Dersim ve Şırnak’taki ağaç kesimlerine tepki

img

İZMİR / İSTANBUL- Dersim ve Şırnak’ta yaşanan ağaç kesimlerine tepki gösteren ekolojistler, bölge illerinde yaşam alanlarının yok olduğuna dikkat çekerek, birleşik mücadele verilmesi gerektiğine değindi.

İzmir Dersim Kültür ve Dayanışma Derneği, Hozat'ta yaşanan orman kesimlerine ilişkin Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması düzenlendi. "Ranta karşı doğanı savun" pankartının açıldığı açıklamada sık sık "Dersim onurdur onuruna sahip çık" ve "Havama, suyuma, toprağıma dokunma" sloganları atıldı. Açıklamaya kentte bulunan siyasi parti ve kurum temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.

Basın açıklamasını okuyan dernek üyesi Hüseyin Ozan, 2012 ve 2020 yılları arası devlet izni ile orman sayılan 340 bin hektar alanda 50 bin madene izin verildiğini söyledi. Bunların yanı sıra izinsiz kesimler nedeni ile 20 bin hektar orman ekosisteminin tarım ve yerleşim yerine dönüştürüldüğünü kaydeden Ozan, “Anayasanın 169’uncu maddesindeki ‘Bütün ormanların gözetimi devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir” ilkesi açıkça kanun koyucu eliyle ihlal edilmektedir. Dersim’in Hozat ilçesi Boydaş ( Samosi) köyünde, güvenlik güçleri korumasında aylardır süren ağaç kesimi gerçekleşmekte ve köylülerin alana girişine izin verilmemektedir. Bölge; 1994 köy boşaltmaları döneminden bugüne yasaklı alan ilan edilmiş olmasına rağmen, ilgili bakanlığın ihale etmesi ile ilk ihalede 30 hektar, ikinci ihalede 40 hektarlık alan, Elazığ ve Malatyalı müteahhitlere kesime verilmiştir” dedi.

DERSİM’DE EKO-KIRIM

Ağaç kesimimin yapıldığı alanın maden ruhsatı verilen maden sahaları olduğunu dile getiren Ozan, Dersim’de 160’ın üzerinde maden ruhsatı alındığını ve 50 köyün bu ekolojik yıkımdan etkileneceği aktardı. Bütün Dersim coğrafyasının kırıma uğrayacağı ve tüm canlıların yok olacağını vurgulayan Ozan, “Orman kıyımı, ırmaklarımız ve göllerimizin kuruması, yeraltı sularımızın kurumasını da üst üste eklersek devlet eli ile gerçekleşmekte olan bir eko kırımdır. Binlerce yıllık İnsanlık mirasının yok oluşudur. Büyün bu projeler yaban hayatımızı, doğamızı, geleceğimizi tehdit etmektedir. Toplumumuzdan bazı kişiler ve firmalar da bu yıkım projelerinden nemalanmaktadır” ifadelerini kullandı.

ŞIRNAK’TA KESİME TEPKİ

Şırnak’ta yaşanan ağaç kesimlerine de değinen Ozan, “Şırnak’ın Cudi, Gabar Dağları ve Besta bölgelerinde on binlerce meşe ağacı korucular tarafından kesilerek büyük bir ormanlık alan yok edilmiştir. Edinilen bilgilere göre halen devam eden ağaç kıyımında Şırnak merkeze bağlı Mila Keri, Kaniya Qeymeqam, Rusor suyunun kıyıları ve Pişta Reşa bölgelerinde on binlerce ağacın kesildiği ve onlarca tıra yüklenerek götürüldüğü görülmüştür. Kesilen ağaçlar farklı kentlere götürülerek satıldığı ve rant elde edildiği bildirilmektedir. Şrınak’ta çok geniş bir alanın çırılçıplak kaldığı ve ağaçların kütük şeklinde yerlere serildiği ifade edilmektedir” diye belirtti.

‘YAŞAM YOK OLUYOR’

Ormanların kesimi ile birlikte toprakların erezyona uğradığını, bölgenin dışa bağımlı hale getirildiğine dikkati çeken Ozan, tüm Türkiye’de gözlerini kâr hırsı bürümüş bir avuç zenginin talanı ve arsızlığı ile karşı karşıya olunduğunu kaydetti. Daha fazla bir araya gelmek gerektiğini vurgulayan Ozan, “Çevre mücadelesi yürüten kurumlara çağrımız; Türkiye’nin neresinde, kimler tarafından yaratılırsa yaratılsın, gerekçesi ne olursa olsun, gerçekleştirilen kıyımlara tereddütsüz karşı çıkmalarını ve bu itirazımızda yanımızda olmalarını bekliyoruz. Ancak bir arada ve kararlı hareket edilirse kamuoyu oluşturulabilir ve coğrafyamızdaki tehlikeli yok oluş engellenebilir. Kurumlarımıza ve halkımıza sesleniyoruz bu kıyımların bir parçası olmayın. Yasal ve demokratik tüm yollar kullanılarak bu talana, arsızlığa dur demeliyiz. Unutmamalıyız ki kar hırsı ile talan edilen sadece ormanlarımız değildir. Tüm canlı türleri ile yok edilen geçmişi ve geleceği ile insanlığın ayak izidir” diye konuştu. 

İSTANBUL

Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye Özgürlük Partisi (TÖP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Halkevleri Şırnak’ta yaşanan ağaç katliamına karşı “Ağaçların çığlığı ol” şiarıyla Kadıköy Eminönü İskelesi önünde açıklama gerçekleştirdi. Açıklamaya, HDP Milletvekilleri Dilşat Cambaz, Musa Piroğlu, İl Eşbaşkanı Ferhat Encu'nun yanı sıra siyasi parti temsilcileri, ekoloji aktivistileri, dernek ve çok sayıda kişi de katıldı. "Şırnak'ta doğa talan ediliyor" pankartı ile "Dersim ve Şırnak'ta nefes damarlarımız kesiliyor, ses ol", Kürdün ağacı ağaç değil mi?", "Doğa bizi mücadeleye çağırıyor", "Talana karşı birleşerek talanı durduracağız" dövizleri taşındı.  Açıklama da sık sık, “Ormanlar nehirler sermaye değildir", “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” ve "AKP savaş halklar barış istiyor" sloganları atıldı.

‘MÜCADELEYİ BÜYÜTECEĞİZ’

Açıklamada ilk olarak konuşan HDP Kadıköy İlçe Eşbaşkanı Koray Türkay, doğa kıyımın atepki göstererek, "Şırnak'ta, Akdeniz'de, Ege'de Karadeniz'de gerçekleştirilecek ağaç ve orman katliamına karşı sürekli bir eylemliliğin ilanıdır. Böylesi fervazsizca bir kırıma karşı mücadeleyi büyüteceğiz. Talan, yağma ve mafya iktidarına karşı bu devran dönecek, bu doğa katliamlarının hesabını çok yakında hepiniz vereceksiniz. Cesaretinizi kuşanın Kürdistan'ın, Batı'nın kardeşliği ile demokratik Türkiye için mücadele edelim. Faşist iktidarın yok olmasına çok az kaldı. Onun yerine kuracağımız yaşam ekolojik, demokratik ve kadın özgürlükçü bir yaşam halkın birlikte mücadele etmesinden geçiyor" dedi.

'BÖLGEDEKİ KATLİAM SİSTEMATİK’

Daha sonra söz alan HDP İl Eşbaşkanı Ferhat Encü, çatışma ve savaş politikalarından kaynaklı sistematik bir şekil coğrafyanın saldırı altında olduğunu hatırlattı. Encü, "Devletin denetiminde bir talan politikası ile karşı karşıyayız. Nasıl ki oradaki siyasi iradeye yönelik hukuksuz bir şekilde yönelim gerçekleşmişse Kürdistan coğrafyasına yönelikte bir saldırı söz konusu. Bu saldırılar, talan politikası Türkiye topluluğu tarafından görünmüyor. Her yerde bir doğa katliamı vardır. Ama o bölgede sistematik bir yönelim vardır. Bilinçli planlı bir şekilde o bölge talana açılmıştır. Biz bu katliama karşı ses yükseltiyoruz. Ve bu ses duyulacak. Bu talan politikasından vazgeçilecektir" ifadelerini kullandı.

'TALAN KABUL EDİLEMEZ’

Ortak basın metnini ise EMEP’ten Seçil Sinanoğlu okudu. Sinanoğlu, Türkiye’nin dört bir tarafında devam eden ekolojik talanın bölge kentlerinde katmerlenerek sürdüğüne dikkat çekti. Şırnak Barosu’nun yaptığı çalışmayı hatırlatan Sinanoğlu, “Ortaya çıkan ağaç kesimleri, talanın kabul edilemez boyutlarda olduğunu gösteriyor. Şırnak’ın Besta, Cudi ve Gabar bölgelerinde iki yılı aşkın süredir 'güvenlik' gerekçesiyle askerlerin gözetiminde korucular tarafından ağaç kesimleri devam ediyor. Şırnak Barosu’nun yaptığı açıklamaya göre 2021 yılında yalnızca Şubat ayından Eylül ayına kadarki 7 aylık bir sürede Şırnak’ın tüm ormanlarının yüzde 7’si yok edildi. Kürdistan'da ise 'terör' bahane edilerek talan politikası sürüyor” şeklinde konuştu.

'BÖLGE ÇORAKLAŞTIRILIYOR’

Yaşanan ağaç katliamından kaynaklı bölgenin çoraklaştığına dikkat çeken Sinanoğlu, “Tek bir ağacın bile kalmadığı görülüyor. Burada kesilen ağaçlar büyük bir rant kapısına dönüşüyor. Bölgeden her gün ortalama 20-25 kamyon ağaç çıkarılırken bu orman varlığının tamamı piyasaya kereste olarak sürülmek üzere Urfa’nın Haliliye ilçesindeki Keresteciler Çarşısı’na ve diğer illere götürülüyor.Batı'da adrese teslim yakılan ormanlarla, asırlardır yaşayan zeytin ağaçlarının enerji şirketleri tarafından kesilmesine izin veren yasalarla, Kürdistan'da ise “terör” bahane edilerek talan politikalarıyla koca bir ekosistem ağır tahribata uğratılmaktadır" ifadelerini kullandı.

‘DOĞAYI UMURSAMADAN...’

 Kesilen ağaçlardan kaynaklı ekolojik yapının altüst olduğunu söyleyen Sinanoğlu, “Kürdistan’da ilan edilen ‘güvenli bölgeler' tüm yasaların yok sayıldığı ve oradaki yetkili kişilerin istedikleri her şeyi yapabildikleri alanlar haline geldi. Atanmış vali, kaymakam, polis ve jandarmanın bu alanlarda sonsuz yetkisi oluştu. Bu yetkili kişi ve kurumlar doğayı ve hayatı umursamadan her türlü talancı ve rantçı politikaları bu alanlarda rahatlıkla hayata geçiriyorlar. Ellerindeki sınırsız yetkilerle basını ve kamuoyunu oraya sokmayarak işledikleri talanı herkesten gizleyebileceklerini düşünüyorlar. Sadece ağaçları talan etmiyorlar, bölgenin tarihine, geleceğine ve yaşamın her türlü çeşitliliğine de onulmaz zararlar veriyorlar. Bu talan ve savaş siyaseti birbirini besliyor” şeklinde konuştu.

Suçları işleyenlere karşı mücadelerinin devam edeceğini vurgulayan Sinanoğlu, “Şırnak’ta süren orman katliamını ve ülkenin dört bir yanında savaş, rant, yağma ve talan politikalarınız için sürdürdüğünüz ekolojik suçlarınıza bir an önce son verin” sözleriyle çağrıda bulundu.