RIHA - Koyunlarını satarak Kürdistan'daki "misafir evi" anlayışıyla bir han inşa eden Remzi Asal, misafirlerin "Dergah" adını verdiği handa, konaklama, çorba ve çay gibi ikramlardan para almıyor.
Remzi Asal (43) adlı yurttaş, dedesinin "Allah mal veriyorsa pay etmek lazım" nasihatine uyup çocukluğunda tanık olduğu Kürdistan'ın köylerinde yolcuların konaklaması için yapılan "misafir evlerinden" yola çıkarak her şeyin ücretsiz olduğu bir han inşa etti. Fikrini söylediği yakınlarının "deli" damgası vurduğu Asal, koyunlarını satıp, hanı inşa etmiş. Riha'nın Sêwreg (Siverek) ilçesine 8 kilometre uzaklıktaki inşa edilen hana, burada konaklayanlar "Dergâh" adını vermiş. "Burada para geçmez" tabelasıyla misafirleri karşılayan Dergâh, Qerejdax ve Nemrûd Dağı'nın ortasında bulunan Sêwreg'in Axirce köyünde yer alıyor. Kilitsiz kapısıyla misafirleri karşılayan Dergâh'ta, ücretsiz çorba ve çay ikramı yapılıyor. Bir geleneği işareti olarak antika eşyaların kendine yer bulduğu Dergâh, tamamen "misafirperverlik" fikri üzerine inşa edilmiş. "Bir tarikattan olan kimselerin toplanıp birlikte tapındıkları, törenler düzenledikleri, barındıkları yapı" olarak tanımlanan sözlük anlamıyla bir bağı bulunmayan Dergâh'ı bir kültür yaşatma felsefiyle inşa eden Remzi Asal, bu kültürün yok olmaması için bu adımı attığını söyledi.
'KOYUNLARIMI SATIP İNŞA ETTİM'
Fikrin temelini "İhtiyacın kadar al, kullan" anlayışının oluşturduğunu söyleyen Asal, bu fikrin bölgede yok olmaması için hanı yapmaya koyulduklarını anlattı. Asal, yapımı 2022 yıllarında biten Dergah'ın asıl kullanım amacına ise 6 Şubat depremlerinde ulaştığını söyledi. Hanın hikayesini anlatan Asal, "20 yaşıma kadar köydeydim. Ardından okumak için ilçe dışına çıktım. Daha sonra buraya geri döndüğümde hayvancılıkla hayatımı sürdürmeye çalıştım. Sonra bu yola çıktım. Dede-nenelerimden kalma bir mirası yaşatmak istedim. 'Misafirperverlik' diye anılan bu anlayışla burayı yaptım. 200-300'e kadar koyunum vardı, onları satarak burayı inşa ettim. Buranın inşasından bugüne kadar 'ticari mekan' izlenimi andırmasın diye çok çaba sarf ettim. Zaten buraya gelen kişi bir bakışıyla buranın ticari hiç bir yönünün olmadığını anlar" ifadelerini kullandı.
KÜRDİSTAN KÜLTÜRÜNÜ SÜRDÜRME ÇABASI
Geçmişte Kürdistan'da köylülerin, köy meydanında dışarıdan gelen misafir için yaptıkları "misafir evleri" kültürünü baz aldığını belirten Asal, "Eskiden insanlar uzun yollardan geldiğinde köylerde misafir edilir, ertesi gün yollarına devam ederdi. Böyle olunca, ilişkiler gelişirdi. Ancak şimdi bu kültürün terk edilmeye başladığını görüyoruz. Burayı tamamen dışarıdan gelen, yorulan, sıcak bir yer, çay-çorba ihtiyacını karşılamak isteyen ihtiyaç sahipleri için inşa ettik. Eskiden nasılsa o şekil bir misafir evi mantığında yaptık. Mesela tuvalet, banyosu dışarıda. Tek gözlü ve yeme içme gibi ihtiyaç duyulan diğer her şeyin de içeride olduğu bir yapı yaptık. Bu aslında bir felsefenin ürünü. Buraya böyle bakılması gerektiğini düşünüyorum. Buraya bu yüzden bir 'dinlenme tesisi' olarak da bakılmamalı. 'Han' diyoruz, ama o da büyüklüğünden kaynaklı. Dedem, 'Allah mal veriyorsa bunu pay etmek lazım' derdi. Yani doyacak kadarını alıp geri kalanı dağıtmak üzerine bir düşünce. Bu anlayış bizde yaygındır. Büyüklerimiz, insanın tüm canlılara faydası dokunması gereken canlı olduğunu düşünüyordu. İşte buranın inşasının temelinde tüm bu fikirler yer alıyor. Mesela burayı kendime ait görmüyorum. O yüzden anahtar, kilit gibi şeyler yok. İstediğim zaman burayı terk edip gidiyorum" diye konuştu.
'DEPREMLERDE HANIN ÖNEMİ ANLAŞILDI'
Mereş merkezli 6 Şubat depremlerinde handa çorba kaynatıp Semsûr'daki depremzedelere götürdüklerini anlatan Asal, bu süreçte Dergah'ın öneminin daha iyi anlaşıldığını vurguladı. "Burası daha fazla mana kazandı" diyen Asal, handa yemek yapma-yeme durumunun deprem sürecinden sonra geliştiğini kaydetti. Asal, "Deprem ardından ihtiyaç skalamız arttı. İlk inşa ettiğimizde, burayı klasik bir yatma mekanı olarak düşündüm. Ancak deprem sürecinde insanların aç kalacağını fark ederek, buraya her daim sıcak halde içilebilecek bir çorba koyma fikrine ulaştım" diye belirtti.
KENDİSİNİN VE YOLCULARIN HİKÂYELERİNİ KİTAPLAŞTIRDI
Hanın yapımında Qerejdax bazalt taşlarını kullandıklarını ve geleneksel şekilde bir inşa yaptıklarını ifade eden Asal, böylelikle klasik bir Sêwreg evi inşa etmeye çalıştıklarını belirtti. Asal, hem kendi hem de gelen insanların hikâyelerini "Yola Düşen Umutlar" isimli 2 ciltlik kitabında bir araya getirdiğini kaydetti.
MİSAFİRLERİNİ DERGÂH'A BEKLİYOR
Sêwreg'de eşi ve 4 çocuğuyla hayvancılık yaparak geçimini yaşamını sürdürdüğü ifade eden Asal, yolu düşen herkesi Dergâh'a beklediğini dile getirerek, "Özellikle deprem sürecinde insanın ihtiyacının ne olduğu ne kadar olduğunu anladık. Bu yaşamı neden yaşadığımızın sorusunu sorduk kendimize. Burada maddiyatı değil, insanları tanıdık. Felsefemizin ismi 'iyiliktir', 'kendini bilmedir', buraya ağaç dikerken bile 'bana kalsın yalnız ben onun gölgesinde oturayım' diye değil, 'Başkası da gelsin o da otursun' düşüncesiyle diktik. Biliyorum ki hiç bir mal-varlık kimseye kalmaz. Bu bir uyanma, bilgisizlikten kurtulma felsefesidir" şeklinde konuştu.
MA / Ceylan Şahinli