Ajansımızın muhabiri Nazım Daştan, YPG, Rejim Ordusu, Rusya, Türkiye, ABD ve koalisyon güçlerinin açıklamalarına konu olan Bab'a bağlı Arima Kasabası'na girdi. Kasaba'da Cephet El Ekrad, Rusya ve Rejim güçleri bulunurken, sınır güvenliği yerel güçler ile rejim tarafından sağlıyor.
ABD Başkanı’nın “Çekiliyoruz” dediği Suriye'de görüşme trafiği arttı. Şam yönetiminin kapısını çaldığı MSD ile Rusya yetkililerinin görüşmeleri sıklaşırken, sahada elindekini koruma telaşına düşen Türkiye’yi zor günler bekliyor.
ABD Başkanı Trump'ın "asker çekme" kararıyla attığı taşın dalgalara yol açtığı Suriye'de halkları yok sayan egemen güçler "çıkar" hesaplarına girerken, Kuzey ve Doğu Suriye halkları ise ısrar ettikleri “özgür yaşam” için seferber oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kuzey ve Doğu Suriye kentlerine "her an operasyon yapabilecekleri" şeklindeki açıklamaları sonrası, KDP ve Türkiye'nin Roj Peşmergeleri'ni harekete geçirdiği bildirildi. Bu temelde 11 Aralık'ta Başika'da TSK karargahında bir toplantı yapıldığı belirtildi.
İdlib krizinin çözümü yeni yıla ertelenirken, küresel güçler krizi lehlerine çevirmek için rakibinin alanını daraltma peşinde. Türkiye, bu denklemlerin hepsinde kullanılacak güç olma pozisyonu ile kendi emellerini hayata geçirme arayışında. Bu emellerin başında ise, Kürtlerin statü kazanmaması bulunuyor.
Kartların yeniden karıldığı İdlib’de ABD çözümü erteleyerek elini güçlendirmek, Rusya ise Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye tehdidiyle hakimiyetini tescillemek istiyor. İdlib gündemli Astana 11’in toplanacağı gün Suriye’deki demokratik güçler “çözüm” için bir araya geliyor.
Suriye’de uluslararası ve bölgesel güçler çıkmaza girdikleri İdlib'ten ortak planla çıkmaya çalışıyor. ABD ve Rusya'nın çıkarları dahilinde birbirine alan açtığı belirtilirken, İdlib meselesinin gündemden düşürülmesinin bunun en büyük işareti olduğu ifade ediliyor. Gündem yerini Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye topraklarına yaptığı top atışlarına bıraktı.
"Bir Kuşak Bir Yol" projesi ile ABD karşısında güç kazanmaya çalışan Çin’in bu amaçla Ortadoğu'yu dizayn etme arayışında rol biçtiği Türkiye’yi "Kürt fobisi" saha dışına itiyor.
İdlib konusuyla İstanbul’da yapılan dörtlü zirve çözümsüz bitti. Suriye sahasında, Karlov suikastı ile ipleri Rusya'ya kaptıran Türkiye'nin, Kaşıkçı cinayetiyle de ABD'nin ağırlığını hissedeceği yorumlarına yol açtı.
İdlib’de belirsizlik sürerken, Rusya Türkiye eliyle, ABD ise Mısır, Ürdün ve Kürtler eliyle Suriye’ye hakim olmak istiyor. Türkiye'nin Kürt fobisinden faydalanan Rusya'ya karşı ABD, Mısır ve Ürdün'ün temel güç olacağı “Arap NATO’su”nu kurmayı amaçlıyor.
İdlib'te kartlar yeniden karılıyor. Oyuna ABD ve Avrupalı güçler de dahil oldu. İran'ın oyun dışına itildiği belirtilirken, gözler İstanbul'da kurulacak masaya çevrildi.
DAİŞ'in işgali ile birlikte karanlığına boğulan Rakka, YPJ öncülüğünde geçen yıl özgürlüğüne kavuştu. Yönetimi sivil meclise devredilen kentte, sağlık, eğitim, güvenlik gibi birçok alanda yürütülen çalışmalarla yeni bir yaşam inşa ediliyor.
İdlib'te grupların çekilmesi için tanınan sürenin son 48 saatine girilirken, çekilmeyi reddeden üst düzey 200 örgüt üyesinin öldürüldüğü belirtiliyor. Erdoğan ise, sıkışmışlığı aşmak için Minbic'ı gündeme getiriyor.
Rakka’nın QSD tarafından düşürülmesinin ardından selefi gruplarına başkent olan İdlib’de hesaplar tutmuyor. Türkiye’nin üstlendiği “silahsız bölge” rolüne ilişkin MİT’in yoğun mesaisine rağmen HTŞ’nin bugüne kadar ağır silahlarını çekmediği, aksine mevzilerini daha da güçlendirdiği belirtiliyor.
Hüsranla sonuçlanan Bağımsız referandumu sonrası Federal Kürdistan Bölgesi’nde 30 Eylül’de sandık başına gidilecek. Ancak seçim heyecanı içerisinde görülmeyen bölge halkı, rant için birbirleriyle uğraşıp, Irak ve diğer devletlere karşı iradesiz kalan çok parçalı siyasete son verecek birlik arayışında.