİ
Sempozyumun son oturumu ise "Bugünden Yarına Çocuk Hakları Hareketi" başlıklı panelde ilk olarak konuşan Araştırma Görevlisi Merve Ayten Kılıç, yapılı çevre ve çocuk üzerine sunumunu yaptı. Yapılı çevre bilincinin çocukken yerleşen ve dönüşen bir şey olduğunu kaydeden Merve Ayten Kılıç, "Çocuklara dokunmanın kıymetli olduğunu, çocukların barınma hakkının yetişkin minyatürü üzerinden hesaplanması gerektiğini değil çocuk üzerinden ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Mimarlık mesleğinde çocuk başlı başına yer almış bir şey değildi. Ülkemizde 1990'lı yıllarda yer almaya başladı. Çocukların yapılı çevre ile etkileşimi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişmelerini doğrudan etkiler. Çocukların yaşadıkları çevrelerin kalitesi, onların gelişim süreçlerinde kritik rol oynar, güvenli, erişilebilir ve uyarıcı mekanlar, çocukların sağlıklı gelişimi destekler ve potansiyellerini gerçekleştirmelerine olanak tanır. Çocuk dostu kentler, çocukların ihtiyaçlarını ve haklarını göz önünde bulunduran onların katımını teşvik eden ve güvenli bir çevre sunan kentsel tasarımları içerir" şeklinde konuştu.
'AİLE YILINDA ÇOCUKLAR NEREDE'
Çocuk Çalışmaları Uzmanı Ceren Suntekin "Aile yılı" içinde çocukların konumuna dair sunumunu yaptı. Ceren Suntekin, "Çocuklar nerede" sorusuna genel olarak çocukları yetişkinlerin sözünden çıkmayan, ona verilenle yetinen, uyum sağlamak zorunda kalan, geleneklerine saygılı gibi toplumsal sözlerle yanıt verildiğini vurguladı. "Aile yılı" ilan belgesinde ailenin güçlenmesi ve ailenin korunması başlıklarının öne çıktığını kaydeden Ceren Suntekin, şöyle devam etti: "Çocuğun gelişimine etki eden aileyi nasıl güçlendirirsek çocuk hakları için etkili olur. Bunu düşünmemiz lazım. Ailenin kutsal olması tartışmayı engelleyen bir şey. Yine aile söylendiği gibi toplumun temeli veya yapı taşı da değildir. Toplumun temelini adalet, eşitlik, dürüstlük gibi etik ilkeler oluşturuyor. Ailenin çocuklara verdiği zararlarla ya da devletin aileyi desteklememesinden kaynaklı ölümleri görüyoruz. Eğer aile yılıysa raporlar yapılması gerekeni gösteriyor. Çocuğun araçsallaşmasını değil, desteklenmesini sağlarsak aile yılı olabilir. Çocukların ücretsiz ve tok olarak eğitim alması sağlanırsa aile yılı olur."
Akademisyen Mine Göl Güven, "Düzen içinde düzen karşıtı olunabilir mi? Bunun cevabını net bir şekilde veremiyoruz. Çocuk hakları ve çocuğun ihtiyaçları içinde bu toplumda var olmasını ve kendini gerçekleştirmesini sağlayabilir miyiz? Düzen içinde düzeni tekrar inşa etmek ve bunu çocuklarla yapmak değerli. Çocukların misyonu var mı? Varsa nedir? İhtiyaçlar ve ilgilerden bahsediyoruz ama çocuklar bir misyon sahibi midir? Çocuklar bir misyon edinmek ister mi? Bunları sorgulamamız gerekiyor" diye belirtti.
'ÇOCUK DİRENİŞİ BİZİ GÜÇLENDİREBİLİR'
Son olarak konuşan FİSA Çocuk Hakları Merkezi'nden Ezgi Koman ise kapitalist sistemin son yıllarda popüler sağcılık, ırkçılık ve cinsiyetçilik kodlarını elinde tuttuğuna değindi. Çocukların devletin ideolojik politikalarının nesnesi haline geldiğini belirten Ezgi Koman, şunları söyledi: "Mülteci ve Kürt karşıtı politikalarla bazı çocukların çocuk olma ve yaşam hakkından eğitim hakkına bütün hakları elinden alınmış oldu. Bütün nüfusun kontrol altına alınmaya çalışıldığı bir yerdeyiz. Aile temelli politikalar çocukların birey olarak görülmesini engelliyor. Cinsiyet kalıplarının dışında kendini tanımlayan çocuklar dışlanıyor. Çocukların maruz kaldığı her durumu biz de yaşıyoruz. Karanlık bir dönemden geçtiğimiz kesin. nereye gideceğimizi de bilemiyoruz. gideceğimiz yerde çocuklar için daha iyi bir dünyaya gideceğimiz umudu ile bir aradayız. Dünyada olan biten her şey çocukları etkiliyor. Diğer hareketlerle birlikte çalışmak zorundayız. Bu kadar zor bir zamanda en sessiz kaldığımız yerlerde bile direniyoruz. Bence çocuklar da direniyor. O direnişlerin altını çizmek bizi de güçlendirebilir."