HABER MERKEZİ - Kayıp yakınları Amed, Êlih, Colemêrg ve İzmir’de düzenledikleri eylemlerde farklı tarihlerde gözaltında kaybedilenlerin akıbeti ve failleri soruldu. İHD Êlih Şube Eşbaşkanı Ahmet Şiray ise sürece işaret ederek, devletin adım atması gerektiğini söyledi.
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği Amed, Êlih, Colemêrg ve İzmir’de gözaltında kaybedilenlerin akıbeti ve faillerini sordu.
AMED
Kayıp yakınları ve İHD Amed Şubesi, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemini Rezan (Bağlar) ilçesindeki Koşuyolu Parkı’nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde sürdürdü. 848'inci haftaya giren eylemde, katledilenlerin fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldı. Açıklamada, “Failleri korumak, suça ortak olmaktır", "İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olamaz" dövizleri taşındı.
Bu haftaki eylemde 7 Mayıs 1994'te Amed'in Licê ilçesine bağlı Mizag köyünde gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Mehmetcan Ayşin'in akıbeti soruldu.
İHD Amed Şubesi Başkanı Ercan Yılmaz, "Buradan annelere bir kez daha sözlerimizi yeniliyoruz; failler bulunana dek mücadelemiz devam edecek" dedi.
Ayşin’in kaybedilme öyküsünü İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz okudu.
Ayşin’in kayıp öyküsü şöyle: "5 Mayıs 1994 tarihinde köye askerler tarafından baskın düzenlenir. Yapılan baskında köyde bulunan genç/yaşlı 53 erkek gözaltına alınır. Gözaltına alınanlardan biri de Mehmetcan Ayşin’di. Baskının ertesi günü 49 kişi serbest bırakılır. Aradan geçen 6 günün sonunda Mehmetcan Ayşin dışındaki 3 kişi daha serbest bırakılır. Bunun üzerine karakola giden aileye kolluk görevlileri tarafından Mehmetcan Ayşin’in savcılığa çıkarılacağı ve oradan serbest bırakılacağı söylenir. Ancak Mehmetcan Ayşin ne savcılığa sevk edilir ne de serbest bırakılır.
Mehmetcan Ayşin hakkında bir türlü bilgi alamayan ailesi devlet dairelerinde çeşitli girişimlerde bulunur. Aile önce DGM’ye başvuruda bulunur ancak ailenin dilekçesi işleme konulmadan geri çevrilir. Bunun üzerine OHAL Valiliğine başvuran aile, Lice Asayiş Komutanlığı’na yönlendirilir. Lice Asayiş Komutanlığı’na başvuruda bulunan aileye komutanlık 'söz konusu tarihte operasyon düzenlenmediğini ve adı geçen kişileri gözaltına almadıklarını' bildirirler. 7 Mayıs 1994'ten bu yana Ayşin'den haber alınmaz."
Açıklama yapılan oturma eylemi ardından sona erdi.
ÊLIH
Êlih’te de İHD ve kayıp yakınları, eylemlerinin 684’üncü haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" pankartının açıldığı eyleme çok sayıda kişi katıldı.
İHD Êlih Şube Eşbaşkanı Ahmet Şiray, sürecin ruhuna denk bir mücadelenin gelişmesi gerektiğine işaret ederek, devletin gerekli adımları atması çağrısında bulundu. Ardından Şiray, 1994 Nisan’ında Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesinde gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Kadri Yılmaz’ın kayıp hikayesini okudu.
CENAZE AİLEYE VERİLMEDİ
Yılmaz’ın kayıp hikayesi şöyle: “Ailenin anlatım ve beyanlarına göre; Kadri Yılmaz, Amed’de ikamet etmekteydi. 1994 yılının Nisan ayında bir akrabasının düğününe katılmıştı. Rezan’da yapılan bu düğüne polisler baskın yaparak Kadri’yi, kardeşini ve düğün alayından 3 kişiyi gözaltına alır. Bir gün sonra, Kadri’nin kardeşi dahil 4 kişi serbest bırakılır. Aile, yüzlerce kişinin gözü önünde gözaltına alıp bırakılmayan Kadri Yılmaz için resmi kurumlara başvuruda bulunur ama sonuç alamaz.
Olaydan 8 gün sonra aile, Lice’de oturan tanıdıkları aracılığı ile askerler tarafından 3 cenazenin camiye getirildiğini, askeri kışla olarak kullanılan Yatılı İlköğretim Bölge Okulu önündeki alanda açılan bir çukura gömüldüklerini öğrenirler. Aile Camideki cesetlere ait elbise parçalarından birinin Kadri’ye ait olduğunu teşhis ederler ancak, ceset aileye verilmez. Kadri Yılmaz hala kayıp ve cesedine ulaşılmış değil.”
Açıklama oturma eylemi ile son buldu.
COLEMÊRG
İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları, 174’üncü haftasında Gever (Yüksekova) ilçesindeki Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Eylemde, “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” pankartı ve kayıpların fotoğrafları açıldı. Bu haftaki eylemde, 5 Mayıs 1994 yılında Çelê (Çukurca) ilçesine bağlı Geliyê Tiyarê köyünde yaşayan ve askerler tarafından operasyona zorla götürülerek katledilen Enter Özdemir ve Bapir Çıtak’ın failleri soruldu.
İHD Şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz, “Bu hafta unutulması istenen, ailelerinin adalet talebi yıllardır karşılıksız bırakılan Enter Özdemir ve Bapir Çıtak’ı unutmadık” dedi.
ÖZDEMİR VE ÇITAK’IN HİKAYESİ
Sibel Çapraz, “Köy saatlerce ateş altında tutuldu. Evlere açılan ateş sonucunda Akar ailesinin 10 yaşındaki çocukları öldürüldü. Askerler gece geç saatlerde Enter Özdemir ve Bapir Çıtak’ın evlerine geldi ve onları ‘Bize yol gösterin’ diyerek yanlarında götürdü. Özdemir ve Çıtak eve dönmeyince aileleri askeri birliğe giderek haklarında bilgi almak istedi. Askeri yetkililer onlara yakınlarının kendileri tarafından alınmadığını söyledi. Üç gün sonra aileler ve köylüler kayıpları aramak için boşaltılan köylerine geldi. Arama sonrasında Çıtak ve Özdemir’in cansız bedenleri elleri ve ayakları bağlı olarak bir dere kenarına atılmış halde bulundu. Parçalanmış bedenlerindeki izler onların panzerin arkasına bağlanarak sürüklendiklerini ve sonrasında ateş açılarak öldürüldüklerini gösteriyordu” dedi.
'FAİLLER CEZALANDIRILSIN'
Cenazeleri defnetmek üzere yola çıktıkları esnada bölgede konuşlanan Bolu Tugayı’na bağlı komandolar tarafından yolun kesildiğini aktaran Sibel Çapraz, “Aileler önlerini kesenlere, ‘Çukurca İlçe Jandarma Komutanlığı ve Çukurca Savcılığı cenazelerimizin ilçeye getirilmesini istediler’ demelerine rağmen askerler onlara ‘Gidin köyde gömün yoksa hepinizi öldürürüz’ diye tehdit etti. Bunun üzerine Özdemir ve Çıtak boşaltılan köyde defnedildi. Ailelerin yaptığı başvurular sonuçsuz kaldı. Enter Özdemir ve Bapir Çıtak’ın gözaltına alındıkları kabul edilmedi. Onları gözaltına alanlar ve vahşice katledenler bugüne kadar yargılanmadı. Ailelerin hukuki girişimleri yeterli resmi belge-bilgi olmadığı iddiasıyla reddedildi. Gözaltında kaybetme uluslararası düzeyde bir suç olmasına ve yürürlükteki uluslararası hukukun yaptırımlarına tabi olmasına rağmen devlet diğer kayıp dosyalarında olduğu gibi Enter Özdemir ve Bapir Çıtak dosyalarında da zorla kaybetme suçunu uygun araçlarla cezalandırma zorunluluğunu yerine getirmedi” ifadelerini kullandı.
Yetkililere seslenen Sibel Çapraz, “Özdemir ve Çıtak’ın failleri etkili bir soruşturmayla bir an önce ortaya çıkarılmalı ve gerekli cezalar verilmelidir. Enter Özdemir ve Bapir Çıtak için adalet talep etmekten asla vazgeçmeyeceğiz” diye belirtti.
Açıklama yapılan oturma eylemiyle son buldu.
İZMİR
İHD İzmir Şubesi, iki haftada bir gerçekleştirdiği kayıp eylemini bu hafta da sürdürdü. Konak eski Sümerbank önünde yapılan eylemde, "Kayıplar vicdanındır, sahip çık" ve "Failler belli kayıplar nerede" pankartları açıldı. Bu haftaki eylemde, 33 yıl önce gözaltına alınıp kaybedilen iki üniversite öğrenci Hüsamettin Yaman ve Mehmet Soner Gül'ün akıbeti soruldu.
İHD İzmir Şubesi Yöneticisi Caner Canlı, 4 Mayıs 1992'de Hüsamettin Yaman'ın ağabeyi Feyyaz Yaman'ı arayan bir kişinin Hüsamettin Yaman ve Soner Gül'ün gözaltına alındığı aktardığını belirterek, "Yaman ve Gül Aileleri, önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ardından devletin ilgili tüm kurumlarına başvurdu. İnsan Hakları Derneği ve Af Örgütü girişimlerde bulundu. Ancak Hüsamettin ve Soner’in gözaltına alındığı kabul edilmedi. Girişimlerini sürdüren Yaman Ailesi, 2 yıl boyunca polis takibinde tutuldu.19 Aralık 2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın'ın infazlar ve kayıplarla ilgili itirafları yayınlandı. Çarkın, itiraflarında Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ü gözaltına aldıktan sonra ormanlık bir alanda sorguladıklarını ve infaz ettiklerini açıkladı. Onların son sözlerinin 'İnsanlık onuru işkenceyi yenecek' olduğunu söyledi" dedi.
'ETKİN SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ'
Bu beyanlardan dolayı ailenin soruşturma başlatılması için tekrar başvuruda bulunduğunu söyleyen Canlı, "Ancak Ayhan Çarkın'ın ifadesine rağmen etkin bir soruşturma yapılmadı. Hüsamettin ve Soner’in akıbetleri karanlıkta bırakıldı, belli olan failleri cezasızlıkla korundu" ifadelerini kullandı.