HDK Eşsözcüsü Kenanoğlu: Abdullah Öcalan’a yaklaşım Kürtlere yaklaşımı belirler

İSTANBUL - Abdullah Öcalan’a yaklaşımın Kürtlere yaklaşım anlamına geldiğini belirten HDK Eşsözcüsü Ali Kenanoğlu, “Sen cezaevi koşullarında onu tutarsan, Kürt meselesi de aynı koşullarda tutacağın anlamına gelir. Abdullah Öcalan’ın yaşam koşulları, özgürlük olanakları sağlanmalı” dedi. 

Türkiye ve Kürdistan genelinde 2025 yılı Barış ve Demokratik Toplum Süreci ile birlikte birçok önemli gelişmenin yaşandığı bir yıl oldu. Türkiye’nin kuruluşuyla paralel açığa çıkan Kürt sorununun çözümüne dair Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ortaya koyduğu 27 Şubat çağrısıyla birlikte siyaset alanında büyük bir hareketlenme yaşandı. Genel hareketlenme halinin ve barışın toplumsallaşması için de siyasi parti, kongre, kadın örgütleri birçok çalışma yürüttü. Bununla paralel olarak CHP’li belediyelere yönelik operasyonlarla çok sayıda kişi tutuklandı. 
 
Tüm bu gelişmelerin yaşandığı 2025 yılında sahada olan Halkların Demokratik Kongresi’nin Eşsözcüsü Ali Kenanoğlu, bir yılda yaşananları ve yürüttükleri çalışmalara dair Mezopotamya Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu. 
 
Barış ve Demokratik Toplum Süreci Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısıyla başladı ve devam ediyor. Bu çağrıyı ve bu çağrı paralelinde ilerleyen süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Bu sürecin ve çağrının özünde Kürt sorunu vardı. Cumhuriyet tarihinden ele alırsak yüz yıldır bu topraklarda yaşayan bir Kürt sorunuyla karşı karşıyayız. Bu sorunun çeşitli aşamaları oldu. İsyanlarla karşılaşılmış. İnkar, imha, katliamlar, direnişler, buna karşı demokratik ve silahlı alanlarda mücadeleler verilmiş. 2025 yılı bu yüzyıllık tarih içinde en önemli noktalarından birisiydi. Çünkü 2025’te diğer birkaç süreçte olduğu gibi müzakere, demokratik yol yöntemlerle çözülmesi konusunda atılan bir adım yaşadık. O anlamıyla 2025’i ayrı bir yere koymak lazım. Fakat kendi özgünlüğünde düşündüğümüzde yapılanlar ve ortaya konulanlara baktığımız zaman 1 yıl içerisindeki ağır aksak ilerleyişi görüyoruz. Yüzyıla göre değerlendirdiğimizde çok önemli bir nokta ama kendi içindeki özgünlüğe baktığımızda bir o kadar yavaş ilerleyen bir süreç olarak görebiliriz. Ama genel olarak baktığımız zaman 27 Şubat çağrısı bu topraklarda artık bir evreye girildiği bir dönemi ifade ediyor. Bu da sadece Kürtler için değil, bu topraklarda yaşayan tüm kesimler açısından yeni durum, toplum düzeni ve yeni bir yaşam ifade ediyor. Bizim gibi hayatını bu çatışmalar sürecinde geçirenler için çok kıymetli. Bu sürecin doğru bir yere evirilmesi için gereken gayreti göstermemiz gerekiyor. O nedenle biz HDK olarak süreci başından itibaren birincil gündem maddesi olarak ele aldık ve bu kapsamda çalışmalarımızı kuruluş felsefemize uygun şekilde yaptık.  
 
Süreç bağlamında Abdullah Öcalan’ın en fazla vurguladığı kavramlardan biri de “demokratik toplumun inşası” oldu. HDK de halkların birlikte mücadele ettiği, birlikte yaşamı kurmaya çalıştığı bir çatı örgüt. Bu bağlamda HDK demokratik toplumun inşasında neler yapıyor. Bunun inşası için ne gibi çalışmalar yapacak?
 
HDK kuruluş amacı, tümüyle toplumsal alan örgütlenmesidir. HDK içerisinde siyasal partiler, demokratik kitle örgütleri, kadın örgütleri, inanç örgütleri, sendikalar var. Bütün bu alanlar aslında toplumsal alanda demokratik toplumun inşası için kuruluşundan beri mücadele ediyor.
 
HDK kuruluş amacı, tümüyle toplumsal alan örgütlenmesidir. HDK içerisinde siyasal partiler, demokratik kitle örgütleri, kadın örgütleri, inanç örgütleri, sendikalar var. Bütün bu alanlar aslında toplumsal alanda demokratik toplumun inşası için kuruluşundan beri mücadele ediyor. Bu durumun 27 Şubat çağrısıyla başlamadığını biliyoruz. 2012’den bu yana HDK’nin varlık amacı buydu. Biz bu çağrıyı birincil önceliğimiz olarak ele alıp bütün çalışmalarımızı 2025 yılında bu konseptte geliştirdik. Bu hedef tam da bizim çalışma alanımızdı. O nedenle çağrının akabinde “Barış İçin 1 Milyon İmza” kampanyası başlattık. Kampanya kapsamın mahallelerde, köylerde, derneklerde, siyasi partilerde imza kampanyası vesilesiyle barışın neden toplumsal bir talep haline gelmesi gerektiğini, toplumun tüm kesimlerinin neden buna ihtiyaç duyduğunu anlatma ve aktarma fırsatı bulduk. Yine “Barış Konferansı” düzenledik. Uluslararası çapta akademisyenlerin katıldığı, dünya deneyimlerin de içerisinde bulunduğu bir konferans düzenledik ve bunun Türkiye ve uluslararası kamuoyunda da Türkiye’deki sürecin barışa evirilmesi konusundaki bir konsensüs oluşması için gerçekleştirdik. Barışın toplumsallaşması, demokratik ve akademik dünyadan insanların dünyasına bu kavramın girmesi ve bunun üzerinden tartışmaları sağlamaya çalıştık. Arkasından “Demokratik Toplum Buluşmaları” düzenledik. Siyasi partimiz DEM Parti bir koldan yürüttü. Biz de HDK olarak partimizin bulunmadığı ya da onların siyaset yapma olanaklarının olmadığı alanlarda bu buluşmaları yaptık. Bu kapsamda Ege, İç Anadolu, Marmara, Karadeniz bölgelerinde çalışmalar yürüttük. Buralarda bu meselenin ne olduğunu ve neden “Barış ve Demokratik Toplum” talep etmemiz gerektiğini, ne tür değişiklikler olacağını anlatmaya çalıştık. Barış ve Demokratik Toplum Süreci iktidarın “Terörsüz Türkiye” söylemi üzerinden, muhalefetin bu sürece bir karşıtlık üreterek, ele alması nedeniyle bu sürecin aktarımı, tanıtımı bizim sırtımızdaydı. Çünkü iktidar, “Terörsüz Türkiye” propagandasıyla süreci kendi dilinden “ortada müzakere yok, barış yok, teslim alıyoruz” gibi lanse ediyor. Muhalefet ise süreçte kendince muhataplıklar yaratmaya, Sayın Öcalan’ın muhataplığını yok sayarak, kendilerince “makul” buldukları muhataplıklar oluşturmaya çalıştılar. Biz HDK olarak topluma süreci doğru aktarma görevi bize ve bizim bileşen kurumlarımızın sırtına düştü. Bu anlamıyla yılmadan gittiğimiz her yerde süreci aktarmaya çalıştık. Bizim için 27 Şubat çağrısındaki amaç HDK yapısıyla çok uyumlu bir çağrıydı. Biz de ona göre konumlandık. Diğer taraftan demokratik toplum ve sosyalizm tartışmaları vardı. Bu anlamıyla “Yeniden Sosyalizm” konferansı düzenledik. Burada Sosyalizmin bir konferansta tartışılmasını, herkesin kendi fikirlerini ortaya atmasına araç olarak süreci kamuoyunda derli toplu görünmesine ilişkin gayemiz oldu. Bu tabi özellikle Sayın Öcalan’ın Sosyalizm üzerine değerlendirmeleri akabinde gelen kimi tartışmaların da daha ete kemiğe büründüğü bir zemin oluşturdu. Bunun haricinde halklarla, inançlarla, değişik toplumsal yapılarla buluşmalar meydana getirdik. Bütün buluşmalarda aslında Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin toplumun gerçekleşmesinin her toplumsal kesim açısından ne denli önemli olduğunu birlikte tartıştık. Buralarda bize iletilen eleştirileri, önerileri rapor ettik. O açıdan 2025’te HDK olarak 27 Şubat çağrısındaki demokratik toplum amacına uygun şekilde HDK’nin varlığına uygun şekilde bu çalışmalarımızı yürüttük.
 
Demokratik toplum inşasında komünlerin de etkisi çok büyük. HDK komünlere nasıl bakıyor, buna dair bir çalışması var mı?
 
HDK komünlerle ilgili 2026’da önüne hedefler koydu. HDK bir bütün olarak toplumsal yapıların ortak bir platformu olduğu için bu meseleye şöyle bakıyor demekten öte HDK buna zemin hazırlayan bir yerde. Bu tartışmaların yürütülmesine zemin hazırlayan bir yerde duruyor. O anlamıyla 2026’da komünler dahil olmak üzere bu konularla ilgili bir dizi çalışma önüne koyuyor. Panel, sempozyum, konferans, söyleşiler tarzında bir dizi çalışma yapacağız. Ama bireysel olarak şunu söyleyeyim. Ben HDK’de temsiliyet açısından Alevi inancından dolayı da bulunuyorum. Komün bu toprakların asli yaşam tarzıdır. Geçmiş köy yaşamıma baktığımda özellikle Alevi toplumsal yaşamı üzerinden bakıyorum. Biz zaten komünler gibi yaşıyorduk. Yani devlete ihtiyaç duymadan, devletle çok görüşmeden kendi yaşam tarzımızı oluşturmuştuk. Kendi hukuk, ekonomik, adalet sistemini kuruyorsun. Bu toprakların yabancısı olduğu bir yaşam tarzı değil, komünal yaşam tarzı. Sadece bunun topluma hatırlatılması gerekiyor. HDK olarak da biz bu tartışmalara ve meseleye zemin hazırlayan bir yerden durumu ele alıyoruz.
 
Süreç kapsamında Kürt tarafı tarihi adımlar attı. Ancak devlet tarafı henüz Meclis Komisyonu’nun kurulması dışında bir adım atmış değil. Peki, burada devlete adım attırmak için topluma, aydınlara ne gibi sorumluluklar düşüyor?
 
 
Burada bizim oynayacağımız rol iktidarın bu adımı atmasını zorlayacak bu adımları attırmaktır. Bu süreci iktidarın inisiyatifine bırakmamak gerekiyor.  
 
Yaptığımız konferanslarda gördük ki esasında bu tür çatışmalı süreçlerin sona erdirilmesi için toplum barış talebini yükseltirse bu gerçekleşebiliyor. Bazen bize “Bu nasıl bir süreç, hangi konularda anlaşıldı” şeklinde sorular soruluyor. Dünya örneklerinde de gördük ki birçok ülke deneyiminde oturulmuş muhataplarıyla karşılıklı anlaşılmış, altına imzalarda atılmış. Fakat toplumdan bu talep yükselmediği takdirde bu anlaşmaların hiçbiri uygulanmamış. Toplumun bu talebi sahiplenip iktidarı zorlaması gerekiyor. Bu anlamıyla 27 Şubat çağrısından bu yana yapılanlar bir aşamaydı. Bu aşamada Kürt Özgürlük Hareketi kendi üzerine düşeni yaptı. Hatta çeşitli tıkanma noktalarında Sayın Öcalan devreye girerek, yeni adımlar da attırdı. Burada amaç hakikaten barışı tesis etmek ise artık iktidarın atması gereken adımlara gelmiştir sıra. Kürt tarafı yapılması gerekenleri çok fazlasıyla yapmıştır. Burada bizim oynayacağımız rol iktidarın bu adımı atmasını zorlayacak bu adımları attırmaktır. Bu süreci iktidarın inisiyatifine bırakmamak gerekiyor. Sonuçta karşımızda oy hesabı yapan siyasi partiler var. Attığı her adımı kendisine ne kadar oy getireceğini hesap eden bir siyasi yapıyla karşı karşıyayız. Bu durum karşısında toplumun barış talebi karşısında hiç duramayacak bir iktidar yapısı da var. Çünkü sürece karşı olduğunda oy kaybedeceğini hesap ediyorsa bundan vazgeçecektir. Onun için iktidarın adım atmasını sağlayacak toplumsal baskıların olması gerekiyor. Bu da toplumun kurum ve kuruluşlarımızın bu süreci sahiplenmesi ve iktidarı zorlamasıyla olacaktır.
 
Süreç devam ediyor, “demokratikleşme” kavramı çok fazla kullanılsa da bir taraftan da CHP’li belediyelere operasyonlar yapılıyor, kayyımlar atanıyor. İktidarın bu yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
2013- 2015 sürecine bakarsak o dönem kaybeden AKP iktidarı oldu. Çünkü ülkede birazcık demokrasinin kırıntıları ortaya çıkarsa, rahatlama politikaları ortaya çıkarsa baskıcı iktidarlar kaybeder. O dönem tam da bu yaşandı. Hafif yumuşama üzerinden kendini özgür ifade edebilen kesimlerin sahneye çıkması baskıcı iktidara kaybettirdi. Bu sürecin de bu şekilde olmasını istemiyorlar. O nedenle hem “Terörsüz Türkiye” süreci olarak tanımlıyor hem de CHP üzerinden baskıcı politikalarını sürdürüyor. Kendisine rakip görecek, kendi ekonomik gücünü düşürecek özellikle belediyeler üzerinden, kendi destekçilerine maddi aktarımları engelleyecek girişimleri ortadan kaldırmak için CHP’ye yönelik baskılarını sürdürüyor. CHP’ye karşı yürütülen baskıların tamamı siyasi sebeplerledir. İşin içerisinde “yolsuzluk” ve benzeri şeyler olduğu iddia ediliyor. Biz bunlar yoktur demiyoruz. Bunlar araştırılması, soruşturulması gereken işlerdir. Mahkeme bu süreci yürütür. Ama daha sürecin başında kararlar verilmiş ve insanları tutuklamışsınız ya da yerine kayyım atamışsınız. Bu olmaz, buna karşıyız. Biz şunu da söylüyoruz. Eğer samimiyseniz önce Melik Gökçek’ten başlayın. Çünkü kendi partilileriniz, geçmişteki belediye başkanıyla ilgili “Ankara’yı parsel parsel sattı” cümlesini kullandı. Bu kadar açık ve net ifadeler varken, bunu söyleyen insanlar bir gün savcılık tarafından çağrıldı mı? Hayır!
 
CHP son bir yılda Kürt sorununun çözümü noktasına önemli bir tavır sergiledi. Ancak İmralı'ya Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’la görüşmeye giden heyete üye vermedi. CHP, ülkede birinci parti olma iddiasında da bulunuyor. Görüşmeye giden heyete üye vermemesi bu anlamda CHP’nin pozisyonunu nasıl etkiler?
 
Türkiye'de Kürt sorunu inkar edilemez bir hale gelince herkes Kürt'ün varlığını ve Kürt sorununu kabul etti. Sonra herkes kendi cephesinden bir muhatap yaratmaya çalıştı. Ne PKK’yi ne de Sayın Öcalan’ı kabul etmek istemediler. İktidar zaman zaman HÜDA-PAR’ı devreye sokmaya çalıştı. Süleyman Soylu bunu bizzat kendisi itiraf etti. AKP zaman zaman, “Kürtler temsilcisi sadece siz değilsiniz” dedi HDP’ye. CHP de aynısını yaptı. CHP kendilerine göre daha makul bir yerde duran Selahattin Demirtaş’ı muhatap olarak almak istedi. Demirtaş’ın kendisi “Muhatap ben değilim” demesine rağmen CHP ısrarla kendince Demirtaş’ı muhatap konumuna getirmeye çalıştı. CHP işin böyle olmadığını anlayınca zorda kaldı. Çünkü CHP İmralı’ya gidiyorum dese de kıyamet kopacaktı, gitmiyor dediği içinde kıyamet koptu. Bu meselede CHP başından itibaren yanlış bir siyaset uyguladı. CHP en azından komisyon kurulduğunda, “Dünya örnekleri var. Sorunların çözümünde muhataplarla görüşülmüştür. Bu doğaldır, İmralı’ya da gidilmelidir” dese bu tartışmalar ne tabanda ne de Kürt halkı açısından bu tartışmalar olmayacaktı. Bu tutumun Kürtler açısından önemlidir. Ortada bir sorun var ve sorunun bir muhatabı var. Devlet bu muhatabı kabul etmeden, görmeden adım atılamayacağını anlamış ve kabul etmiş. Dolayısıyla adımın Sayın Öcalan’la birlikte atılması gerektiğini görmüş. Bu kadar apaçık olan bir gerçeği sen görmezden gelirsen bir halkı da yok etmiş sayılırsın. Bu sahanın bir gerçekliği, bu mücadelenin bir sahibi var. Sen onu muhatap kabul etmezsen bu toplumda ciddi kırılmalara yol açar. O nedenle CHP’nin bu tutumu kendisine büyük kaybettirir.
 
HDK olarak barışın toplumsallaşması için çok sayıda çalışma yaptığınızı belirtiniz. Peki, sizce toplumsallaşma oranı nasıldı, özellikle Türkiye halkları bu süreci benimsiyor mu?
 
Bu anlamda Ege ve Karadeniz ziyaretlerimizde önemliydi. Bizim tabanımız olmayan kişilerin duruma nasıl baktığı önemliydi. Oralarda yaptığımız gözlem şuydu: Birincisi herkes sürecin başarıya ulaşmasını istiyor. Kürt sorununda artık silahların susmasını, canların toprağa düşmemesini istiyor. İkincisi Kürt tarafına olumsuz bir bakış açısı yok. Süreçle ilgili endişe ve kaygılar var. Ancak bu da iktidardan kaynaklı. 2026’ya girmemizle birlikte toplumdaki o kaygı ve çekingenliğini ortadan kaldıracak adımların atılması lazım. Somut adımların yani yasalar gibi atılması toplumdaki sahiplenme oranını artırıp endişeli hali ortadan kaldıracaktır. Kürt siyasi tarafı üzerine düşeni yapıyor ama yetmiyor. Çünkü öbür muhatap işini yapmadığında endişe hali devam ediyor.
 
Sürecin başından bu yana tartışılan konulardan biri de “umut hakkı”. Ancak iktidar bu konuda ayak diretiyor. Abdullah Öcalan’ın özgür olmadan, iletişim olanakları sağlanmadan bu sürecin sağlıklı ilerlemesi mümkün mü?
 
Bu mümkün değil. Biz uluslararası deneyimlere baktığımızda örneğin Güney Afrika örneğinde süreç nasıldı? Süreç orada önce bir yerlere getiriliyor. Sonra devletin yetkilisi Sayın Mandela’yla görüşecek. Orada yetkili, cezaevi müdürüne, “Benim süreci yürüten bir devlet yetkilisi olarak Mandela ile cezaevinde görüşmem etik değil. Sen onu alıp kendi evine götür. Orada misafir et. Ben orada ziyaret edeceğim, Mandela’yı” diyor. Bu etik ve ahlaklı bir davranıştır. Biz de bu ahlak yoksunluğu eksik. Sürece yönelik ahlaki yaklaşım yoksunluğu var. Bu işin ahlaki tarafı önce muhatabını, muhataplık seviyesinde göreceksin. Onun yaşam, iletişim, diyalog koşullarını da o hale getireceksin. Koşulları eşitlemeden, ona bir saygınlık yüklemeden bu süreci başarıyla sonuçlandırmak psikolojik, sosyolojik olarak da mümkün değil. Burada Sayın Öcalan’ın özgürlük meselesi bir kişinin “Belli bir yaşa gelmiş” bu değil. Bu sürecin sağlıklı yürütülmesi açısından Sayın Öcalan’ın özgürlüğü gereklidir. Burada Öcalan kendinden ibaret biri değil. Bir toplum onun için benim iradem demiş. O anlamıyla ona yaklaşım bu topluma yaklaşımı da gösterir. Sen cezaevi koşullarında onu tutarsan, Kürt meselesi de aynı koşullarda tutacağın anlamına gelir. O anlamıyla yaşam koşulları, özgürlük olanakları sağlanmalıdır.
 
Son olarak HDK 2026’da nasıl bir yol izleyecek?
 
 
2026’da amacımız bu sürecin doğru bir yere evirilmesi konusunda toplumsal dinamiklerin harekete geçirilmesi çalışmalarımız devam edecek.
 
Bizim 2026’da amacımız bu sürecin doğru bir yere evirilmesi konusunda toplumsal dinamiklerin harekete geçirilmesi çalışmalarımız devam edecek. O nedenle kimi tartışmalara zemin açacak şekilde konferanslarımız, tartışmalarımız, akademik tartışmalara devam edeceğiz. Diğer taraftan toplumsal alanlardaki kesimlerle buluşma çalışmalarımız sürecek. Zor ama umut dolu bir yılı geride bırakıyoruz. 2025’te HDK operasyonlarıyla başladık. HDK’nin kriminalize edilmeye çalışıldığı bir süreçle başladık. “Kent uzlaşısı” davası tümüyle HDK üzerine oturtuldu. Fakat sürecin etkisiyle çünkü bunun hukuki bir soruşturma olmadığını biliyorduk. Süreç HDK’nin kriminalize edilmesini ortadan kaldırdı. 2026’da da bu işin artık başka bir şeye evirilmesini, demokratik alanda siyaset yapmanın hiçbir şekilde kriminalize edilemeyeceği yasaların ve yasal güvencelerin oluşacağı, herkesin istediği yerde özgürce fikirlerini dile getireceği bir yıl olmasını hem umut ediyoruz hem de bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz.
 
MA / Ömer İbrahimoğlu
 

Diğer başlıklar

10:04 Meteoroloji’den kuvvetli kar yağışı uyarısı
09:50 Kadınların 2025'teki mücadelesi Jin dergi kapağında
09:19 Onlarca çocuğun istismar edildiği Ensar Vakfı: Ahlak dersi verecek
09:16 Pirsûs’ta belediye sokakları onarıyor DEDAŞ bozuyor
09:14 51 kilometrelik tarihi kanalın sadece 3 kilometresi sulamada kullanılabiliyor
09:09 4 Ocak mitingi için çağrı: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için alanda olalım
09:09 11’inci Yargı Paketi’ne tepki: Demokratik bir zihniyetin ürünü mü?
09:04 Elkê'de kar kalınlığı bir metreyi geçti
09:02 HDK Eşsözcüsü Kenanoğlu: Abdullah Öcalan’a yaklaşım Kürtlere yaklaşımı belirler
09:01 Suriye’de petrol ve doğalgaz savaşı
09:01 Boyun eğmediler, direnişlere öncü oldular
09:00 28 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
00:04 Qers’te 41 köy yolu ulaşıma kapandı
27/12/2025
23:12 Halep’te 2 üniversite öğrencisi kaçırıldı
22:56 İran sinemasının usta ismi Behram Beyzayi yaşamını yitirdi
22:32 Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê’de abluka arttı
21:25 Hacı Özkal okurları ile buluştu
21:09 İzmir'de Gaxan etkinliği: Barışa vesile olsun
20:16 Bağımlılığa karşı örgütlü mücadele çağrısı
19:52 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Umut hakkı barış, eşitlik, özgürlüktür
19:38 Alman aktivist Anna Liedtke için eylem
19:29 İstanbul’da kaza: 4 kadın işçi yaşamını yitirdi
19:26 Mûş beyaza büründü
18:12 Gazze’de 71 bin 219 insan katledildi
17:39 Silêmanî’ye çalışmaya giden genç ölü bulundu
17:20 Rusya’dan başkent Kiev’e saldırı
17:14 Arkaş'tan panele katılım çağrısı: Sorunları masaya yatıralım
17:02 Bayındır: Kürt halkı Önder Öcalan'dan ayrı olamaz
16:55 Gazeteci Aykol'un akciğerlerinden sıvı örneği alındı
16:51 Mêrdîn'de 4 Ocak çağrısı
16:47 Şêxmeqsûd ve Eşrefiye'de kuşatma ve saldırılar sürüyor
16:29 Türköne: Devlet Abdullah Öcalan’ın ‘Ortak yaşam’ vizyonuna geldi
16:13 Bismil’de Arjen Kültür ve Sanat Merkezi açıldı
16:06 Dêrsim’de ilk kar
15:59 4 Ocak mitinge çağrı:‘Umut hakkı’ sağlanmalı
15:34 Üç ilde erkek şiddeti: Bir kadın katledildi
15:15 Ertürk ve Kavak’ın tahliyesi talep edildi
15:01 Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği raporu: Kadınlar şiddetin her türlüsüne maruz kalıyor
14:48 ‘Doğu Raporu’nun 30. Yılında: Dünden Bugüne Paneli
14:43 Dêrsim'de Gaxan etkinliği
13:42 Kayıp yakınları beş kentte adalet talep etti
13:34 Mêrdîn'de görüş mesafesi 5 metrenin altına düştü
13:23 HPG'li Lokman Gazyak anıldı
13:10 Emek ve Demokrasi Platformu: ‘Umut hakkı’ barışın toplumsallaşmasını sağlar
12:58 Cumartesi Anneleri Mehmet Özdemir’in akıbetini sordu
12:42 Sokağa çıkma yasaklarında katledilen sağlık emekçileri anıldı
12:40 Mersin’de 2 çocuk yangında yaşamını yitirdi
11:49 İBB’ye yeni operasyon: 4 gözaltı
10:34 Eşbaşkanlardan ‘Umut ve Özgürlük’ mitingine davet
09:32 Libya uçak kazasını incelemek için heyet gönderdi
09:07 3’ü kadın 4 öğrenciyi yaralayan kişi tutuksuz yargılanıyor
09:06 4 Ocak mitingine çağrı: 'Umut hakkı' bir halkın umudunun ilkesidir
09:06 Şaqayiq Nowruzi: İran’da kadın hareketi akan bir nehir
09:05 Kürdistan'da 300’ü aşkın arkeolojik alan baraj suları altında bırakıldı
09:04 Kadifekale'de özel savaş politikasına karşı yürüyüş
09:03 Erdoğan ‘kesinlikle bulacağız’ demişti: İnal’dan 20 yıldır haber yok
09:03 2026’da kadın mücadelesi ve örgütlülüğü daha da güçlenecek
09:02 Roboskî 14 yıldır kanıyor: Acımızı barış dindirir
09:01 Sistematik tacize uğrayan çocuğa polisten soru: Annen iftira mı atıyor?
09:00 Zam, enflasyon, yoksulluk: Türkiye 2026’ya ekonomik çöküşle giriyor
09:00 27 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:09 Şêx Meqsûd ve Eşrefiye'ye saldırı
07:57 38 il için yağış uyarısı
00:05 Demokratik Suriye Meclisi: 10 Mart Mutabakatı’nın başarısı acil bir ulusal öneme sahiptir
26/12/2025
23:50 Artuklu’da meşe ve çam fidanları toprakla buluştu
23:43 Gözaltına alınan gazeteci Mezarcı serbest bırakıldı
22:56 Amed’de bir kadını katleden Siraç Kartal tutuklandı
22:52 DEM Parti: Saldırılara karşı ortak mücadele hayati önemdedir
22:25 DAİŞ gümrük devriyesine saldırdı: 3 yaralı
22:03 Alevi Yüksek Meclisi: Cami saldırısının sorumlusu Şam’dır
21:36 Bakan Tunç’tan 11’inci Yargı Paketi savunması: Ceza adaletini sağlamaya yönelik bir düzenleme
21:25 Ankara'da Şeva Yelda kutlaması
20:40 Gazze’de can kaybı 70 bin 945’e yükseldi
20:28 Amed’de iş cinayeti
20:11 Süveydalı tutuklular açlık grevine başladı
20:05 Antalya'da polis şiddetine tepki: Sorumlular cezalandırılsın
19:23 Humus’taki cami saldırısını HTŞ’nin ‘eski’ kolu üstlendi
19:05 Alevi örgütlerinden katliamlara karşı mücadele çağrısı
18:28 Wan’da 223 işçinin eylemi sürüyor: Ne zaman dur diyeceksiniz?
18:18 HDK’deki çalışmaları nedeniyle sosyolog Berfin Azdal’a hapis cezası
18:12 'Yomra’da doğa talanına izin vermeyeceğiz'
17:24 MESEM protestosunda tutuklanan öğrencilere tahliye
17:22 Yeniden Refah Partisi’nden 102 kişi istifa etti
17:09 Mêrdîn’de 3 kişinin öldürülmesine dair hukukçular ve aileden açıklama
17:08 Katliam Yasası'nın durdurulması için BM'ye başvuru yapılacak
16:21 Humus’ta Alevilere ait camiye saldırı: Çok sayıda ölü ve yaralı var
16:20 Bayram ve Yıldeniz aileleri yaşamını yitiren yakınlarını andı
15:56 Keskin Bayındır: 7'den 70'e herkes mitinge katılmalı
15:49 Ankara'daki barınaklarda 10 ayda 17 bin köpek ölümü
15:42 Selma Kara'yı katleden faile ağırlaştırılmış müebbet cezası istemi
15:41 Şirnex’te ağaç kıyımının üstü brandayla örtülüyor
15:15 ABD'den Nijerya'ya DAİŞ operasyonu
15:12 Katliamın üzerinden 14 yıl geçti: Roboskî süreç açısından turnusol kağıdıdır
14:39 Adana'da 4 Ocak mitinginin çalışmaları için start verildi
14:34 Leyla Zana'ya saldırı ve hakaretlere suç duyurusu
14:13 Emeklilerden asgari ücret protestosu
13:54 Katliamların aydınlatılması için hukuki düzenleme ve komisyon talebi
13:53 Tutsaklara yeni yıl kartı
13:52 Humus’ta camide patlama: 3 ölü, 5 yaralı
13:28 ABB Başkanı Mansur Yavaş hakkında soruşturma izni talep edildi
12:43 Yolda önlem alınmamasına tepki: Hakkari’de ölüm var!
12:32 4 Ocak mitingine çağrı: ‘Umut hakkı’nı savunmak, barışı savunmaktır
12:30 DTSO Meclisi’nden çağrı: Barış ve ekonomi için somut adım şart
12:27 Nihal Ay’ın taziyesine kitlesel ziyaret
11:25 Enflasyonun düşeceğini bekleyenlerin oranı düştü
10:50 AİHM İmamoğlu dosyasını ‘öncelikli’ inceleyecek
10:16 Buca Belediyesi işçileri yeniden iş bıraktı
09:59 Süreç anketi: 'Umut hakkı' talebi yüzde 71 oranında
09:43 Karasu: Kürt halkının iradesinin dikkate alınması gerekiyor
09:20 Mazlum Ebdî Şam’a gidecek
09:17 Doğum izni düzenlemesi: Kadınların hayatını zorlaştıracak
09:17 Edebiyat, folklor, bilim ve direnişin sesi: Sehîdê Îbo
09:15 Kadınların talepleri 'yetersiz elektronik kelepçe' gerekçesiyle reddediliyor
09:14 Wan Barosu Cezaevi Komisyonu'ndan Kaya: Süreci sabote etmek isteyen hapishane ve yönetimleri var
09:13 Yazar Tunç: Mereş'te yaşananlar soykırımdı, devlet yüzleşmeli
09:13 Sanatçılar: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için miting alanını dolduralım
09:07 Gaxan'ın bu yılki gündemi: Demokratik toplum ve barış
09:06 Dumlu'da tutsaklara sistematik şiddet
09:01 İnsan hakları ve yargı açısından garabet bir yıl geride kaldı
09:00 Avrupa yıl boyunca Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü haykırdı
09:00 26 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:49 Çok sayıda kent için kar ve sağanak uyarısı
08:40 Futbolda bahis soruşturması sürüyor: 29 kişi hakkında gözaltı kararı
08:32 Colemêrg'de bir araç Zap Suyu'na yuvarlandı
08:30 Asgari ücret artışı Resmi Gazete'de yayımlandı
25/12/2025
23:55 Selim Sadak’ın hayati riski sürüyor
23:17 Erdîş’te yangın: 15 kişi hastaneye kaldırıldı
23:13 Wan’da kavgada bir kişi hayatını kaybetti
21:34 Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê’de abluka sürüyor
21:25 Asgari ücrete tepki: Geçim artık imkansız
20:56 Boş dairede bir kadın hayatını yitirmiş halde bulundu
20:17 Pulur’da Gaxan kutlandı
20:12 Aralık ayı katliamları yürüyüşle protesto edildi
19:37 Minbic’te 1 çocuk katledildi
19:35 İsrail Lübnan’da aracı hedef aldı: 2 ölü
18:54 DEM Parti İzmir Kadın Meclisi: Leyla Zana onurumuzdur
18:41 Geçiş hükümetine bağlı gruplar bir çocuğu katletti
17:35 Mazlum Alas'ın taziyesine kitlesel ziyaret
17:14 İran Kürt yurttaşa idam cezası verdi
16:47 Gazeteci Aykol'un tedavisi sürüyor
16:40 Emeklilerden iktidar protestosu: Bu iktidar sermayenin iktidarıdır
16:38 Nihal Ay'ın taziyesine kitlesel ziyaret
15:33 Pêrtag Belediyesi, GES kurulması için 350 dönümlük araziyi kiraya verdi
15:20 Mazlum Ebdî: Entegrasyon noktasında ortak anlayışa varılmıştır
15:04 MED TUHAD-FED: İstasyon Meydanı'nı barış meydanı yapalım
14:45 Sudan’da 73 kadın ve 29 kız çocuğu alıkonuldu
14:44 'Ajanlaştırma baskısına' karşı mücadele vurgusu
14:36 Ayşegül Doğan: Türkiye Suriye’de yapıcı rol oynamalı
13:36 İslami Araştırmalar Federasyonu eşbaşkanları seçildi
12:46 Eğitim Sen: Şiddeti çözmek uzun vadeli eğitim politikalarıyla mümkün